- Kategori
- Kültür - Sanat
Ben bir çınar ağacı olmak isterdim
Ben bir ağaç olmak isterdim…
Ama bir çam ağacı olmak istemezdim, her mevsim aynı kalmak…
Bir çınar ağacı olmak isterdim…
Her mevsimin izlerini taşımak isterdim üzerimde…
Her bahar yenilenmek, yeni heyecanlara, yeni güzelliklere tomurcuklanmak isterdim…
Her yaz güneşin kavurdukları için bir serinlik, kuşlar, böcekler için yuva, kelebekler için konak olmak isterdim… Hayatı birileriyle paylaşmanın mutluğunu hissetmek…
Son bahar rüzgârları ile benden ayrılması gereken her yaprağı, başımı öne eğmeden, büyük bir olgunlukla yolculaşmak isterdim…
Her kış yapraklarım olmadan ne kadar eksik olduğumu anlatmak… Benim gibi yarım kalmışlara dost olmak isterdim.
Onlarla gelecek baharın hayalini kurmak ve yeni tamamlayıcılarımıza tomurcuklanmayı beklemek isterdim… Erken açan tomurcukların henüz bir yaprak olmadan, gelişmeleri için olgunlaşmamış şartlara yenik düşeceğinin bilincinde…
Sabırla beklemek isterdim.
Hiçbirinden kaçmadan yüzleşmek isterdim her zorlukla…
Yağmurun altında sırıl sıklam olmak,
Karların altında kalmak,
Tüm kızgınlığına rağmen güneşe yüzümü dönmek,
Onun beni alıp götürmesine izin vermeden, nereye ait olduğumun bilincinde rüzgâra teslim olmak isterdim…
Evet, ben bir çınar ağacı olmak isterdim. Ulu, büyük bir çınar ağacı… İmrenilecek her şeyinin Rab’inin bir lütfü olduğunun, onlarla övünmeye hakkı olmadığının farkında bir çınar ağacı…
Duruşumla “Rabbim sen yardım edersen ve sen istersen her şeyim ama sen yardımsız bırakırsan bir hiçim” diye haykırmak isterdim beni duyanlara…
Ve beni duyanlarla birlikte “Ya Rab! Sen bütün noksanlıklardan münezzehsin ve güzel sıfatların sahibisin” diye seslenmek isterdim en gizli yakarışları duyana!
Bir çınar ağacı olmak isterdim; çekirdekten yetişip, olgunlaşıp, son buluncaya dek yaşamım, başı dik, kolları hep semaya uzanmış, her zorluğun üstesinden yüzünü buruşturmadan gelmiş “Yüzümü ve özümü sana döndüm, sana teslim oldum Allah’ım!” edasıyla sessizce haykıran bir çınar ağacı…