- Kategori
- Anılar
Benim sevdam...

Hep sordular bana '' Ebru, sen bunları nasıl yazıyorsun? ''Çok şaşırırdım her defasında ve garip garip bakardım yüzlerine. Çünkü herkesin istediği zaman çok güzel yazabildiğini sanırdım. Bu soru bana '' Nasıl su içebiliyorsun ? '' kadar mantıksız gelirdi. Kompozisyon yazılılarında hemen yazar çıkardım. Genelde yarım sayfadan biraz fazla olurdu. Hiç tam sayfa yazmadım. İki sayfa yazıp da benden düşük not alanlar karşıma dikilirlerdi.Artık öyle bir hal almıştı ki, arkadaşların aşk mektuplarını ve özel günlerde akrostiş şiir yazmaya başlamıştım.
Desteklendiğimi hiç söyleyemem.Annem eve getirdiğim kucak dolusu kitaplardan bıkmıştı.Bir çok öğretmenim gençlik sevdası boş işler olarak bakıyordu bu duruma.İlçe kütüphanesine gidip sürekli kitap almaktan utanır hale gelmiştim.En sonunda defteri kalemi alıp saatlerce kütüphane de kalmaya başlamıştım.Kalın ciltli aruzla, vezinle yazılı şiirlerin olduğu kitapları önüme yığar, osmanlıca-türkçe sözlükle hepsini kelimesi kelimesine tercüme ederek beyaz , çizgili defterime yazardım.
Lisenin son yılında gelen edebiyat öğretmeni benim için yol gösterici gibi olmuştu.Bana verdiği kitapları su gibi yutuyordum.Şiir defterlerimi inceler, her şiirin kenarına not yazardı.Benim çok beğendiğim bir şiirimi o beğenmezse kızardım, yüzüm asılırdı hemen.Sadece bir dönem bizimle kalabildi.Sonra askere gitti.Tabiki benim çalışmalarımı destekleyecek bana yol gösterecek kimse olmadığı için yavaş yavaş körelmeye başladım.
Üniversite zamanında ise büyük bir istekle şiirlerimi toplayıp türkçe dersine giren öğretmene koşarak gittim.Fakat ben serbest vezinle yazdığım için bunların şiir bile sayılmadığını söyledi bana.Şu anda ne yüzünü nede ismini hatırlıyorum o insanın.
Yazmak benim için hiçbir zaman macera olmadı.Hiç hazırlık yapmadım yazmak için.Elime kalemi aldığım anda bir kemandan dökülen nağmeler gibi kelimeler döküldü kalemimden.Asla terk etmedim onu ve o da beni terk etmedi.Kızıp bir kenara fırlattığım oldu fakat her defasında ona döndüm.Kelimeleri hiç düşünmedim.Ne yazayım veya burada bu kelime olur mu demedim.Yazmak eğer bir tutkuysa devam eder.Yoksa üç beş sene sonra tükenirsiniz.Aynı kelimeler etrafında ağ örer gibi dolanır durursunuz.Gönlünüz de sonsuz nehirler çağlamalıdır yazarken.Her su damlası yeni denizler yaratmalıdır.Yazının koynuna girip, kelimenin içinden çıkmalısınız.Teknikle, derlemeyle olmaz bu işler.Güzel bir yürek gerekir.Pırıl pırıl, dünyanın merkezinde atar gibi bir yürek...Parmakların ucunda hissedilen sihir...Beyaz kağıtların kokusunda kaybolmak, büyülü bir dünyaya dalmak apansız...
Yazmak öğretilmez...Sadece yaşanır.