Benzin istasyonları & Sigara kaçakçılığı

Benzin istasyonları - Sigara kaçakçılığı 

Bu gün Posta gazetesini okurken 2 haber dikkatimi çekti yine güzel okuyucum. 

Birincisi: Başbakan yardımcısı ve Ekonomiden sorumlu devlet bakanı ve kimilerine göre geleceğin başbakanı, sayın Ali Babacan, benzin istasyonlarına verip veriştiriyordu. Türkiye'de benzin istasyonlarının karlılığı Avrupa ve gelişmiş ülkeler ortalamasının çok üzerinde diyordu açıklamasında mealen... 

Aynı gazetenin bir diğer sayfasında sigara kaçakçılığının patladığını, beklenen vergi gelirinin çok altında kalındığını yazıyordu haber. 

Olacak o kadar. İdare edin artık beyler... Her bütçe açığında, her gelir ihtiyacında bir sigaraya, bir benzin pompasına saldırırsanız eğer, kala kala bu güdük gelir kalır elinizde. 

Devlet, koca devlet, vergi oranlarını düşürüp, vergiyi tabana yayıp, herkesten ve dengeli vergi almak yerine en kolay olanı, canlı parayı almak için ha bire bir sigaracılara, bir benzincilere saldırmayı seçerse, olağanüstü ağır ve yüksek vergileri düşürüp, dengeleyip "Vatandaşım nasıl daha rahat, daha fazla para kazanır?" diye düşüneceği yerde... 

Akaryakıt istasyonlarının kazandığı parayı takıp kafasına, ha bire "Siz daha az kazanın. Parayı bana bırakın." derse... 

Başta idolojik nedenlerle olmak üzere, ha bire lüks tüketim vergisi deyip, bir yandan vatandaşa, zam üstüne zam bindirip, hem üretici, hem tüketici, hem satıcıya yüklenince olanca gücüyle... 

Bu durumun bir tek sonucu oluyor: Ülkeyi 30 - 35 yıl öncesine götürürcesine... Önce kaçakçılık patlıyor. Sonra vergi gelirleri baş aşağı gidiyor son hızla. 

Hadi diyelim... Vergi kaçırdığı için, kaçakçılığa yöneldiği için vatandaş çok suçlu... Peki başı her sıkıştığında sigaracıya, akaryakıtçıya sağılacak inek muamelesi yapanların hiç mi suçu yok? Bu ülkede her eksiğin, her gediğin, ayağa takılan her taşın da tek sorumlusu vatandaş mı olacak her seferinde? Bulduğunundan nefesini kesercesine, bulamadığından öylesine bile vergi alamayanların, ha bire faturayı vatandaşa kesenlerin hiç suçu yok mu? 

El insaf! El izan! Ne olur biraz vicdan! Ülkemi aydınlıklara taşımakla mükellef olan! Ve adalet... Tıpkı adında taşıdığın gibi...