- Kategori
- İstanbul
Beyoğlu
tercihlerim benden boşansa, gitmek ne yakışıklı gelirdi şu an..
Eskimiş köhne binalarını görünce, tarihi esermiş gibi hisleniyor, seviyorsun.
Kendi memleketinde sinirlerini hoplatan araba-korna seslerini, düşün bu şehrin trafiği bile diyemiyorum, seviyorsun.
Üst üste binaları, tıkış tıkış varoşları yine utandırırken memleketinde, tez konusu allaaam diye gülümsüyor; seviyorsun..
Dolmuşta oturacağın yere kimse oturmasın diye çantanı bırakıp şoföre para vermeye gittiğinde memleketinde, burada el her daim tetikte bırakmak ne kelime yürürken bile.. Ama yine de sağlam ve coşmuş seviyorsun..
Bu şehrin ürkütmesi bile mestediyor seni
Gidip İstiklal'de Balık Pazarında midye tavanı yiyip gecenin onikisinde, yayan otele dönüyorsun
Zevk ala ala değil, zevk tırsa tırsa
Ama yine de..
Arada bir uğrayıp bu şehre
Ona kötülük yapıyor olsan da
Kirleterek belki de bu şehri
Temizleniyor, temiz dönüyorsun..
Belki de hayatından bir iki gün çıkmana izin veren bu şehre günah çıkartıyorsun..
İstanbul kadar büyülü
Beyoğlu kadar büyü bozan
Ve yedi tepesi kadar terkedilmek istenip de
Edilemeyen aşkların kadar
Ağlıyor, doluyor, boşalıyor, içiyor, sızıyor, gülüyor, mest oluyor, buluyor, kayboluyorsun..
Bir tek özlemini alamıyor..
Özlüyorsun
Hep özlüyorsun..
Ürküp de sakındıkların sahip olduktan sonra sana
Özlemlerini bırakıp giderlerken..
İnkar ediyor ama özlüyorsun
Özlemekten ölüyor sandığın geceler kadar adres soruyorsun..
Ve inan İstanbul
İnan Beyoğlu
Nüfusunuz ve nüfuzunuz kadar kaçsanız da içime
Dolduramazsınız
Dolduramazmışsınız
Dolduramadınız
İçimdeki darası dünya kadar boşluğu..
İstemek ne haddime
Sadece özlüyorum
Hepsi bu....