Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

Bilesiniz ki, kafaya taktıklarım bunlardan ibaret değildir

Bilesiniz ki, kafaya taktıklarım bunlardan ibaret değildir
 

Kadın askerler


Cesur, gözü kara bir insan değilim.

Hatta oldukça çekingen, biraz da asosyalım.

Şaşıracaksınız ama buna rağmen asabileşebiliyorum.

Açıkça yalan söyleyenleri, gerçeği tersyüz edenleri, desteksiz atanları, hep kendine yontanları, haklı çıkmak için olayları çarpıtanları gördüğümde çıldırıyorum. Eğitim almış insanların, nasıl bu kadar fikri sabit olabildiklerine şaşırıyorum. Bu duruma bir türlü akıl erdiremiyorum.

Bugün buraya kafama taktığım bir kaç hususu kaydediyorum. İsteyen okuyabilir.

a- Ülkemizde PKK, KCK gibi güya demokratik hak isteyen illegal örgütler var. Bu güne kadar bunlara "hayır!" diyen devlet yumuşadı, yanına legal bir kuruluş olan eski DTP'yi de alarak, "buyrun gelin ve haklarınızı alın" diye kucak açtı. Vay, sen misin kucak açan!

Bir de baktık ki, sokaklar savaş alanına döndü. Arabalar yakıldı, dükkanlarda cam çerçeve kalmadı, insanlar öldü. Milyonlarca liralık maddi zarara ve can kaybına yol açan bu kalkışmanın sebebi neymiş biliyor musunuz? Abdullah Bey'in odasının 20 santimetrekare daraltılması!

Demek ki bunlara göre, Abdullah Bey'in 20 santimlik sıkıntısı, tüm kürt vatandaşlarımızın demokratik hukukundan daha önemlidir. Bu durum bize, kendini aşamamış, güdümlü bir zihniyetle "açılım" yapılamayacağını göstermiştir.

b- Yakın zaman önce, Tokat Reşadiye'de yedi askerimizin hayatını kaybettiği bir saldırı oldu. Üç gün süren bir sessizliğin ardından nihayet bir açıklama geldi. PKK'nın Tunceli kolu olduğu söylenen bir grup eylemi üstlendi. Bunu, merkeze danışmadan, kendi insiyatifiyle gerçekleştirdiğini kabul etti.

Yedi askerimizin hayatını kaybettiği bu saldırı, sokak teröristlerininkiyle ortak bir nedene dayanıyordu. Yani, Öcalan'ın yirmi santim küçülen odasına! Yirmi santimetrakare için 7 can! Şimdi, "Bunların hepsi hayvan! Allah, kökünüzün belânızı versin!" desek yanlış mı?

c- Bu haberin verildiği akşam Genelkurmay'dan bir açıklama geldi. Yetkili bir subay, Teröristlerin Reşadiye katliamını nasıl gerçekleştirdiklerini detaylı bir biçimde anlattı.

Her şey olup bittikten 7 asker şahadet şerbetini içtikten sonra, böyle bir bir açıklamaya neden ihtiyaç duyuldu, bilmiyorum. Aynı şekilde, saldırı sonrası telsiz konuşmaları bütünüyle yayınlanırken, neden saldırı öncesine dair tek kelime verilemedi, onu da bilmiyorum.

Herşeye rağmen buradan, istendiğinde teröristlerin telsiz konuşmalarının takip edilebileceğini anlıyoruz. Fakat, tüm haberleşmelerin dinlenip dinlenmediğini, değerlendirilip değerlendirilmediğini anlayamıyoruz. Eğer, terörislere ait her konuşmanın kaydedildiğine dair bir açıklama yapılsaldı eminim bu, kamuoyu için çok daha tatmin edici olurdu.

Bir şey daha! Saldırganlar her nedense, eylem sonrası konuşmalarını, türkçe/ kürtçe karışık yapmışlar. Belki, iletişimin bir kısımında kürtçe kullanmadıkları takdirde, dinleyenleri ikna edemeyeceklerini düşünmüşlerdir. Belki de, araya kürtçeyi de sokarak, (saldırıyı PKK'nın yaptığı konusunda) izleyicinin kafasında en ufak bir şüphe kalmasın istemişlerdir.

d- Sayın Genelkurmay Başkanı bugünkü konuşmasında, TSK'nın asimetrik bir saldırıyla karşı karşıya olduğunu söylüyor. Haklı olabilir. Eğer böyle bir şey varsa, (ki, vardır) acaba bunların tamamı sebepsiz eleştiriler midir?

Hadi, ortalıkta dolaşan darbe plânlarını, fişleme iddialarını, iktidarı bitirme belgelerini bir tarafa bırakalım. Sadece somut olgulara odaklanarak bir değerlendirme yapalım. Bakalım ne çıkacak?

1- Genelkurmay Başkanı, Beykoz'da bulunan silâhların orduya ait olmadığını söylemişti. Fakat MKE, "biz bunları TSK'ya sattık" şeklinde, bir açıklama yapmıştı. Buna da kimse itiraz etmemişti. Başbuğ'un aynı basın toplantısında eline alıp, "boş bir boru" olarak nitelediği roketatarların, sözkonusu arazide doluları da bulunmuştu. Muhtemelen, bu konularda kendisine yanlış bilgi verilmişti.

Eğer gerçekten olanlardan rahatsızlık duyuluyorsa şu yapılmalıdır. Genelkurmay Başkanı öncelikle, kamuoyuna yanlış ve yanıltıcı bilgiler vermesine sebep olan kendi elemanlarını sorgulamalıdır. Zira bu, şahsının ve kurumunun itibarı için birincil önem taşımaktadır.

2- Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, internette andıç ve gri propaganda siteleri kurduklarını bir basın açıklamasında itiraf etmiştir. Yani insanları yönlendirmeye çalıştıklarını doğrulamıştır. Burada da askerlerin, topluma istikamet vermek gibi bir görevi olup olmadığı araştırılmalıdır.

3- Bu ülkenin insanları, kameraların (yani yetmiş milyonun) önünde, subaylarını selâmlayıp ta cumhurbaşkanını selâmlamadan geçen Genelkurmay Başkanı da görmüştür. Başörtülüleri nizamiye kapısından içeriye sokmayan, onların bulunduğu mekana girmeyen, girdiyse terkeden subaylara tanıklık ta etmiştir.

Doğrusu, ordu millet birlikteliği açısından bu ters orantılı ve tepkisel ilişki masaya yatırılıp iyice irdelenmelidir. Acaba, "Bu toplumun silahlı kuvvetleri, oğullarını askere aldığı başörtülü anaları neden nizamiye kapısından çevirmektedir/ çevirmiştir. Kendi başkomutanına ve korumakla mükellef olduğu vatandaşına niçin şaşı bakmaktadır, " sorularına ikna edici cevaplar bulunmalıdır.

4- Ayrıca, Genelkurmay' ca yayınlanan ve iktidarlara gözdağı veren muhtıraların sebebi de açıklanmalıdır. Bütün bunlar çözümlendikten sonra, eğer halâ asker hedefe konuluyorsa işte o zaman, "Vatandaş! Bizden ne istiyorsun? diye sorulmalıdır.

Göz önünde dolaşan bir dizi yanlışı eleştirenler, "neden orduya karşı asimetrik bir savaş ilân etmiş" olsunlar ki? Herkes her gün hükümeti, yargıyı ve diğer kurumları eleştirip duruyor. Sıra askere gelince bunun adı neden, "asimetrik savaş" oluyor?

Artık bundan böyle kimse, kendisi/kurumu için imtiyaz ve dokunulmazlık beklememelidir. Hatalarının eleştirilmesinden de gocunmamalıdır. Bilinmelidir ki, hiç uyarılmayan insanlar ve kurumlar zamanla doğruyla yanlışı tefrik edemez hale gelirler.

Resim: http://www.salgit.com/resimler/3549351.jpg

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..