- Kategori
- Futbol
Beşiktaş Lyon'u elinden kaçırdı
Fenerbahçe Ülker basketbol takımının Atina’daki muhteşem zaferinden sonra Beşiktaş’ın Lyon’u elemesiyle Türk sporunun muhteşem bir gece yaşaması dileğim ne yazık ki gerçekleşemedi.
Maçtan saatler öncesi Lyon’un daha iyi takım olduğunu söyleyen arkadaşlarla aynı fikirde değildim. Lyon iyi takım olabilirdi ama Beşiktaş da ondan aşağı değildi. Üstelik saha ve seyirci avantajı vardı.
1-1 biten 1.devre sonunda kafamdaki düşüncemde bundan sonraki oyun akışına göre Beşiktaş’ın risk almak zorunda olması gerekiyordu…
Adı üzerineydi.. Risk!.
Şayet bu riskli oyunda bir kontra yemezse Beşiktaş’ın golü atabileceğini, en azından maçı uzatmaya götüreceğini düşündüm çünkü 2-1 olunca en azından defans daha kontrollu oynayacaktı.
Nitekim Talisca durumu 2-1 e getiren golü atıverdi. Ve maç uzatmaya gitti.
Talisca demişken….. Fransa’daki maçta takımın en kötüsü iki oyuncu enteresandır bu maçta takımın en iyileriydiler. Tabii ki diğeri kaleci Fabricio idi. Bir attı, diğeri kurtardı.
Baştan aşağı bir heyecan fırtınası olarak geçen bu maç başka bir sonuçla da bitebilirdi. Her iki takım da maçı penaltılara, hatta uzatmalara gitmeden bitirebilirdi.
Maçım üç kırılma noktası vardı.
88. dakikada Quarisma’nın yoktan var ederek al da at dercesine verdiği pası Talisca’nın bu kez avuta atması ve bu pozisyondan 1 dakika sonra kaleci Fabricio’nun kale önündeki karambolde kısa mesafeden üst üste tam 3 şutu kurtarmasıydı.
Bir diğer pozisyonda ise
107. dakikada Lyon’lu oyuncunun müsait pozisyondaki şutunun üst direğe çarpıp avuta gitmesiydi..
Bunlar kader anlarıydı.. Sanki top Beşiktaş’ı biraz daha seviyor gibiydi…90 dakika sonucu uzatmaya giden maçların yorgunluk belirtileri, futbolcuları etkilemeye başlamıştı. Kaçan golleri izah edebilmenin bence en doğru sebebi bu…
Maç 2-1 bitmişti… Orada 2-1, burada 2-1.. Tam 4 saattir statta bulunan Beşiktaş taraftarı maçın hop oturtup, hop kaldıran heyecanında bugün aniden değişip, soğuyan havayı hissetmiyorlardı bile…
Sıra artık penaltı atışlarına gelmişti…
Bu kadar başarılı bir maç çıkaran kaleci Fabricio’nin ben de en azından bir penaltı çıkarmasını bekledim fakat öyle bir yere atıyorlardı ki şutları sanki cetvelle ayarlamış gibi. Fabri 2 tanesini sezdiği ve doğru köşeye atladığı halde çıkaramadı…
Beşiktaş da ilk 5 penaltıyı kusursuz atınca penaltılar da uzamaya gitti.
Beşiktaş kazansa, muhteşem bir gece olacak.
Eşim önündeki işi bırakmış, o da maçın heyecanına kaptırmış kendini. Soruyor.!
-Bu 5 penaltı da berabere biterse ne olacak?
Şöyle söylediğimi hatırlıyorum..
-22Bu ilk 5 penaltıyı atanlar, takımların en iyi penaltıcılarıdır, daha sonra tek tek atcaklar, kazmalar devreye girecek, penaltıcı olmayanlar da penaltı atmak zorunda kalacaklar…
6-6 oldu penaltılar… Tolgay’da attı.
Sonra Beşiktaş’ın iki defans oyuncusu sahne aldı. Tosic geldi önce.. Eyvah dedim, eyvah bu adam ancak sert vurursa gol olur, yoksa avuta da atabilir…
Tosic kalıbından beklenmeyen bir yumuşaklıkla vurunca, kaleci rahatça tuttu… Tur gidiyor mu derken, onlar da avuta attı. Yeniden umut fazla sürmedi…
Bu kez diğer defans oyuncusu geldi.. O Tosic’den de yapılı… Hani vurdu mu topu göremezsin sanırsın..
Ne yazık ki onun vuruşu diğerinden beter ve kalecinin kucağına…
Tabi tur da Lyon’un cebine…
Yazık oldu…
Maçın penaltılara gidebileceğini düşünmüştür mutlaka Beşiktaş ama galiba 90 dakikadan sonra skoru değiştirebilecek kaliteli bir yedeği olmadığı gibi, iyi penaltı atan ilk 6 oyuncusundan başka da kaliteli penaltıcısı yokmuş demek ki, ya da yanlış sıralama yapmışlar.
Dişe diş, başa baş mücadelelerden sonra bu şekilde elenmek elbette üzücü…
Bir futbolsever olarak bu beni de yakar
Ama..
Olympiakos maçında hiç yoktan 3 maç ceza alan bilmem şimdi nereye bakar?
Biliyorum ve inanıyorum ki, olsaydı Beşiktaş bu kupada finale kadar giderdi…
Beşiktaş'ta her kes görevini yaptı. Elinden geldiği kadar. Hocasından, futbolcusa, taraftarına kadar.
Bir o yapmadı görevini. Bir o yoktu... Çok arandı....
İhanet gibiydii..