Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '06

 
Kategori
Otomobil
 

Benim özgürlüğüm..

Benim özgürlüğüm..
 

Uzun yıllardır otomobil kullanırım. Aralıklarla da olsa birkaç tane otomobil sahibi olup, değişik deneyimler yaşadım bu otomobillerle..

Hiçbiri sıfır değildi. Bütçem elverdiği ölçüde ikinci el de olsa bu tutkumu devam ettirmeye çalıştım. İlk otomobilim Rus yapımıydı. Model ve kilometre çok eski olmamasına rağmen, yapısı gereği sanırım sürekli hararet yapardı. Ayrıca en lazım olduğu anda klaksonun çalmadığını ya da farların yanmadığını fark ederdim. Bir anda trafiğin ortasında ‘’bayan aracınız yanıyor’’ uyarılarıyla kalıverirdim.

‘’ Evet zaten ben de farkındayım, hararet çoktan ortalamayı geçti de bir zahmet yol verseniz de kenara çekeyim’’ diye karşılık verirdim. Ortalığı çoktan duman kaplamış! Neyse ben hazırlıklıyım araçta her zaman suyum hazırdı. Ne yapmam gerektiğini ustalardan öğrenmiştim çoktan. Bir de torpido gözünde avuçla sigorta olurdu. Çünkü sürekli sigorta attığından, onları da yedekleyip, gerektiğinde değiştirmeyi öğrenmiştim.

Daha sonra çok eski bir model Alman vardı. 2 kapılı ama kocaman kasalı bir otomobildi bu. Ona oldukça masraf yapıp kullanmaya daha elverişli hale getirmiştim. Ancak çok eski model olduğundan beni sık sık yolda bırakırdı. Tamircimle akraba gibi olmuştuk. Artık onlar da aracı tamir ederken kafamı uzatıp bakmama, meraklı sorularıma alışmışlardı. Meslek elden gidiyor olayını bir tarafa bırakıp, zor durumda kaldığımda neler yapmam gerektiğini anlatıyorlardı. Her şeye rağmen bu otomobille aramda sanki duygusal bir bağ vardı. Onu elden çıkarmaya bir türlü gönlüm elvermezdi. LPG’ li olduğu için kış mevsiminde, don olan gecelerin sabahında kalkar, pencereden otomobilime bakar ; ‘’hadi benim canım derdim, şimdi geliyorum, bir denemede çalışacaksın beni üzmeyeceksin değil mi?’’Gerçi çoğu zaman üzerdi, ben akü bitene kadar çalıştırmak için uğraşır dururdum. Sonra da tamircileri çağırıp akü takviyesi yaptırırdım. Ama o otomobili severdim yine de…

Sonra o aralar çok yaygın olan LPG patlamalarından korktum ve otomobil de 2 kapılı olduğu için, böyle bir durumda arka koltukta oturan çocuklarımın emniyeti için satmaya karar verdim. Vedalaşmak çok zor oldu tahmin edeceğiniz üzere…

Şimdi yine ikinci el bir Kore yapımı bir otomobilim var. Onunla aramızda henüz duygusal bir bağ oluşmadı, bir yıldır birlikte olmamıza rağmen. Üstelik beni hiç yolda da bırakmadı…

Hep erkekler otomobillerle ilgilenir sanırız değil mi?

Ama benim için bir otomobil, çok daha fazla anlam ifade ediyor. Lüks olması, konforu hiç önemli değil.

Ancak canım çok sıkıldığında, tek başıma otomobile atlayıp; en sevdiğim cd’yi de sonuna kadar açıp; boş bir yolda birazcık da hız yapabiliyor olmak bana çok farklı bir rahatlama hissi veriyor.

 
Toplam blog
: 240
: 1628
Kayıt tarihi
: 18.08.06
 
 

Zamandan şikayet ederken, ne kadar hızlı aktığını fark edemeden geçmiş yıllar. Kırklı yıllar, kır..