Beraber Yürüyoruz Biz Bu Yollarda..

Bir yandan Arap ülkelerine yani Tunus ve Çad'a ziyaretler dilerek yatırım konularında dini telkinleri de içinde bulundurarak atağa geçmeye çalışırken öte yandan yaklaşık bir yıl boyunca sürekli 'fırça attığımız' Avrupa'yla bugünlerde dost olmaya çalışıyoruz.

Diyeceksiniz ki, 'dış politikada olur böyle şeyler'..

Olmaz..

Olmamalı..

Ülkenin bir duruşu olmalı. Tamam politikada stratejiler olmadan uygulamaya sokmadan başarı elde etmek oldukçai güç ama böylesi 'Eey' stratejileriyle değil. Bağırarak çağırarak değil.

Yine diyeceksiniz ki, 'Bağırmadan çağırmadan referandum başarısı elde edilemezdi'..

Doğru..

Bakınız bu çok doğru..

Ülke seçmeninin yarısından bir fazlası bağırıp çağırmaktan anlıyor. Bağırdın mı güçlüsün çağırdın mı kuvvetlisin azizim!

Şimdi Avrupa ile barışma içerisine giriyoruz..

Arap dünyası zaten cepte olduğuna göre 2019 seçimlerini garanti kazandık demektir.

Kim kazandık?

Erdoğan!

İstediğiniz kadar ülkede 'Adalet yok' deyiniz. İstediğiniz kadar 'Ülkede demokrasi işlemiyor' deyiniz, sistemin umurunda bile değil!..

Sistem, ülkeye göre 80'den sonra 'Serbest Piyasa Ekonomi Modeli' diye yeni bir model elbise giydirildi bir kere..

Piyasa ekonomisinin kötü bir sistem olduğunu söylemek istemiyorum. Tam tersi iyi bir sistem ama adil bir şekilde işletiliyorsa!

Adil bir şekilde işletilmiyor olduğunu asgari ücretin içler acısı durumundan anlayabiliyoruz.

Adalet'in ve demokrasinin işlevsel görevleri olması gereken koşullarda çalıştırılmadığından kaynaklandığını da biliyoruz bu durumun bu halde olmasından.

'Sistem'i anladık da sistemin içinde barınan kişiler kim?' diye soracak olursanız. Elbetteki öncelikle dış sermaye patronları ve işbirlikçi eski sağ ve sol gürühün reel sektördeki patronları dır.

Gelelim ülke meselesine..

Ülke, coğrafi ve kültürel konumu itibariyle tam da uluslararası sistemin işine yarayacak nitelik taşıması ve sistem tarafından giydirilmiş olan elbisenin sık aralıklarla beden yükseltilerek benzer kumaştan elbise giydirilmesine devam etmekte ve devamlılık esnasında iniş çıkışlar yaşanıyor gibi görülüyor olsa da aslında kazın ayağı öyle olmadığı apaçık ortadadır.

Kazın gerçek ayağı Erdoğan'ın devamlılığını göstermekte , ister kabül edin ister kabül etmeyin. Zira sermaye sistemi devamlılığını öngörmekte olduğunun altını çizmek isterim (sağ-sol gürüh dahil)

Demem şu ki; 'Eey Avrupa!, eey Amerika!, eey İsrail, eey Suriye-Esat!' söylemlerle güya uluslararası ilişkilerimizin bozuluğu şeklinde algılanıyor olsa da gerçek manada ileriye dönük uluslararası politika üretilmiş olduğudur.

Nedir uluslararası ileriye dönük politika?

Büyük Ortadoğu Projesi..

Bu proje içindir ülkede var olan adalet sisteminin istenilen düzeyde çalıştırmamaya yönelik çabalar. Hatta demokrasinin aksak ilerliyor olması da bundan kaynaklıdır elli yıldır.

İkinci söyleyeceğim şey budur; Alavere dalavere Kürt Memet nöbete pardon, alavere dalavere Erdoğan gene 2019'da seçimleri alacak! Tabi her zaman olduğu gibi cehepe'nin yardımlarıyla!