Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '12

 
Kategori
Güncel
 

Ben bu Kişilerin başarılarını, yaşamını Onlar yaşarken okumak istiyorum. Öldükten sonra değil.

Ben bu Kişilerin başarılarını, yaşamını Onlar yaşarken okumak istiyorum. Öldükten sonra değil.
 

Dün geceden bu yana kendimi sorguluyorum. En sonunda kafamın içindekileri sizlerle paylaşmak istedim.

'Kendim ettim, kendim buldum. Gül gibi sarardım soldum. Eyvah. Dane dane benleri var yüzünde, dünyada yardan datlı var m'ola. Doyulu rmu, doyulur mu, canana kıyılır mı, canana kıyanlar, hak'kın kulu sayılır mı. Nedeceksin bu kadar malı.... İşte görünüyor dünyanın halı. Atı olan el atına biner mi.... Yigit olan ikrarından döner mi.

Hepimizin dilinde yıllardır var olan bu sözlerin sahibinin yani Neşet Ertaş'ın adını, babası Muharrem Ertaş'ı, sanırım hepimiz duymuştuk. Neşet Ertaş'in sesini duymayanımız yoktur, değilmi. Eğer evde çalmıyorsak mutlaka bir takside veya bir başka toplu taşıma aracında, bir kafede kulağımıza çalınmıştır.

Bu arada uzun yıllar gurbette olduğunu. 2000 lı yıllarda ülkesine geri döndüğünü ve son zamanlarda hasta olduğunu da biliyoruz. Hatta bu son bilgileri son günlerde daha çok duyar olduk.

Peki hakkında daha fazla ne biliyoruz.

Ben İstanbul'da yaşıyorum. Günde en az 2 gazete okuyorum. Bu sayı bazen kafelere gittiğimde daha da artıyor. Sürekli televizyon seyrediyorum ve radyo dinliyorum. İnternet kullanıyorum. İnternetim devamlı açık. Toplumdaki her olaya yabancı kalmamak için devamlı basını takip ediyorum.

Ben Neşet Ertaş hakkında niye daha fazla bilgi sahibi değilim. Onun çocuklarının geçimini sağlamak için uzun yıllar düğünlerde çaldığını, çektiği sıkıntıları niye bilmiyorum. Hoş bu olay her ülkede ve tarihin her çağında böyle olmuş. Bugün büyük bir zevkle dinlediğimiz çok büyük besteci Bach da çocuklarının geçimini sağlamak için kiliselerde çalarmış. Bir çok ünlü besteci sanatını icra etmek, bugüne kadar ulaşan bestelerini yapmak için çok büyük maddi, manevi sıkıntılar çekmişler.

Benim sormak istediğim neden ben ne iş yaptığını bile bilemediğim bir takım kişilerin çok düzeyli ilişkilerini dakika dakika basında takip ediyorum da böyle büyük bir ozanın hayatı ve sanatı ile ilgili bilgileri ancak öldükten sonra okuyabiliyorum. Benim gözüme soka soka bazı kişilerin hayatın ezberleten basın niye bazı değerlerimizin çok olumlu faaliyetlerini duyurmakta geri kalıyor.

Bu durum sadece Neşet Ertaş olayında değil, bir çok başka örnekde de karşımıza çıkıyor. Dünyanın bir çok ülkesinde büyük başarılara imza atmış bilim insanını bilmiyoruz veya iki satır ile gazetelerde geçiştiriliyorlar. O haber de zaten çok küçük olduğu için okunmuyor.

Ben inanıyorum ki topluma sanatları, buluşları, çalışmaları ile örnek olacak kişilere medyada daha fazla yer verirsek gelecek nesillere daha faydalı olacağız ve yetişen yeni nesil daha başarılı olacak. Yoksa okumadan, çalışmadan, üretmeden sadece magazinsel olaylarla ses getiren bir nesil yetiştireceğiz.

Ben bu kişilerin hayatını, başarılarını onları kaybettikten sonra değil onlar yaşarken okumak, öğrenmek istiyorum.

Benim düşüncelerime katılıyorsunuz değil mi?.........

 

 

  

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..