Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '08

 
Kategori
Öykü
 

Belki de...

Belki de...
 

belkide


Baharın bütün renklerini arza sunduğu bir bahar sabahı Feza gözlerini açtı sabaha. Mahmur gözlerinde sabahın sedası kol geziyordu. Uyandığı her sabaha merhaba diyordu. Merhaba yeni gün, merhaba yeniden diyordu. Bunu ilke edinmişti kendine. Bu bahar sabahı da yüreğinde kanunlaştırdığı merhabayı esirgemedi yeni başlayan günden. Merhaba yeni gün, yeniden diyerek kalktı yatağından. Gözlerini oğdu ve derin bir nefesle tazeledi yüreğini.


Terasın kedisi gibiydi Feza. Günün büyük bir bölümünü kendisi gibi şirin terasında geçiriyordu. Ve en çok terasın gecelerini seviyordu. Geceleri geç saatlere kadar duygularını ve düşüncelerini terasın duvarlarına işliyordu. Zihnini meşgul eden her soruya yanıt aramak, onları cevaplandırmak hem büyük bir zevkti hem de ızdıraptı onun için. Ama zevki ızdıraba tercih ediyordu. Ve hep düşlüyordu ve hep cevaplıyordu. Gecesini en şiddetli istila eden düşüncesi belkiydi. Belki diyordu ve düşlüyordu. Düşlerine yelkenler açıp kayboluyordu bazen. Hep beklinin peşinde umarsızca kürek çekiyordu. Geceye elveda demek çok zor geliyordu Fezaya. Geceyi çok seviyordu çünkü.


İşte yine bir elvedanın sonunda yine merhabayla başlamıştı güne. Bugün diğer günlerden farklı geldi Fezaya. Bir başka anlam yükleniyordu sanki benliğine. Merhabanın merhametiyle hissetti bunu. Beklide dedi yine ve kapının koluna uzandı ve lavaboya yüzünü yıkamaya geçti. Aynanın karşısına geçti ve öylece kalakaldı. İnanamadı gözlerine. Gözbebekleri büyüdü ve şaşkınlıkla baktı kendisine. Uzun uzun baktı kendisine ve bir anlam vermeye çalıştı buna. Kararsızlık içinde kıvranırken eli musluğa uzandı ve suyun şırıldamasına yardım etti. Suyun şırıltısıyla ayırdı gözlerini kendisinden. Yüzünü birkaç defa yıkadı. Ve yine takıldı gözleri gözlerine. Anlam veremedi yine kendisine. Neden diye sorma cesaretini hissetmek istedi yüreğinde. Ama başaramadı ve neden diyemedi bir türlü. Tek şey vardı yine beyninde ve yüreğinde “beklide”.


Bir ses düşüncelerinden sıyırdı Fezayı ve çekti kendine. Usulca ayrıldı aynanın karşısından ve müptela olduğu sese doğru yürümeye başladı. Yürüdükçe adımları yavaşladı. Adımları yavaşladıkça bedeni ağırlaştı. Yüreği ve beyni sessizce bekliyorlardı Fezayı. Feza adım adım ilerlemeye devam etti. Düşünmeden, hissetmeden ve düşlemeden. Sadece sesin gel dediği tınısını duyuyordu ve sese doğru ürkek adımlarla ilerliyordu. Yine bir ses duydu içinden. Ses seslendi beklide. Adımlarının sonu gelmişti Feza’nın. Kafası eğikti ve gözleri yerdeydi. Kalakaldı öylece. Birden irkildi. Ağlama sesleri duyuyordu kulakları. Ama ne yüreği ne beyni buna aldırmıyordu. Feza nihayetlendirdi durumunu ve gözlerini sesin geldiği yere doğru kaldırdı. Gözkapaklarını kırpmadan öylece kalakaldı. Ses kocaman bir yıldızdan geliyordu. Bir yıldız düşmüştü terasına. İstem dışı ellerini uzattı Feza o yıldıza. Ve usulca kayboldu yıldızın içinde. Ve yıldız gökyüzüne doğru gitti ve kayboldu. O günün gecesinde bir yıldız daha gökyüzünde yerini aldı. Sema bir yıldızı daha bağrına nakşetti.

Her yıldız bir melektir gökyüzünde.
Her yıldız bir yürektir gökyüzüne çizilen.
Her yıldız bir umuttur sevgide.
Her yıldız bir aşktır âşıkların gözünde

 
Toplam blog
: 143
: 379
Kayıt tarihi
: 14.02.08
 
 

1983 Aksaray doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Aksaray'da tamamladım. Lisan eğitimimi Fırat Ünivers..