Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '15

 
Kategori
Magazin
 

Beni Taşıyabilecek Bir...

Beni  Taşıyabilecek Bir...
 

Sorunları taşıyabiliyor muyuz? Önemli olan o.....


Bu cümlenin sonunu evlilik programlarının müdavimleri çok iyi biliyor.

 "Bir eş arıyorum"  diyor   kendini fasulyegillerden sanan  şahıs...  Konuşmalarında  bolca  telaffuz,  vurgu hatası yapan,  anlamsız  sözcükleri bir araya getirme becerisini  maharetle ortaya koyan bu  "eş" adayları  sıklet olarak kendilerini pek bi ağır görüyorlar...

E doğal olarak  da,   biraz mürekkep yalamış biri olarak,  şimdi olduğu gibi orta yerinden çatlama moduna giriyor insan...  

Ülke gündeminden bunalmış bir halde, üstüne yasaklar yüzünden "habersiz" geçirilen günler  nedeniyle,  neyi izleyeceğimizi şaşırmış bir durumda "kafa dağıtmak" adına  Fox 'da Zuhal Topal'a "takılıyoruz" eşimle...

"Yarabbim yaaa... Kadın  aynalara küs mü ,  veya  kişilik , karakter, yetenek gibi insanın görselliğini ikinci plana atan çok  değerli bir özelliği var  da,  biz mi farkedemiyoruz diyor insan ... Bunlardan hiçbirini göremiyoruz ekranda.  Olsa  "dükkan senin"  :)))

"Beni taşıyabilecek  bir eş arıyorum."..  Sen  önce birilerini taşımayı öğren kardeşim ...

Zuhal Topal  iyi bir oyuncu  , sanırım  bu program için hatırı sayılır bir  ücret alıyor olmalı  yoksa   böylesi ;  toplumun değer yargılarını kökünden sallayan bu tür bir  projede yer almazdı diye düşünüyorum...

Sanki ülkede kayda değer hiçbir sorun yok.  Halk ,  Ulusal gibi  gerçek gündemi işleyen,  yorumlarla bizi aydınlatan bir kaç kanal olmasa ; katliamları, Doğu ve Güneydoğu'daki çatışmaları  önemsiz  bir iki olay olarak algılayacağız  ki,  televizyon yayınları tam da bu doğrultuda bir amaca hizmet ediyor...

Sanki Uganda'da akıyor kan ...

Televizyon programlarının yanı sıra ekranların olmazsa olmazı reklamlar  ise ayrı bir inceleme konusu...  Özellikle  kafa karıştırmak, seviye düşürmek için planlanmış adeta...

Reklamlarda ,  sanat/kültür  alanında bir örnek görebiliyor muyuz ....  

 Eskiden ilgi ile izlenen bilgi yarışmaları,  fikir  tartışmalarının seviye gözetilerek  yapıldığı  programlar,  ülke gündemi ama gerçek gündemle ilgili programlar?  Yok... Varsa yoksa  saçmalıklar,  görgüsüzlükler  sergileyen bir dolu yarışmalar,  her bölümü  vurdulu  kırdılı   veya aşırı lüks yaşama özendirici diziler...

Elbette  müzik de olacak,  eğlence de olacak ekranda.    Savaş yıllarında bile  eğlence ortamı devam etmiş...  Yeter ki,  dozunu,  süresini, kalitesini  ayarlamasını bilelim...  

Eskiden  tasada,  sevinçte  bir ve birlik  bir "millet"dik.  Uçak düştüğünde bile yas ilan edilirdi,  radyoların sesi kısılırdı. Eğlence mekanları  müziğin sesini olabildiğince düşük tutardı...

Bugün yaşanan sorunların temelinde , "millet" olma özelliğimizi yitirmeye başlamamızın olduğunu düşünüyorum...

 Bedenimizde bir rahatsızlık olduğunda ya da bir yerimiz kanadığında  o acıyı,  rahatsızlığı  beynimiz algılıyor,  tek merkezden duyuyoruz acıyı ...  Şayet milletsek ; bir yanımız kanarken bir yanımız şakır şakır neşeyi duyumsamamalı...  Anlatmak istediğim bu...

"Hiç yazasım yoktu aslında" dedim eşime  az önce ...  İşte zaman zaman atıyor  sigortalar...  E iyi ki de atıyor ,   yoksa beyin yangını  bir şeye benzemiyor...

 

 

 

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..