- Kategori
- Öykü
Ben kimseyi öldürmedim
Arkasından birinin ona baktığını hissetti genç adam, döndüğünde ise donup kaldı. Şaşkınlık ve korku içinde kıvranırken konuşmaya başladı karşısındaki.
- Ne o? Pek şaşırdın bakıyorum
- Şeyyy… ben… diye kekeledi genç adam.
- Sen ne? Ne sanıyordun yani, kahramanları yaratacaksın sonra roman bitince her şey de bitecek mi sanıyordun. Hem beni görünce sevinmen lazım. Sen değil miydin ödül töreninde: ”Şimdiye kadar yazdıklarımın arasında en çok Rıza karakterini sevdim.” diyen. İnsan sevdiğini karşısında görünce korkudan eli ayağı birbirine dolaşır mı? Çok ayıp, sana hiç yakıştıramadım.
- Neyse konumuza dönelim. Roman biteli iki yıl oldu sen niye şimdi çıkıp geliyorsun diye merak etmişsindir, biliyorum. Beni sen yarattın ama ben de senin düşüncelerini okuyabiliyorum.
- Anlatayım da öğren. Önce şu koltuğu otur bakalım, elinden o bıçağı da bırak. Artık o salatayı yapıp yiyecek halin kalmadı ne olsa.
Hatırlıyorsan bu kitabı bitirdikten sonra devamını yazmayı düşünüyordun. Bu yüzden de kitabın sonunda beni öldürmedin. Onu aldattığımı öğrenen karım beni öldürmek için ajansa geliyordu… SON.
Sen bu romanı bitirince devamı için düşünmeye başladın ve bu düşündüklerin bir bir gerçekleşti. Karım o sinirle bana gelirken yolda kaza yaptı. Bu kısmı çok Türk filmi gibi bulmuştun hatırlıyor musun? Daha da banal olmasın diye onu sakat bırakmaktansa hemen oracıkta öldürüverdin.
Sonraki düşüncen benim suçluluk duygusu ile depresyona girmem gerektiği idi ki; bu da gerçekleşti. Beni alkolün esiri yaptın. Oysa ben alkolü hiç sevmezdim, unuttun mu? Ülserim yüzünden istesem de içemiyordum. Günlerce yemeden, yıkanmadan, dışarıya çıkmadan içip içip uyuyan biri yaptın beni.
Bundan sonrası çorap söküğü gibi geldi zaten. İşe gitmiyordum. Yıllarca çalışıp çabalayıp kurduğum reklam ajansı altı ay dayanabildi yokluğuma. Benim başkalarından kaptığım müşterileri başkaları da benden kaptı. Uğruna karımı kaybettiğim sevgilim benim gibi ayyaş, beş parasız biri ile beraber olamayacağını söyleyerek beni terk etti. Anında zengin birinin metresi oluverdi. Ben de parasız kalınca evimi sattım. Hani şu saray yavrusu gibi olan villamı. Bir kliniğe yatıp tedavi gördüm. Çıkalı birkaç ay oldu ama iş bulamadığım gibi içkiye de yeniden başladım.
Hiç bu anlattıklarımla yeni bir roman yazarım diye heveslenme, sana bu zevki tattırmayacağım. Romanı artık karakolda yazarsın. Hem senin yazmana da gerek yok beni nasıl öldürdüğünü anlatırken memur arkadaşlar sana yardımcı olurlar. Belki bu sana ders olur da mahkumiyetin sırasında mutlu sonla biten romanlar yazarsın. Ya da tımarhanede… Tabii hakimi ve doktorları deli olduğun konusunda ikna edebilirsen… Cinayet aleti olan bıçakta senin parmak izlerin olacak ne de ols
- Agh… Ben ölüyorum… Sa... na ko… lay gel… sin.
BU HİKAYENİN SONU NASIL MI BİTİYOR? SEN SEÇ!
BİRİNCİ SON:
Hocam, hocam koşun. Gene o hastanın krizi tuttu. ” Ben deli değilim, ben kimseyi öldürmedim.” diye bağırıp duruyor.
İKİNCİ SON
- Yaz kızım. Sanık, avukatlarının talebi üzerine Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edilmiş olup, yapılan tetkikler sonucunda hazırlanan bilirkişi raporuna göre sanığın akli dengesinin yerinde olduğuna karar verilmiştir. Karar:
- Sanığın önceden planlayarak adam öldürmek suçundan yirmi beş yıl hapsine karar verilmiştir.
ÜÇÜNCÜ SON:
Genç adam ter içinde uyanıp bunun bir kabus olduğunu anlayınca derin bir oh çekti. Şu romanı nasıl sonlandıracağı, devamını yazıp yazmayacağı son günlerde onu fazlaca strese sokmuştu. Yanıt rüyasıyla geldi.
“ Evden hışımla çıkan kadın ajansa geldiğinde kocasını odasında sevgilisi ile öpüşürken yakaladı. Çantasından kocasının ona doğum gününde hediye ettiği küçük tabancayı çıkartarak üç el kocasına , iki el sevgilisine ateş ettikten sonra tabancayı şakağına dayadı ve tetiği çekti. ”
SON