- Kategori
- Deneme
Beni nerede unuttun hayat?
Hayat mı bizi unutuyor bazen, biz mi hayatı unutuyoruz? Niye hep mutlu olamıyoruz?
Toz duman karıştı yine. Yetişin yanıyor dört duvarım. Bende ne varsa hepsini ateşe verdim. Duygu namına, acı namına, yaşanmışlık adına ne varsa.
Bu anılar bir yerde bırakılmaz mı? Ya da en azından "unuttuk" numarası yapılamaz mı? Ama misafir olduğumuz bu gezegende umduğunla değil, bulduğunla mutlu oluyorsun. Biz acıları unutmayı düşünürken, hayat bizi unuttu kuytularda.
Şu insan beyni neleri saklıyor. Anıların yaşandığı koca bir ömrü içine sindiriyor. Küçük küçük zamanlarda çekilen bir film serisi. Ve ara sıra bu filmlerin umulmadık bir anda gösterime girmesi!.
Küçükken dedem "Günün selamını aldın mı?" diye sorardı. Ne demek olduğunu anlamadan her sabah uyandığımda, "Selamını aldım güneş!" derdim. Ama yaşadıkça öğrendim ki her günün kendine özel selamı varmış. Selam günün içinde bir yerlerde gizliymiş...
Tüm günü, içine sindire sindire yaşarsan o selam senin olurmuş. Her günü güzellikle karşılamayı, doya doya yaşamayı ve "sonsuzluğa sevgiyle bakmayı" daha yeni öğrendim.
Şimdi her güne şarkı, her güne özlem türküsü söylüyor içim, onları içinde bulunduğum zamana dahil ediyorum. Kaybedilenler de sevgiye dahil biliyorum.
Kalabalık yerlerde insanlarla göz göze gelmek istemiyorum. Gözleri yüreğimdeki acıya bir değse, bunu bir görseler, tüm hayatım toplanmayacak biliyorum. Susuyorum, kaçıyorum...
Kaçarsın insanlardan, şehirlerden, kitaplardan. Ama bunlardan gitmek, kaçırmaz kendinden seni...
Her yere seninle gelir. Sensizlik yok işte. O halde kaçtığım başkaları değil aslında...
Bir de tam tersi geldi şimdi aklıma, kaçmak yerine kalıyorum demek. Kaçmak aslında korkakların işidir. Kaçanlar acizlerdir. Kaçan sevgiyi hiç almamıştır eline.
Kendimden nereye kaçıyorum. Kendime rağmen, kalmak istiyorum "Senin acın benim acımdır." diyebilirim, yüreğimde bir acı yangını çıkarıp hepsini yakabilirim.
Yangın çıkmışken at ne varsa! Ortalıkta fazlalık ne varsa at! Bu ateşte demirden hüzünler, kronik mutsuzluklar hepsi yanmalı...
Yandıkça güzelleşeceksin yüreğim, dayanması zor biliyorum. Birileri orada burada milyonlarını, dışını güzelleştirmeye verirken, sen oturmuş ömür fiyatına yangın çıkarıyorsun. İçinde artık gökkuşağı çıksın istiyorsun, 7 renk olmasada 2 renk olsun, ama gökkuşağı olsun!
Yağmur dinsin artık, yıllardır yağıyor bu yağmur. Hem yağmur, hem yangın aynı yerde olur mu?
Ve yağmur dinsin, derman kalmadı, güneş açsın artık!..
Bu anılar bir yerde bırakılmaz mı? Ya da en azından "unuttuk" numarası yapılamaz mı? Ama misafir olduğumuz bu gezegende umduğunla değil, bulduğunla mutlu oluyorsun. Biz acıları unutmayı düşünürken, hayat bizi unuttu kuytularda.
Şu insan beyni neleri saklıyor. Anıların yaşandığı koca bir ömrü içine sindiriyor. Küçük küçük zamanlarda çekilen bir film serisi. Ve ara sıra bu filmlerin umulmadık bir anda gösterime girmesi!.
Küçükken dedem "Günün selamını aldın mı?" diye sorardı. Ne demek olduğunu anlamadan her sabah uyandığımda, "Selamını aldım güneş!" derdim. Ama yaşadıkça öğrendim ki her günün kendine özel selamı varmış. Selam günün içinde bir yerlerde gizliymiş...
Tüm günü, içine sindire sindire yaşarsan o selam senin olurmuş. Her günü güzellikle karşılamayı, doya doya yaşamayı ve "sonsuzluğa sevgiyle bakmayı" daha yeni öğrendim.
Şimdi her güne şarkı, her güne özlem türküsü söylüyor içim, onları içinde bulunduğum zamana dahil ediyorum. Kaybedilenler de sevgiye dahil biliyorum.
Kalabalık yerlerde insanlarla göz göze gelmek istemiyorum. Gözleri yüreğimdeki acıya bir değse, bunu bir görseler, tüm hayatım toplanmayacak biliyorum. Susuyorum, kaçıyorum...
Kaçarsın insanlardan, şehirlerden, kitaplardan. Ama bunlardan gitmek, kaçırmaz kendinden seni...
Her yere seninle gelir. Sensizlik yok işte. O halde kaçtığım başkaları değil aslında...
Bir de tam tersi geldi şimdi aklıma, kaçmak yerine kalıyorum demek. Kaçmak aslında korkakların işidir. Kaçanlar acizlerdir. Kaçan sevgiyi hiç almamıştır eline.
Kendimden nereye kaçıyorum. Kendime rağmen, kalmak istiyorum "Senin acın benim acımdır." diyebilirim, yüreğimde bir acı yangını çıkarıp hepsini yakabilirim.
Yangın çıkmışken at ne varsa! Ortalıkta fazlalık ne varsa at! Bu ateşte demirden hüzünler, kronik mutsuzluklar hepsi yanmalı...
Yandıkça güzelleşeceksin yüreğim, dayanması zor biliyorum. Birileri orada burada milyonlarını, dışını güzelleştirmeye verirken, sen oturmuş ömür fiyatına yangın çıkarıyorsun. İçinde artık gökkuşağı çıksın istiyorsun, 7 renk olmasada 2 renk olsun, ama gökkuşağı olsun!
Yağmur dinsin artık, yıllardır yağıyor bu yağmur. Hem yağmur, hem yangın aynı yerde olur mu?
Ve yağmur dinsin, derman kalmadı, güneş açsın artık!..