Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

Derin ilişkiler ve sığ amaçlar!

Derin ilişkiler ve sığ amaçlar!
 

Derin ilişkiler yazınca çıkan resimdir.


Bülent Orakoğlu, önceki gün bir tv. kanalında PKK'nın, (bizimki dahil) bir kaç devletin, derin oluşumu tarafından hayata geçirildiğini söyledi. Benzer bir ifadeyi (Öcalan'la iligili olarak) daha önce, Taraf yazarı Önder Aytaç ta kullanmıştı.

İmralı mukimi Abdullah Bey (!) ise durduk yerde, "örgüte Ergenekoncuların sızdığını yirmi yıl sonra öğrendim" deme ihtiyacını duydu. Böylece o da, hangi ihtiyaçtan doğduğu bilinmeyen bu açıklamasıyla PKK ile Ergenekon'u (bir şekilde) ilişkilendirmiş oldu.

Bazıları bu bağın, örgütü çökertmek amacıyla kurulduğunu düşünebilirler. Fakat PKK terörü, 30 yıldır hız kesmeden devam ettiğine göre, böyle bir iddianın inandırıcılığı yok demektir. Konumuza dönelim.

Demek ki zahirinde, (anayasasında) "insan haklarına saygılı, demokratik, lâik ve sosyal hukuk devleti" şeklinde tanımlanan bir yönetim, batınında farklı olabiliyor. Başka bir deyişle, kanun ve kurallarla yönetildiği varsayılan devlet, (derin tarafıyla) bazı mahfillerle kirli ilişkilere girebiliyor. İllegal kuruluşlarla, hukuk ve ahlak dışı bağlantılar kurabiliyor. (1)

İdealize ettiği düzeni ayakta tutabilmek için her dümene yatabiliyor. Terörün azmasına, yerleşim yerlerinin bombalanmasına, yargısız infazlara ve aydınlarının katline göz yumabiliyor. İşlenen provokatif cinayetleri dindar kesimin üzerine yıkabiliyor. Bununla topluma, "Mürteciler tehlikeli yaratıklardır. Eğer lâik rejime sahip çıkmazsanız, sizi de öldürürler, " şeklinde uyarı mesajları verebiliyor.

Cumhuriyeti ve lâikliği koruma bahanesiyle, ortalığı toz duman ederken, barışı ve huzuru dinamitlediğini, toplumda korku ve endişe yarattığını, demokratik rejimin içine ettiğini ise hiç önemsemiyor. İşin garibi yapılanlar, sadece sindirilmek istenen kitleyi değil milletin tamamını rahatsız ediyor.

Aklın ve akli yargıların hakim olduğu başka bir toplulukta böyle bir olgu ortaya çıksaydı, yer yerinden oynardı. Ne yazık ki bizde, yaprak bile kımıldamadı. Neden mi?

Çünkü, toplum kesimlerinin bu konudaki kanaatleri zaten çok önceden belirlenmişti. Her grup, takip ettiği medyadan, dinlediği ulemadan olaylara hangi vecheden bakacağını öğrenmişti. Mesela, bir kesim, derin yapının göz yumduğu eylemlere, ört bas ettiği cinayetlere, (somut delilleriyle önünde resmi geçit yaptırılsa bile) inanmamaya proğramlanmıştı. Artı, zaten Ergenekon diye bir şey de yoktu. Çünkü her fitnenin başı dincilerdi. Tek çare, ülkeyi onlardan geri almaktı. Yani, gerçek buydu ve mesele de bu kadar kolaydı.

Zira onların gerçeği; akıl, hukuk ve ahlâk dışı ilişkileri ortaya çıkararak, yönetimi şeffaf hale getirmeyi hedef alan riskli bir istikamet izlemiyordu. Basit, zahmetsiz ve kestirme bir yola tekabül ediyordu.

Onlara göre ülkemizin tek problemi, başta Amerika olmak üzere, şer güçlerle ittifak yapan, ülke topraklarını yabancılara satan, devlet fabrikalarını kapatan, vatanseverleri içeri tıkan Başbakan ve onun hükümetiydi. Çözüm ise, iktidarı halletmekten ibaretti.

Aşağıda linkini verdiğim yazımda ilgili mahkemenin, Genelkurmay ve MİT'ten Ergenekon/Öcalan ilişkisini sorduğu haberi üzerine şöyle demiştim: (2)

"Eğer bu kurumlardan, "Öcalan'ın Ergenekon üyesi olduğu"na dair bir cevap gelirse ne olacaktır? DTP' liler, yıllardır kurtarıcı saydıkları adamın, güneydoğuda yargısız infazlar yapan, kürtlere pislik yediren ve onları asimile etmeye çalışan derin oluşumun üyesi olduğunu öğrendiklerinde acaba ne yapacaklardır? Başlarını öne eğip utanacaklar mıdır? Kandırıldıklarını düşünecekler midir?"

Doğrusu, yukarıya aldığım açıklamalar ve yaşadığımız olaylar böyle bir ilişkiyi düşündürüyor. Sanırım bunları, kapatılan DTP'nin Genel Başkanı Ahmet Türk te takip ediyordur. Buna rağmen, milletvekillerinin istifalarını geri almalarında, Abdullah Bey'in (!) talimatının etkili olduğunu söylemesi insanı şaşırtıyor. Yoksa o (ve onlar) da PKK/Derin Devlet ilişkisini "normal mi" görüyor?...

Ayrıca bu tavır, teslimiyetçi ve güdümlü bir anlayışı yansıtmaktadır. Eğer bunlar, yani eski DTP'liler, talimatla politika yapıyorlarsa derhal istifa etmelidirler. Çünkü milletvekillerinin muhatabı Apo ya da derin devlet değil, kendilerini meclise gönderen seçmenlerdir.

Gerçekte öyle olsa bile hiç bir siyasi, kararını bir başkasının talimatıyla değiştirdiğini kabul etmek istemez. Böyle yaparsa, temsil ettiği makama ve oy aldığı kitleye saygısızlık etmiş olacağını düşünür. Ayrıca insanlar, emirle politika yürütenlere iyi gözle bakmazlar, hatta onları küçümserler. En kötüsü, kaderini başka birinin eline teslim etmiş bir zihniyetle demokrasi olmaz...

Sonuç olarak bu memlekette, birbirine düşman gibi duran klikler arasında, gizli ve derin ilişkilerin olduğu fikri yanlış değildir. Eğer durum buysa bizim, PKK'yı bir tarafa, Ergenekon'u da öbür tarafa koyarak ürettiğimiz fikirlerin ve buna bağlı olarak yaptığımız kavgaların bir anlamı yok demektir!

(1)- Zahir: açık, görünen. Bâtın: gizli, gizli olan, görünmeyen.

(2)- http://blog.milliyet.com.tr/Barisi_bile_cileden_cikaran_parti!_DTP__vs__vs_/Blog/?BlogNo=210142

Resim: www.dizifilmindir.tk/nip-tuck-tum-sezonlar-se...

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..