Benim oğlan bir tane vurmuş, başka da vurmamış...

Baran, YÖK Başkanı Prof. Özcan’ın oğlu...
ODTÜ Koleji'nde okuyor.
Lisenin sonunda.
Kemikli yaşı 18 ...
Hani derler ya; "kodum mu, oturturum"
İrikıyım, o cinsten evlat...

Babasının dediğine göre; bir kere vurduğu yere düşerken önce kalorifere sonra lavaboya çarparmış. Onun için başka da vurmazmış.

Bu gürbüz evlat kendisinden 3 yaş küçük arkadaşını hastanelik etmiş.

Savcılığa intikal eden hadise şöyle/böyle olmuş:

Baran ve arkadaşı okul bahçesinde oturan M'nin yanına gider ve konuşmak için onu okul tuvaletine davet eder.
Aklına gelenin biraz sonra da başına geleceğinden habersiz olan 'M', Baran’a “Beni dövecek misiniz?” der.
Baran, garanti kapsamında olmayan bir cevap verir;
“Hayır saçmalama sadece seninle konuşacağız” der.

'M' de okullardaki tuvaletlerin konuşma, anlaşma hatta dertleşme yeri olduğunu sanır.

'M' önce tuvalete kapattılır, sonra sorguya alınır.

Baran'ın arkadaşı M’ye:

"Benim arkamdan konuşuyormuşsun"
"Sen benim kim olduğumu bilmiyorsun?"
"Seni çok fena yapacağım”
"...Yaşatmayacağım." der ve boğazına sarılır.

'M'nin aklına gelenler başına gelmek üzeredir ve gelir.

Baran da yumruk ve tekmelerle arkadaşına tam destek verir.
M’nin bağırması üzerine, okulun diğer öğrencileri tuvalete gelirler...
Ancak geç kalınmıştır.

'M' hastanede tedavi altına alınmıştır.

YÖK Başkanı Baba Özcan da kavgayı doğruluyor.

Ve "İlk olarak benim oğlan bir tane vurmuş. Başka da vurmamış, ama benim çocuk biraz büyük olduğu için sanırım hızlı vurmuş. 'M' yere düşerken kalorifere ve lavaboya çarpmış” diyor.
Bir başka cümlesi ise, "Aslında benim oğlanın olayla ilgisi yok" oluyor.

Büyüt, besle, en güzel okullarda okut.
"Sen benim kim olduğumu bilmiyorsun?" dedirtecek imtiyazlı ruh haline getir.
Geç arkasına koru, savun, kayır.
Sonra...
Vursun patlatsın...
Sonra...
Geç arkasına yine koru, savun, kayır.
Sonra...
Sonrasını her gün okuyor, duyuyoruz.

Bir şeyler yanlış mı yapılıyor ne?

Siz ne dersiniz Prof Özcan?