Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '18

 
Kategori
Anılar
 

Biçare Aşklar Kemal ile Celile: Hayranlık

Biçare Aşklar Kemal ile Celile: Hayranlık
 

Biçare Aşklar Kemal ile Celile, "Kızgınlık" bölümünü dün yayınlamıştım.

Bugün, HAYRANLIĞIM ile devam ediyorum...

Yahya Kemal, Üsküp doğumlu ünlü bir şairimizdi. O bir İstanbul şairiydi.

İmparatorluğun yüzyıllara hükmetmiş kültüründen taviz vermeksizin, köklerine bağlı, gözü Batı’da; klasik, fakat klişe olmayan” şiirler kaleme aldı hayatı boyunca.

İstanbul’u bütün tarihiyle yücelten bir şair oldu hep.

Çok sevdiğim denemelerinden Aziz İstanbul’da, “Bir semtten diğerine geçerken, bir yıldızdan bir yıldıza geçmiş kadar başkalık duyulur.” demişti İstanbul için.

Boğaz hattındaki köyler için (Kanlıca, Çengelköy, Beykoz, Arnavutköy, Bebek, Sarıyer) “Bir köyden ötekine yol aldıkça Boğaziçi’nde  diyarlar gezildiğini” söylemişti.

Ne güzel betimlemeler bunlar. Gerçi günümüzde her şey /her yer aynı tipte. Sahil boyunca çirkin camlı gökdelenler, Sarıyer’de Beykoz’da birbirinin aynısı villalar… evler, perdeler, pencereler, arabalar, jeepler… her şey aynı! Yahya Kemal’in eserlerine konu olan o muhteşem İstanbul’u bulmak zor şimdilerde.

Aslında Yahya Kemal, şehrin hep güzel ve tarihi dokusuyla kalmasından yanaydı.

Keşke dediklerine uyulsaydı.

Yahya Kemal, Kurtuluş savaşımız sürerken yaşadığı içsel hüznü ve sevinci yazdığı şu dizelerle de halkına ulaştırmıştır.

 Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yarabbi!

Senin uğrunda ölen ordu budur Yarabbi!

Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyet nâmın,

Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâmın.

Milli mücadelemize verdiği bu büyük halk maneviyati Atatürk’ün çok hoşuna gider.

Dil devrimi yaptığında,  Yahya Kemal Madrid’de elçi görevindedir…

Atatürk haber yollar:

Yahya Kemal, başta Latin harflerine itirazı olsa da, Harf devrimi sonrası yeni alfabeyle hayranlıkla okunan şiirler yazar. “Kendi Gök Kubbemiz” eseri denilebilir ki 20. yy şiir dünyamızın temel taşıdır. Aruz kalıplarını Türkçeye, özellikle İstanbul Türkçesine uygulama başarısı ile Cumhuriyet dönemi şiirlerine müthiş yaratıcı ve zengin ses kaynakları kazandırmıştır.

Yahya Kemal Türkçemize önem veren eşsiz bir şairdi.

Hatta bunu vurgulayan bir sözü, Müze’nin ikinci katında bulunan duvarda asılıdır:

“Türkçe ağzımda annemin sütüdür.”

Bu sözünde, dildeki yaratıcılığını ve zenginliğine hayran olmamak elde değil doğrusu. Türkçemizin önemini, sevgisini bu kadar güzel vurgulayabilmiş başka bir şair var mıdır acaba ?

Yahya Kemal Beyatlı, edebiyat dünyamızın kesinlikle kilometre taşlarından biriydi.

Ve onun en sevdiğim şiirlerinden, 1927 yılında Varşova’da yazdığı KAR MUSİKİLERİ’ni gelin birlikte okuyalım şimdi…

KAR MUSİKİLERİ

Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu.

Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu.

Bir kuytu manastırda duâlar gibi gamlı,

Yüzlerce ağızdan koro hâlinde devamlı,

Bir erganun âhengi yayılmakta derinden…

Duydumsa da zevk almadım İslav kederinden.

Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta,

Tanbûri Cemil Bey çalıyor eski plakta.

Birdenbire mes’ûdum işitmek hevesiyle

Gönlüm dolu İstanbul’un en özlü sesiyle.

Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık,

Uykumda bütün bir gece Körfez’deyim artık!

Bu şiirinde “Gönlüm dolu İstanbul’un en özlü sesiyle” dizesi yüreğimi gümletir hep.

Gurbetten İstanbul’u özlemenin sesidir bu… Ve gurbeti anca yaşayan bilir.

Yahya Kemal’in tüm yazıları ve eserleri ölümünden sonra kitap haline getirilmiştir.

Müze’de Neler Var ?

6 dönem milletvekilliği de yapmış başarılı bir bürokrat Yahya Kemal. Görev aldığı, ziyaret ettiği  ülkelerden getirdiği eşyaların çoğu Müze’de.

Bir rehber eşliğinde gezilebiliyor.

Giriş katta; eserleri, yazıları, notları, ajandaları bulunuyor.

Londra ve İspanya günlerinden fotoğrafları, pasaportları, madalyaları, radyosu, koltugu, kalemleri, gözlüğü, annesinin doğduğunda adını yazarak verdiği Kuranı Kerim, çeşitli kıyafetleri…

Golf oynamayı çok severmiş. Golf takımları da müzenin üst katında yer alıyor.

Hiç evlenmemiş Yahya Kemal.

Celile’nin saçlarından bir tutam saklamış, ve Paris’e giden o trene binen Celile’den son kalan; kurumuş iki yapraklı o çiçek! Ahhhh işte tam bu noktada gözlerimden pıtır pıtır yaşlar döküldü.

AHHHH…AHHHH… AHHHH..

Son yıllarını geçirdiği Park Otel’den alınan çalışma masası, bazı özel eşyaları, ve ordan oraya seyahat hayatını temsil eden o eski bavulu da, müzenin üst katında yer alıyor.

Aydın Boysan “İstanbul’un Kuytu Köşeleri” kitabının bir sayfasında Yahya Kemal’den şöyle bahsetmiş;

 “Olağanüstü çirkin yemek yerdi. Üstüne döke döke ve doyamadan, hapır hupur yutaraktan…”

 Müze’de gezerken gördüğüm kıyafetleri XXL gibiydi. Tüm fotoğraflarında iri.

Döke döke yemek yiyen biri nasıl bu kadar iri kalabilmiş acaba!

Yahya Kemal Beyatlı, Türkçeyi en çok seven ve en iyi kullanan şairlerimizdendi. Fransızcayı, Rusçayı, İspanyolcayı, Portekizceyi de konuşabilen usta bir diplomattı. Atatürk’ün en güvendiği adamlardan biriydi. Lozan’da Türkiye’yi temsil eden heyette İsmet İnönü ile birlikte görev almış, büyük bir zafere de emeği geçmiştir.

Bu büyük şair ve diplomatımızın Beşiktaş Barboros Serencebey Parkı’nda bir de heykeli bulunmaktadır.

Eserleri:

Şiir:

 Kendi Gök Kubbemiz -1961 (yeni nazım biçimleriyle ve sade Türkçeyle yazdığı şiirleri)

Eski Şiirin Rüzgârıyla -1962 (eski nazım biçimleriyle yazdığı şiirleri),

 Rubailer ve Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş -1963

Bitmemiş Şiirler-1976

Deneme(Düz yazılar)

Aziz İstanbul -1964

Eğil Dağlar-1966 (İstiklal Savaşı ile ilgili yazıları)

Edebiyata Dair (sanat ve edebiyat yazıları),

Tarih Musahabeleri

Biyografi: 

Siyasi ve Edebi Portreler

Anı:

 Çocukluğum Gençliğim,

 Siyasi ve Edebi Hatıra­lar

 

Wanderlust Zu

Instagram @banabiyersoyle

 

 
Toplam blog
: 31
: 583
Kayıt tarihi
: 28.03.18
 
 

Hazine her zaman altın pırlantayla olmuyor. Gezerken araştırırken, okurken öğrendiklerin, bugün d..