Ben Sezen Aksu'yu beklerim

Bu gibi açılım durumlarında ben Sezen Aksu'yu beklerim. Ne hükümeti, ne muhalefeti ne de Milli Güvenlik Kurulu'nu dikkate alırım. Otururum radyonun ya da televizyonun başına "Bakalım Sezen Aksu ne diyecek?" diye merakla beklerim. Şimdi ve çok yakında bu açılımla ilgili bir şarkı sözü ve bir beste beklememiz kaçınılmazdır. Çünkü, Sezen Aksu "Demokratik açılıma" tam destek verdi. Zaten, bu demokratik açılım dedikleri şey de miili piyango biletine benzedi: Tam destekleyenler, yarım destekleyenler, çeyrek destekleyenler.

Bakın bazı aydınlar tam destekliyor, bazıları yarım, bazıları çeyrek...

Aydın dediğiniz kişi de bir gazetede köşeyi tutmuş yazar. Yani Türk düşünsel hayatına önemli bir katkı yapmış aydın yok. O aydınlar, lâik düzenin korunması için mücadele ederlerken tutuklanıp içeriye atıldılar.

Ama, Sezen Aksu aydın-sanatçı.

Bir gazetede köşe tutmuş yazar, aydın-yazar.

"Vallahi karşı çıkanı atarım içeri haaaa!"

Daha düne kadar "Birbuçuk milyon Ermeniyi kestik" diyen aydın-yazarlar-sanatçılar "Dileyelim dileyelim Ermenilerden özür dileyelim" diye yollarda imza toplarken, bu ülkenin Cumhurbaşkanı'nı dolduruşa getirip Ermenistan'a gönderirken; şimde "Kürtlerden özür dileyelim" diyorlar.

Biz bilmiyormuşuz, meğer biz Türkler ne de özür dileyecek işler yapmışız. Oysa, uzatacaktık boynumuzu "Alın başımız size helal olsun" deyip biz kendimizi öldürtüp, bu vatan topraklarını onlara verecekmişiz. Doğrusu buymuş, ne bilelim?

Yanlış yapmışız.

Bu Kurtuluş Savaşı yanlışmış. Bu Lozan yanlış. Bu Misak-ı Millî yanlış. Bu devrimler yanlış. Ve hattâ, İstanbul'un fethi yanlış.

Özür dileriz Romalılar, özür dileriz. Aslında almamalıydık sizden İstanbul'u. Kabahatimiz büyük. Özür anlamında alın sizin olsun Ruhban Okulu. Alın sizin olsun Fener ve çevresi. Ama, ne olur elinizden aldığımız vatan topraklarınız için bizi ve Fatih Sultan Mehmet'i bağışlayınız.

Özür dileriz Kürt halkı. Özür dileriz. Alın size Güneydoğu Anadolu. Sizin olsun. Güle güle kullanın.

Özür dileriz Ermeniler, özür dileriz. Alın, Kars, Ardahan, Ağrı, Erzurum sizin olsun. Yeter ki özrümüzü kabul buyurun.

Biz bu ülkenin aydınlarıyız, sanatçılarıyız.

Ama öyle bir aydınız ki, aydınlanmanın en önemli ve varolmazsa olmaz ilkesi lâiklik elden giderken onu alkışlarla gönderenleriz.

Ben, Sezen Aksu'yu beklerim. Ona göre karar veririm. Tam destek mi, yarım destek mi, çeyrek destek mi verdi ona bakarım.

Tam destek: ABD'den, AB'den, PKK'yı destekleyen Kürtler'den, Ermeniler'den, Irakla petrol anlaşması yapan işadamlarından ve AKP'lilerden.

Yarım destek: Araplar'dan, yarı aydınlardan, yarı sanatçılardan, Tükiye'de yaşayan azınlıklardan.

Çeyrek destek: "Demokratik açılımın" ne olduğunu bilmeyen, ama açılım olduğuna göre iyi bir şey olduğunu sanan Türkiye halkından.

Piyangoya inanmayıp hiç destek vermeyenler: Bu ülkenin kanla, gözyaşıyla, açlıkla, sabırla, binlerce şehit kanı verilerek kurulduğunu bilen ve Misak-ı Milli sınırlarlarının Lozan gibi çetin bir mücadeleden sonra kendisine armağan edildiğini bilen Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan ayrılmayan ve O'nun "Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır" sözünü, "Ne mutlu Türküm diyene" sözünü ilke edinmiş insanlardır.

Kısaca, siz, "Demokratik Açılımı" hiç desteklemeyenlere "aydın"da demeyin, "sanatçı" da.

Çünkü onlar "Kemalistler"dir.

Ben, Sezen Aksu'yu beklerim. Kararımı ona göre veririm. O ne derse, tam tersi kararımı veririm.