- Kategori
- Sinema
Ben Bu Filmden Nasıl Korktum?
Freddy Kruguer-Robert Englund
Teknolojinin sinemaya daha sık girmesiyle birlikte izleyicilerin beklentileri de değişmeye başladı. Bazen eski filmleri her türlü eksikliklerine rağmen seyrediyoruz. Bazı küçük eksiklikleri ki o zamana göre mükemmel olan ama günümüz seyircisine sıradan gelen sahneleri görmezden geliyoruz. Fakat bir sinema türü var ki izleyici sürekli yenilik istiyor: Korku sineması. Bundan çok değil 20-30 yıl önce korktuğumuz filmleri şimdi bir daha seyretsek eminim korkmayız.
Bizim çocukluk ve gençlik çağımızda bir film vardı, adını duyunca dehşete kapılır, beyaz elbiseleri, şampuan reklamında oynayan kadınların saçları gibi düz ve altın saçlı kız çocuklarının tekerleme söylediği o unutulmaz korku klasiği “Elm Sokağında Kabus” serisi.
Önce 2. filmini videoda seyrettik. Bayağı korkmuştum. Eminim benle aynı kuşaktakilerin hepsi uykuya dalmakta sorun yaşamıştır. “Ya uyuyup Freddy’nin eline geçersek!” korkusuyla yastığa başını koymalar ve sabah uyanınca derin bir “oh” çekerek “Bugün de Freddy’nin eline düşmedik, şükür!” rahatlamaları.
Bir gün dolaşırken sinemaya gitmeye karar verdim. Sinemanın önüne geldiğimde Elm Sokağında Kabus filminin ilk serisinin afişini gördüm. Bilet alıp içeri girdim, nerden bileyim hayatımın en korkunç filmini seyredeceğimi?
Sinema salonu büyüktü ve içerde sadece 4 kişi vardı. Bu 4 kişi nerdeyse köşelere oturmuştu. Önümde, arkamda, sağımda, solumda kimse yok. Neyse film başladı. Sonradan büyük üne kavuşacak meşhur korsanımız Johnny Deep henüz yeni ergenliğe geçmiş masum kurban rolünde. O filmi nasıl bitirdiğimi hatırlayamıyorum. Simsiyah bir salonda neredeyse boş bir ortamda korku filmi seyretmek, tarif edilemez bir korku. Ancak yaşayan bilir. Film bitince derin bir soluk aldım. Evet, hayatımın en korkunç korku filmini seyretmiştim.
Sonraki yıllarda serinin birçok devam filmi çekildi. Televizyonlarda defalarca oynadı. İlk filmden sonra Freedy karakterinin kötü ruhuna esprili hareketleri de eklendi. Hatta bu filmin devam serilerini komedi filmi niyetine izleyenler oldu. Televizyonda farklı kanallar bu seriyi defalarca verdiler. Fakat bu serinin sadece bir filmini hiç göstermediler. Evet korku sinemasında çığır açan Elm Sokağında Kabus 1, filmini hiçbir özel kanal gösteremedi. Galiba bütçelerini aştı. Elm Sokağında Kabus 1, filmini diğer Elm Sokağında Kabus filmlerinden ayırabiliriz. Sonradan öğrendim ki ilk filmi yöneten Wes Craven devamında çalışmamış. Bu da filmin korku filminden sıyrılıp komedi-korku denilen bir yeni bir türe girmesine yol açmış.
Uzun yıllar boyunca “Ben Elm Sokağında Kabus filminden hiç korkmadım.” diyen arkadaşlara özellikle 1. filmi savundum durdum. Çoğu kimse 1. filmi seyretmemişti ve filmin devam serilerine bakarak genelleme yapıyorlardı.
Günlerden bir gün günümüz teknolojisi ile filmin rötuşlanmış halinin satışa çıktığını öğrendim. Nerdeyse ilk filmi seyredeli 15 yıl olmuştu. Hemen sipariş verdim, arkadaşlarımı çağırdım “Gelin bakalım korku filmi neymiş görün!” dedim. Filmi seyretmeye başladık. Sonradan kasaplaşan Freddy ilk filmde pek fazla gençle uğraşmıyor. Filmin en heyecanlı yerinde Johnny Deep uyuyakalıyor. Aniden yatağın içine çekip sonra yatağın içinden…
Filmi seyrettik, arkadaşlarım “Bu mu senin korku filmin?” dediler. Evet bu muydu benim çok korktuğum film? Gerçekten inanamadım. Gençliğime yeni girdiğim zamanlarda seyredip korktuğum filmden aradan 15 yıl geçince korkmamıştım.
Zaman herkesi değiştirdiği gibi sinema sektörünü de değiştirmişti. Seyircilerin korku filmlerinden beklentileri de çok değişmişti. Seyirci finalde sürpriz beklemeye, düşündürücü korku filmlerini istiyor.
Bundan 20 yıl kadar önce tüm gençleri korkutan Elm Sokağında Kabus filmine o yıllardan bakış açısıyla bakarsak, büyük bir yaratıcılık örneği olarak rüyalarla insanları korkutmuştur. Acaba bundan 20 yıl sonra, şu sıralar korka korka seyrettiğimiz Halka, Testere gibi filmlerden korkacak mıyız?