- Kategori
- Mizah
Ben de bilgeyim!

Şimdi ben de burada kendimi bilge olarak ilan edebilirim!
“Anadolu Yakası Bilgesi!”
Elli yılı aşan ömr-ü hayatımda, geçmiş her günümden ders aldım! Buna cumartesi ve pazarlar da dâhil!
Dikkat etmişseniz, birçok blogdaşım bana hitap ederken hocam diyor! Öyle üç Kulhu bir Elham bilenlere denenlerden
değilim! Çünkü ekstradan Kevser’i de biliyorum!
Bilge deyince feleğin çemberinden geçmiş bir adam göz önümüze gelir. Hanımlarda da bilge vardır ama sadece baş harfi
büyük yazılır!
Zamanında yaptığım bir evin üst katı yanmıştı. Ev sigortalıydı. Hasar raporu hazırladım ve sigorta eksperine beyanda
bulunduk. Tam yetmiş dört bin liralık bir beyandı bu! İtiraz ettiler!
“Yenisini mi yapacaksınız?”
“Yoo!”
“Kereste beyanınız uçmuş! Bin beş yüz lira yazmışsınız metre küpünü! Pahalı değil mi?”
Biz dört yüz elliden almıştık!
“Yedi yüz kereste!”
“Evet!”
“Üç yüz emprenyesi!”
“Evet!”
“Boyası verniği de beş yüz!”
Hanım mühendis gülmeye başladı!
“Ahmet Bey gerçek mi bunlar?”
“Onun içinde söküp takması da vardı!”
Elli beş bin lirada anlaştık! Yaptığımız masraf da kırkı bulmuştu!
Ve sigorta şirketinden ayrılırken telefonumu almıştı hanım mühendis!
“Ahmet Bey, bilirkişi olarak ihtiyacımız olduğunda gelirsiniz değil mi?”
“Tabi gelirim!”
Tabi şiire dalınca çağırmadılar!
Konuyu dağıttığımı sanmayın!
Her konuda bilgeyim demek istiyorum!