Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '11

 
Kategori
Blog
 

BEYNİM HASTA MI?

BEYNİM HASTA MI?
 

Sevgili blog yazarlar arkadaşlarım…

Size “İcap” ettiği için kısa bir yazı yazmak istiyorum. Kısa derim de içimden gelir uzarsa kusuruma bakmayın lütfen.

Beni okuyanların ve tanıyanların da bildiği gibi, 45 yıldan bu yana düşüncelerimi, Anadolu’nun çeşitli gazetelerinde “Köşe yazarı” tanımlaması ile yazarım, yazmaya da devam ediyorum. Yazılarım da genellikle “siyasi” nitelik taşır.

Yazarın gıdası da hiç kuşku yok ki, olabildiğince çok okuyucu kitlesine ulaşmaktır. Bir başka amacı da, “Doğru sandığı” düşüncelerini kitlelere ulaşmasını sağlamaktır.

Benim “Millet Blog” da okuduğunuz yazılarımın (Bu hariç) hepsi de gazetemdeki köşemde günlük yayınlanır. Bir başka anlatımla, çok blog yazmak, “enler” içinde bulunmak gibi bir derdim yok. Gazetemde bir köşem var ve o köşe her gün yazılacaktır. Değilse, Allaha şükür ki “Hızlı klavye kullanabilme” özelliğim nedeniyle istesem vara yoğa her daldan, bazen abuk-sabuk yazılar yazıp “Blog sayfamı” doldurabilir “En enler” içinde olabilirim.

Yazarın bir başka gıdası ise, yazılarına gelecek her türlü tepkiyi ölçebilmesidir. Bunun için de okurlarına karşı açık olmak durumundadır. Burada olduğu gibi, “Yorumları” kabul edebilme olgunluğu içinde olabilmesidir.

Teknolojinin bu kadar ileri olmadığı günlerde, okur tepkilerini genellikle telefon, mektup veya bir yerlerde karşılaşarak yüz yüze alırdık.

Elbette ki bu kadar yıldır gazetelerde yazı yazan birisi olarak, olumlu ya da olumsuz tepkilere her zaman açığım ve okuduğumda da yanlış yaptığımı anladığım veya faydalandığım “Tenkit, karşı çıkma, fikir verme, hatalarımı gösterme” de çok olmuştur.

Yanlış yaptığımda hep üzülmüş, özür dilemiş ve düzeltme gayret içinde olmuşumdur. Fikir aldığımda da bu durumu açıkça yazılarımda ifade etmişimdir. Çünkü benim saklayacak, saklanacak veya korkacak hiçbir tarafım bugüne kadar olmamıştır. Çoğu kez kendime zarar vereceğini bilerek, doğru bildiğim düşüncelerimi ifade etmekten çekinmemişimdir. Benim gazete köşesinde yazdığım tüm yazılar, gündelik olarak “Basın savcıları” tarafından yayınlandıktan sonra okunur, okunmak zorundadır. Bir keresinde ve çok genç yaşlarda yazdığım bir yazıda, “Kişiye hakaret” ettiğim gerekçesiyle hakkımda dava açılmış, o da benim “Haddimi aştığımı” görerek özür dilemem üzerine ve karşı tarafının da özrümü kabul etmesi sonucu “Sulh” ile sonuçlanmıştır.

Yazdığım yazılarla “İl”imde gündem yarattığım, gündemi değiştirdiğim çok yazılarım olmuştur.

Benim düşüncelerime herkesin katılması gibi bir lüksüm de elbette yoktur. Elbette düşüncelerimi doğru bulmayanlar, karşı çıkanlar olacaktır. Elbette “Tenkit” edenler de olacaktır. Hatta görüşlerimin “Yanlış” olduğu da zaman içinde ortaya çıkacaktır. Yazılarımın içeriği “Siyasi” nitelikte olduğu için, bazen ölçüsünün sertlik derecesinin fazla olduğunu da biliyorum. Bu davranışları “Özgür düşüncenin ortaya çıkması” ve “Özgür tartışmanın gereği” olarak görür ve kabul ederim.

Bugüne kadar yazılarımda “Doğrudan “ ve “Alenen” kimseye hakaret etmedim, etmek aklımdan bile geçmedi, geçmez de. Öyle bir şey olduğu gün “Yazı yazmayı” bırakmak gerektiğini düşünürüm. Çünkü “Yazar” ve özellikle “Siyasi” boyutta yazar olan kişinin özverili ve sabırlı olması gerektiğine inanırım. O sabrı gösteremeyeceğim güne geldiğimde, artık yazı yazmayı bırakmak gerektiğine inanıyorum.

Sonuç olarak varacağım nokta şu…

Yazılarıma “Yorumlar” geliyor, çok da olmasa geliyor. Okuyan, zaman ayırarak yorum yazma nezaketini gösteren herkese buradan teşekkür ederim. Bütün gelen yorumları (Olumlu veya olumsuz) hepsini yayına alıyorum. Dediğim gibi, saklayacak bir şeyim yok, herkes düşüncesini ifade etmeli ki, biz de ne yaptığımızı bilelim.

Ancak…

Bir arkadaşımız (İsmini özellikle vermiyorum, gereksizliktir) bir yazıma yazdığı yorumda beni “Hasta beyin” olarak niteledi. Yani, “Yorum yazmanın” sınırını aşarak işi “Hakaret” boyutuna taşıdı.

Bugüne kadar çok ağır tenkitler aldım. Bazıları elbette “Ağır” diye niteleyebileceğim yorumlarında kendilerine göre haklı olabilirler, ama bugüne kadar “Hasta beyinli” olarak nitelenmemiştim.

Diyecek bir şey bulamadım ve “Yorumunu” da yayına almadım.

Benim veya benim gibi düşünenlerin “Hasta” da olsa bir beyni var yani… Hasta masta da olsa, ağır aksak da olsa sonuçta “Çalışan” bir beyin…

Ama insanlara karşı saygı, sevgi, merhamet, muhabbet ve adalet içinde olmayı beceremeyen “Beyinsizler” var ki, onlara karşı yapabileceğimiz en ufak bir şey yok.

Allah ıslah etsin…

02 AĞUSTOS 2011
İBRAHİM PEKBAY

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..