Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '13

 
Kategori
Blog
 

Ben... Mutluyum...

Ben... Mutluyum...
 

Objektifimden... İzmir Büyük Şehir Belediyesinin,''Sizin Gözünüzden Doğal Yaşam Parkı''' temalı fotoğraf yarışmasında sergilenmeye değer bulunan fotoğraf karesi .


Bu yazıyı okurken, bir yazıdan ziyade dostlar arasında bir sohbet, hoş bir muhabbet olarak algılamanızı dilerim.

Belki birkaç gün gecikmiş oldum bunu yazmakta ama can arkadaşımız ve kadim dostum Sema Şener’in yaşadığı onarılmaz büyük acısı arasında yazmak istemedim açıkçası, hatta yanında olmayı yeğledim. Yazıyı nasip olursa elbet bir gün yazarım diye düşündüm. Destek vermek ve bir nebze olsun tesellisinde katkıda bulunmayı gönülden diledim. Tabii ki acılı bir ana yüreğini teselli etmek konusunda ne denli başarılı olamayacağımız belli de. Yine de…

Günler, aylar ve yıllar birbirini takip etti. Milliyet Blog’da yazı yazmaya başlayalı tam üç yılı bitirdim. Kıdemli arkadaşlarıma bakış yine de daha yolun başındayım. Ve… Daha çok öğreneceğim konu olduğu kanısındayım. Amatörüm açıkçası. Her ne kadar ilk günlerdeki acemiliğimi üzerimden atmış, engin bir deryanın derin sularına bir anda dalmış bir balık misali; her an her daim bir şeyler öğrenmeye çabalıyorum.

Üstelik ComSkore’un, 2013 Ekim ayı sonu itibariyle açıkladığı; verilerine göre Türkiye’de internet ortamındaki haber siteleri içinde birinci olan milliyet.com.tr’nin bir üyesi ve de blog.milliyet.com.tr’de bir yazan olmanın onuru yaşamaktayım.

İlk kayıt olduğum günden bu yana, üye sayısının ikiye katlanmış olduğu blog sitemizde; ilk okuyucu ve yorumlayan olarak başlayan sanal arkadaşlıklar, zamanla Blog toplantılarına katılımla sanaldan gerçeğe ve gerçek arkadaşlıklara ve çok güzel edinimleri olan eşsiz dostluklara dönüştü. Ve… Dönüşmekte. İşte işin belki de en güzel yanlarından biri de bu.

Kitap okuma alışkanlığımı ihmal etmeden, sağlık durumum ve de sosyal konumumun elverdiği sürece birçok yazılan blogu, bazen yorumlamaya fırsat bulmasam bile okuyorum. Hani belki de gizli bir okuyucuyum diye adlandırıyorum kendimi. Zaman zaman da okuduğum yazıların satır aralarını çözümlemeye başladım. Bu arada yazan kişileri de yazılarından tanımaya. Gerçi yıllar yılı tanımış olduğunuz insanların bile kişiliklerini çok zaman sonra çözüyor zannedip hatta çözemiyorsak da… Yine de üç aşağı beş yukarı yazılmış yazılardan fikir sahibi olabiliyoruz. Yanılma payımız baki kalmak şartıyla. Pek bir yuvarlandı değil mi ifade. Ehhh olacak o kadar.

Üç yılın geçtiği süreç içerisinde, gerek blog sitemizin gerekse yazdığım yazıların bir panoramasını çıkartmak gibi bir gaflette bulundum. Saptamalarım doğrudur veya yanlış olabilir ama ben yaptım oldu. Öncelikle şunu ifade edeyim ki hep içimden geldiği gibi ve en samimi duygularımla seslendim okuyanlara. İlk başlarda deneme kategorisinde başlamama rağmen, sonra baktım ki birçok yazan kategorisi dışında da yazıyor ve blog sitesinin kategori çeşitliliği çok fazla. Bir de haddimi aşıp da rengârenk kategorisini teklif ettim yönetime. Meğer zaten rengârenkmiş ki kategori zenginliğimiz.

Okunma sayılarım ile ilgili istatistiki bilgilerden bahsetmeme hiç gerek yok. Ağır ağır adımlarla ve çizgimden şaşmadan yazmaya devam etmeye gayret ediyorum. Bazen tarih araştırıyorum, bazen gezdiğim gördüğüm kayda değer yerleri yansıtmaya çalışıyorum. Bazen de hayata dair öykülerle ya da denemelerle devam ediyorum. Yemek tariflerim ise bizzat uyguladığım yemeklere dair. Gündemi an ve an takip ediyor isem de siyasete pek fazla girmek düşüncesinde değilim. Zira bizim yazdığımız yazıların içeriğinden kaynaklanması muhtemel sıkıntıların, yöneticilerin başını ağrıtması taraftarı değilim. Elbet zaman zaman da ironi içeren yazılar yazmaktan da kendimi alamıyorum o başka.

Önemli olan yazılarımın tamamen bana ait ve özgün olabilme niteliğini taşıması. Şiirlerimin de keza. Ve… Belki bir gün, bir kitap projesine de başlayabilirim. O da nasiple. Fotoğraf sanatında da daha yolun başında olmama karşın, ilk girdiğim yarışmada; çektiğim fotoğraflardan birinin, sergilenmeye değer bulunması bu yolda da devam etmem savını güçlendirdi ve çok mutlu oldum. Yazılarımda kendi objektifimden yansıyan kareleri kullanmaya özen gösteriyorum.

Biz büyürken ve gelişme dönemimizde hep ben değil biz kavramı ile yetiştirildik ki bu kavram yıllar boyu üstümüzde yapıştı kaldı ve Demokles’in kılıcı misali tepemizde sallandı durdu. Kendimizden ziyade hep çevremizdekilerin yaşamı ve mutluluğu için çabaladık ve içimizdeki BEN’i bir kenara attık.

Ve… Yıllar sonra ben, ben’i keşfettim. Ben yazmaktan çok mutlu olduğumu ve de yazmanın sonsuz bir haz verdiğini fark ettim. Ömrüm olduğu ve akıl melekelerimin de elverdiği sürece yazmaya devam ve de gayret edeceğim.

Hoş sohbet, muhabbet derken, epeyce uzun bir yazı oldu. Bu satırlara değin bıkmadan, okuma nezaket ve anlayışını gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim.

Yine yeniden, yeni yeni yazılarda buluşmak dileklerimi ve sevgilerimi sunuyorum.

İYİ Kİ varsın Milliyet BLOG ve İYİ Kİ varsınız değerli dostlarım.

İyilik ve güzellikler her daim sizinle olsun.

 

Ay Şen

24 Kasım 2013/ İzmir’den

 
Toplam blog
: 533
: 1375
Kayıt tarihi
: 14.11.10
 
 

Aydoğdu; kızgın güneşinde Ağustos'un, sararmıştı altın sarısı başaklar. Kırlangıçların göç dansın..