- Kategori
- Anneler Günü
Benimle çıkar mısın Anne?

Hamburg'ta ki akşam yemeğimiz.
Ya artık hiç anlatmaya değer bir şey yaşamıyorum, ya da yaş ilerledikçe paylaşma güdümü, hevesimi, ihtiyacımı yitiriyorum. Önceden sırf birine anlatmak için yaşadığım şeyler vardı. Eve girer girmez birine, heyecanla olan biteni anlatma coşkusu, olan bitenden çok daha heyecan vericiydi. Şimdi her anı içimde tekrar yaşıyor, özümsüyor, sonuçlara varıyor ama bir türlü dillendiremiyorum. Uzun süredir blog yazma orucumu, anneler günü sebebiyle bozuyorum.
Evet, anneciğim, 9 ay boyunca karnında taşıdığın bu ufak veletin, birgün büyüyüp, okullar okuyup, iş hayatına atılıp, evden ayrılacağını ve bir anneler gününde sana blog yazacağını düşünmüş olabilir miydin:)? Bugün Cuma, evimde internetim yok, gereksiz bir harcama olduğunu düşündüm ve geçen hafta iptal ettirdim. Muhtemelen bu akşam ve yarın akşam tüm alışveriş merkezleri annelere yapılacak alışverişle tıklım tıklım olacak ve sanırım bu nedenle ilk kez Kadıköy'deki Starbucks bu kadar tenha. Ama ben ise bu süreyi burada oturup kahvemi yudumlayarak, küçüklükten bu yana bizler için yaptığın fedakarlıkları, bize öğrettiklerini ve anılarımızı düşünüyorum. Ve bunları düşünürken en çok altı çizilecek olan yanın aklıma geliyor. Senin o bize baskı uygulamadan, kendi fikirlerini dayatmadan ve bize hareket serbestisi sağlayan tutumların sayesinde belki şimdi insiyatif alabilen, sorumluluk sahibi ve özgüveni olan bir insan olabildim.
Bana göre ‘aşk’; İnsanın, karşıdaki kişiden bağımsız içinde büyütüp, dilediği gibi beslediği ve karşısına çıkan uygun bir adaya bu içsel yoğunluğu akıttığı çıkarsal bir durumdur. Dolayısıyla her ne kadar dışarıdan mutlu bir tablo seyrediliyor olsa da aslında aşk; ego beslemesinden başka bir şey değildir. İşte dünyadaki tek gerçek sevgi bu nedenle anne-çocuk sevgisidir. Anneciğim, Seni sevmek, tüm sevgililere hak etmedikleri sözleri boşa sarfetmenin verdiği bir pişmanlık gibi… Seni sevmek bütün sevgilileri affetmek gibi… Seni sevmek, bütün sevgilerin zirvesinde durup aşağıları seyretmek gibi…
Çocukluk yılları bir harala gürele, okuldu, kurstu derken geçiverdi. Anı deyince aklıma en çok beraber yaptığımız yurtdışı turu geliyor. Ve bunu düşündükçe, yani aramızdaki en unutulmaz anının bu yurtdışı gezisi olduğunu düşündükçe, iyi ki yapmışız diyorum. İlk uçağa binişindi ve uçak havalanmak üzereyken nasıl notlar aldığını, yukarıdan gördüğün coğrafi şekilleri önündeki küçük kâğıda nasıl resmettiğini unutamayacağım. Ben ise uçak korkumu yenmek için aldığım ilaç etkisiyle sersem gibi omuzunda yarı uykulu, yarı uyanık duruyordum. Viyana, Hamburg ve Berlin’i gördük. Ve sanırım en çok Hamburg’u beğendik değil mi? Bu anları düşünmek için geriye gittiğimde gördüğüm bir pişmanlık var ki, o da senin değer yargılarına, senin hayattan aldıklarınla yoğurduğun kimliğine çok saygı gösterememiş olmam… İnsan; sevdiği insanları hep mutlu, pozitif görmek istiyor. Bu doğru; ancak ben biraz daha fazlasını, benim düşündüğüm gibi olmanı bekledim. Bu durumu düzeltmem için, bu geziyi bir daha yapmamız gerektiğini düşündüm. Evet bu bir çıkma teklifi... Yurdışına çıkma teklifi! Bu yaz benimle yurtdışına çıkar mısın anne?
Umarım editör bugün mesaidedir ve bloğumu bugün ‘anneler günüde’ yayımlar.
Tekrar anneler günün kutlu olsun.
Seni seviyorum ANNE.
ASLI