Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '08

 
Kategori
Deneme
 

Ben armağınını şimdiden verdim

Ben armağınını şimdiden verdim
 

14 Şubat

"Acı içimin derinliklerinde bir vicdan taşadığını ve o olmadan insan olmayacağımı haykırdı bir gece vakti."

13'ü 14' e bağlayan akşam çoktan olmuş, ama sabah hala direnirken, düşünceler dünde kalmış umutlar yarına doğru kanat çırpıp uçarken her yerde 14'nün çok ama çok özel bir gün olduğunu ima eden gazeteler ve alışveriş merkezleri bu büyük günün sabahı küçük mutluluklara vesile olmak için çırpınırken ve bu yeni günde sevgiyle uyanan insanlarla dolu bir Türkiye'nin içinde uyanan ben bu sevgi rüzgarına kendimi kaptırmış buluverdim birden...

Aslında bu günün karşısındayım. Hiç sevmeyi bilmeyen ve yaşayamayan insanlar için... Ama gene de kadın olmanın verdiği bir hisle bir yanım bu özel günün (benim için hiç bir zaman olmayan)olmayan sevdiğime ne verebilirim olsaydı diye düşünürken ayrılık ve mutluluğun hep bu özel günde hatırlandığını düşündüm. Halbuki gerçek ayrılığın diğer yazılarımda belirttiğim gibi (Anneye duyulan özlem) o ayrılıkla kıyaslanmayacak kadar küçük olduğunu hayat bundan 2 ay önce bana acı bir şekilde öğretmişti. O zaman ayrılığı mutluluğa çevirmeyi öğrendim. ÇÜNKÜ AYRILIK DEMEK BİR DAHA NE GÖREBİLMEK NE SESİNİ DUYABİLMEK ti benim için artık...

Ama şimdi sevdiğimden ayrılsam bile biliyorum ki yaşadığım hayatta nefes alıyor. Evet görememek acı konuşamamak ve hissedememek ama ya hiç olmadığını bilmek...

İşte şimdi biraz düşünmek lazım ayrılığın en can alıcı olanı bu ÖLÜM. Ne mutlu bize ki sevdiklerimizin nefes aldığını bilmek olsun ne çıkar bu günde ayrılmış olsak hayatta ya işte bu mutluluğun kendisi. Ayrılık eşittir bundan mutluluk duymak benim için...

Gene de dediğim gibi kadın olarak hem de duygusal yönümün çok fazla olduğu bu sabahı karşılamadan yoğun hislerle ne verebilirim? diye düşünmeden edemedim. Ama gördüm ki verilebilecek şeyi çoktan vermişsiniz, almışsa eğer... İlk başta sevginizi vermiş hayatınızı paylaşmışsınızdır onunla. Satın alınamayacak tek şey parayla hayat ve sevgi değil mi? İkisine de biçilecek bir değer yoktur; çünkü bedelsizlerdir. Paranın geçmediği iki şey rüşvet bile işlemez...

Ama sevginizle hayatınıza tutsak ettiğiniz insanlara bu özel günde özgürlüklerini verebilirsiniz ilişkinizin devamlılığı adına kalbiniz acı ile... Eğer kalmak istemezlerse uçaçaklardır özgürlüğe kanat çırparak kalmak isterlerse yavaşca kapıyı kapatıp kalbinizi ısıtacaklardır sevgileriyle sıcak olan yeri daha da ısıtmak için...

Bazen böyle günler vesile olur içimizdeki insanlara günün bir günün de sevgimizi özgür bırakmak..

Ne demişler"Sevginizi özgür bırak giderse zaten o senin hiç olmamıştır. "Sevginin fazlası da insanı sıkar hem ne kadar çok sevilmek istesede insanlar ...

İşte 14 Şubat sabahı bende sevgimi özgür bıraktım gidebileceğin oktaya kadar sevmekte zaten fedakarlık değil midir? Sevginden feda etmek, düşüncesi acı uygulaması daha da beter ama sevginin uzun ömürlülüğü için arada sırada şart olan...

Bedel biçemediğimize göre...

Bırakın bizim bir yanımız kırık kalsın bu gün acı çeksin, eğer sonunda mutlu olacağımıza gerçekten inanıyor ve yürekten seviyorsanız... Güzel olan şu ki özgür bırakacağımız bir sevgimizin olması ya tek taşımızı kendimiz alsaydık...

Herkesin bu özel gününü en güzel biçimde ifade etmesi dileğiyle....

Fotoğraf:www.misskugla.blogcu.com

 
Toplam blog
: 227
: 543
Kayıt tarihi
: 16.01.08
 
 

Fazla söyleyecek bir şey yok herkes gibiyim. Artık... Bazı acılar faydalıdır. Önce üzer, sonra he..