- Kategori
- Şiir
Ben Troya’yım Sen hep Akha

Ben Troya’yım Sen Hep Akha
Farklı kırık bir ses
Yaşlı bir sakız ağacına yaslanmış
Şarkılar söylüyor flütler eşliğinde
Kızıl kahverengi perçemi siyah
Rüzgârındır soluğun bir kibrit çakımı
Öylece duruyor çırılçıplak yanan etin
Arzusu gece karanlığı güzlere inat
Kendimi uyandırdım
Kanatları bitap düşmüş bedende
Gençliğin özsuyunu
Karınları güneşle dolu kısraklar
Tiril tiril diriltecekler
Seviştim cömertçe toprakla
Seviştim dünyayı yararak
Yine sevişirim
Ekmeği sıcakken bölüşürüm
Ben Troya’yım sen hep Akha
Helen’in kalbine hançer saplansın
O anasının gözü çapkın gözlerin
Elinde hediyeler geldin yine
Yine kandırdın beni
Sonum giyotin
Tüm iyi evlatların gibi
Sen açtın acısını
Savaş ve kanla besledin yazısını
Ataların rahat uyusun
Bozulmayacak kanun
Hep denizler ötesinden gelen
Hain Kral ölüme yüce sunaklar sunacak
Görkemli sunaklar önünde
Diz çökmüş oğulları sana layık kalacak
Paramparça bulutların yansımasıdır
Zift ve ateşle kutsar Gomore
Üstünde durur
Mavi aleviyle surun
Boynunda binlerce kafatası durur
Hades kapısında gölgesi çoktan
Orman kıyısında kısık sesli inler
Trakya’nın gökyüzü akşamüstü parlar
Eflatun yeşil
Ve erguvan renginde bir hırçın
Dalgalarıyla umut taşır
Gözyaşlarını döksen deniz kabuklarına
İnci tanesi olur kalır derinlerinde
Yosun tutmuştur artık saçların
Fısıltısında aşıkların ağlara dolaşır
Özsuyu çekilmiş topraklarda
Kadim dehşetiyle insanlığın
Hüzün, şiddet, sıkıntı ayan beyan
Uyandırırlar ahlakın bayrağını
Tutuşan ambarlara inat
Mısır koçanları, tütün ve ekin başakları
Çorak topraklarda tütün kozalar uyanır
Sende özünü buldu sende tamamlandı
Ötekiler silahlara karşı hala kahraman
Varoluşun derin uçurumuna
Evrenin karmaşası karışır
Akşamüstü yağmurdan sonra kentte
Güneş okşarken taşları
Dudakların dudaklarıma karışır
Ve tek susmanın sessizliğin
Zevki ya da acısı karışır
Yüreğinin kırgın sesi gelip kalbimle dalaşır
Kaç yıldır hep rüyalarım kana bulaşır
Kurumuş herhangi bir çayırdan bile geçemez ayaklarım
Gene gene yanıp söner
Alacakaranlıkta saka kuşlarının fosforlu kanatları
Gagalarında suyla bulutlardan geçerler
Mehmet Özgür Ersan / Ağustos 2009