- Kategori
- Gündelik Yaşam
Ben/Bahar

Okuldan az önce geldim...
Yine yoğun bir gün oldu, benim açımdan...
Havadaki dengesizliğin açıkçası;
insan bünyesini fazlasıyla rahatsız ettiğini
söylemek mümkün... İlkbaharın müjdecisi,
güzelim güneş ve meltem ikilisi;
ruhumu okşayıp beni bahar havasına soktu...
Geçmiş haftalara nazaran kısmen, daha hafif
giysi ve ceketle okula bir gidişim; bir de dönüşüm
vardı, sormayın...
Bugün, Boğaziçi Üniversitesi kampüsüne;
ağzım kulaklarımda girdim Kampüsteki ağaç,
çiçek, çimen ve minik papatyaları selamladım
sevgiyle... Hatta, birini usulca koparıp kocaman
öptüm; şimdi karşımda duruyor...
Bardağın içinde mutlu ve size çok selamı var...
Henüz çiğ tanelerinin vedalaşmadığı toprak ve yaprak
kokularını içime çekerek; yüzümde kocaman bir
tebessümle sınıfa girdim... Yoğun ders programına
rağmen, yüzümdeki tebessümü muhafaza ettim...
Ta ki; kampüsten çıkıp otobüs durağına ulaşıp,
Taksim meydanında inip, yeniden ikinci otobüs
bekleyinceye kadar; sonra ne mi oldu?... Ne olacak;
gökyüzü iyice asabileşip karardı, rüzgar hırçınlaştı...
Güzelim çiçek ve yapraklar; rüzgarla savrulup
dalından dökülmeye başladı...
Taksimden bindiğim ikinci otobüsle eve doğru ilerlerken,
ağaçlardan dökülen polen ve çiçeklerin havada dans eder
gibi savrulduğunu fark ettim... Galiba, onlarda benim gibi;
sabah bize şaka yapan Güneş ve Rüzgara aldanıp;
bahar geldi zannederken, kışa yakalandılar...
Hülya AŞKAROĞLU