- Kategori
- Deneme
Bileyli taş kafa!

bizim buralardan. resmi ilginç kılan, hem tomurcuk, hem çiçek, hem de meyvesinin aynı anda olması.
O denli, o kadar ki, biriken tüm uygarlığın meyvelerini yasaklamış, gericiliğe, bencilliğe, ön yargılı dayatılan inançlara, nefrete ve tabii kine, saplantılı yanılsanmış sürekli duruma göre ayarlanıp yeniden yazılan geçmişe, korkularla toplumsallaşmaya, sandığı yaratıya yalakalığa, çalınmış, boşluğa salıverilmiş tüm zamanlara, yürürken çevresine bulaştırdığı karanlığa bileli…
Ve zavallı korkularına alet edilirken ve olurken bizler, çirkinleşiriz onlardan daha fazla.
Dümen suyuna eşeğizdir, çarkını döndürüp güç veren. İrinleştikçe su benlik kaplarına toplanır: Ben’i görmek için suyun üzerini temizlersin; gördüğün sen değilsin.
Ne demeli?
Kadın kutucuğuna toplanır tüm inançlar; oradan saçlara: şehvet, mastürbasyon!
Ya, saçlara…
Evrenler uzanır bilinmez uzaklara, bilinmez mucizevi atomlara, inanılmaz büyüklüğe. Balkonumdaki deli acı bibere bakarım, bu ne mucize Allahım!
Sen ki:
Sekiz yaşındaki kız çocuğunun saçından, şehvetle etkilenmekten korkana hazırladın cehennemini:
Hani soğuk sevmezsin, DON!
Sıcak bunaltır, YAN!
***
Bileyli taş kafa, tarihler deler gelir, geçecek ileriye; zavallı insana!
Hiçbir şey öğretemez sana, yarılan taştan sızana.
***
Not: İstanbul kitap fuarında kitaplarıma bi' bakıverin sevgili dostlar. Zaten okumaktan çok yazmayı seversiniz, okumanızdan geçtim, bari yolunuz düşerse bakıverin kitaplarıma.