- Kategori
- Dostluk
Belki en büyük klişe bu...

Bu yaşımda böyle düşüncelere kapılmış olmam çok kötü bence. Açıkçası bunu istemezdim. Hayatıma hep az ama öz insanlarla devam etmek istedim, hep bu felsefeyi tutturmaya çalıştım. Ama anladım ki bu düşünce bazen insana kayıplar verdirebiliyor.E ğer sizin öz diye düşündüğünüz kimseler çiğ iseler, görgüye sahip değilseler ve siz ilk bakışta bunu farkedememişseniz işte o zaman yandınız demektir:)
Nedir bu dostluk denilen şey?
Benim bildiğim onun her kararına karışmak değil ona her koşulda destek olmaktır. Onun zor zamanlarında sabredip yanında bulunabilmektir. Bizim almadan vermek anlayışımıza neler olmuş anlayabilmiş değilim ama artık kimse almadan vermiyor. Hatta alsa da vermiyor. Bu durum çok can sıkıcı bence. Benim de asla birbirimizi bırakmayacağımıza inandığım ( çocukça bir düşüncedir ki, sonradan anlaşılır) çok dostum oldu. İçlerinden bir tanesi beni hala acıtmakta. Başlarda aynı şeylere tepki verirdik. Biliyorum bu lazım değil bir dostluk için ama biz öyleydik. Sonra zamanla o kadar değişti ki, benim melek arkadaşım gitti, yerine komplekslerinin esiri olmuş, ortam yapmaya çalışan, maskesiyle yaşayan biri geldi. Ve ben onu kendi haline bıraktım, zira şu an yerine geçen kendini bilmez yabancıyla konuşmak niyetinde değilim. Eğer bir gün geri gelirse, -ki gün geçtikçe bu inancı yitiriyorum- ne olur bilmiyorum. Her şey bir klişeden ibaret. Gerçekler çok değişik, insan büyüdükçe hayata baktığı gözlüklerin numarası değişiyor. Belki de o değişmedi, kendini bulduğunu düşünüyor. Belki özünde sandığım kadar da melek değilmiş. Veya belki de yerine gelen gerçek halidir, aslıdır. Benim arkadaşım ise suretidir. Ama yine de suretiyle çok mutluydum. Bir gün bunları çocukluk saçmalıkları diye hatırlamak istiyorum. Çünkü gerçekten acı veriyor.
Lütfen herkes dostluğunun kıymetini bilsin, e mi :(
Sevgiyle kalın... Sizler iyiki varsınız:)
Nedir bu dostluk denilen şey?
Benim bildiğim onun her kararına karışmak değil ona her koşulda destek olmaktır. Onun zor zamanlarında sabredip yanında bulunabilmektir. Bizim almadan vermek anlayışımıza neler olmuş anlayabilmiş değilim ama artık kimse almadan vermiyor. Hatta alsa da vermiyor. Bu durum çok can sıkıcı bence. Benim de asla birbirimizi bırakmayacağımıza inandığım ( çocukça bir düşüncedir ki, sonradan anlaşılır) çok dostum oldu. İçlerinden bir tanesi beni hala acıtmakta. Başlarda aynı şeylere tepki verirdik. Biliyorum bu lazım değil bir dostluk için ama biz öyleydik. Sonra zamanla o kadar değişti ki, benim melek arkadaşım gitti, yerine komplekslerinin esiri olmuş, ortam yapmaya çalışan, maskesiyle yaşayan biri geldi. Ve ben onu kendi haline bıraktım, zira şu an yerine geçen kendini bilmez yabancıyla konuşmak niyetinde değilim. Eğer bir gün geri gelirse, -ki gün geçtikçe bu inancı yitiriyorum- ne olur bilmiyorum. Her şey bir klişeden ibaret. Gerçekler çok değişik, insan büyüdükçe hayata baktığı gözlüklerin numarası değişiyor. Belki de o değişmedi, kendini bulduğunu düşünüyor. Belki özünde sandığım kadar da melek değilmiş. Veya belki de yerine gelen gerçek halidir, aslıdır. Benim arkadaşım ise suretidir. Ama yine de suretiyle çok mutluydum. Bir gün bunları çocukluk saçmalıkları diye hatırlamak istiyorum. Çünkü gerçekten acı veriyor.
Lütfen herkes dostluğunun kıymetini bilsin, e mi :(
Sevgiyle kalın... Sizler iyiki varsınız:)