Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '06

 
Kategori
Sinema
 

Bilge ve Karınca

Bilge ve Karınca
 

Babası tarafından yüce bilgenin yanına bırakılan mutsuz bir genç ve kısa öyküsü... Acaba hayat tüm bu kendisinden beklenenleri yapmasına izin mi verecek, yoksa daha bilgelik merdivenlerine ilk adımı bile atmadan bu yoldan çıkmasını mı sağlayacak?

Yüce bilgenin yanına bırakılan gencin ondan öğrenecek çok şeyi vardır.

Geleneklerine bağlı bilge, kendisinden sonrakilere de öğrendiği gibi kadim bilgilerini aktarmaya devam eder, ancak dünya artık eskisi gibi değildir. Değişen dünya ikisine de ummadıkları bir ders vermeye hazırlanmaktadır.

Film adı : Bilge ve Karınca

Türü : Kurmaca - 2006 – Haziran

Süresi : 12:47 sn

Yapımcı : Adnan Kervan

Yönetmen : Adnan Kervan

Senaryo : Adnan Kervan

Oyuncular : Aysan Doğaner, Uğur İşevcan, Berat Dizar, Mehmet Kangirtay

Diğer ekip (Kamera,Kurgu,Ses,Işık,Müzik vb.) Adnan Kervan kamera, kurgu, montaj, Uğur İşevcan müzik seçici

Filmin Mekanları : Belgrad Ormanları – istanbul

Filmin hikayesi..Teknik detaylar , kullanılan ekipmanlar, kurgu programları vb.

Herşey bilindik o kısa hikayeyi okuyunca başladı… Sonra hemen aklıma senaryolaştırmak ve filmini çekmek geldi. O arada bir de kanaltürk’ün yarışmasını gördüm. Hepsi bir anda gelişti. Ancak 31 Mayıs 2006 Çarşamba günü son teslim tarihiydi ve önümüzde sadece 5 gün vardı.

Bir anda ekipsiz Asi’ye özendim, her şey kendi adam, kameraman, ışıkçı senarist yönetmen kurgu montaj vs. evet bu adam meşhur meksikada filminin yönetmeni… neyse meraklısı için kitabın adı ekipsiz asi, yazarı robert rodriguez (kendisi) tavsiye ederim, salt film yapımı olarak bakmayın kitaba, bence en iyi kişisel gelişim kitabı…

Neyse, hikayeyi önce senaryolaştırdım bi çırpıda, sonra oyunculara emri vaki yaptım, yoksa gelmezlerdi biliyorum, hele mobil Aysan hiç gelmezdi, kodunsa bul, zaten kıvırmak için her türlü kapıyı mandalladı ama yemedi…

Hakkını vermek lazım uğur dünden hazırmış, iyi çalışma yaptı, tam bi amatör ruhtu…

Filmi bedavaya getirmek için ucuz bi yer arıyorduk, oraya en yakın olan arkadaşımızın yanına gittik, hem sıcak hem çay kahve hem sohbet iyi geldi… Senaryoyu üstün körü okuduk ve pazar günü çekimler için belgrad ormanlarına gitmeye karar verdik...

cumartesi

İki gündür bi yağmur bi yağmur, sormayın çekim yattı diye düşünüyorum bir yandan da yarın hava güneşli olacak ve en güzel filmimizi çekeceğiz diye yaratımda bulunuyorum.

Cumartesi Bursadayım, orada da hava bulanık, ama yaratım devam ediyor… Yoldan ekibi arıyorum, yarın gidiyoruz tamam mı! Nereye gidiyoz, ya hava? Güneş yoksa olmaz… neyse

Ne yapsın gariplerim he gidiyoruz dediler. Saolsunlar. Kırmadılar beni…

Cumartesi gecesi:

Ertesi gün gidecek malzemeleri hazırlıyorum, Bursadan yol yorgunu geldim ama enerjim çok yükseldi, zaten enerji problemim yok allaha şükür… pilleri şarza koydum, filmleri aldım, makineyi ışık tesisatını filan ayrıca makyaj malzemelerini de aldım ama makyajcı gelmediğinden o iş yattı… kostümleri çıkardım ütü için sabaha bıraktım, gidecek tüm malzemeyi hazır ettim, yoldan alınacaklar listesi bile hazırlandı, sağ olsun Uğurun malzeme konusunda katkıları büyük.

Organizasyon tamam:

Aysan sabah Uğur’u alacak yola çıkacak maslak yada orman girişinde filan buluşacağız…

Pazar sabahı:

Benimle gelecek olan ev halkında bi panik meğerse o gün çocukların sınavları varmış, kimse gelmiyor, kaldım mı tek başıma…

Vardır bi hayır…

Sabah sabah hemen iki termos çay yaptım, şeker bardak vs… hiç olmazsa çay içeriz, Yüklendim malzemeyi indim aşağıya, 9:30 yollardayız, güya erken gideceğiz, neyse maslakta aysan uğur ve filmde izleyeceğiniz o harika insanlarla birlikte sarıyere doğru gidiyoruz…

Yol boyu konvoy halinde gittik herkes yollarda, nasıl trafik anlatamam, metre metre gidiyoruz.. sonunda ormana girmeden önce dükkanların orada durduk, benim canım sucuk çekti, 3 kangal aldım, arabamın arkasında hazır masa, kömür vs var. Ben tertipli adamımdır ;)

Ekmek almak için fırına girdik ekmek yok… neredeyse ekmekleri yarı çiğ çıkarıyorlar fırından kapış kapış gidiyor, bizde o kocaman ekmeklerden aldık bi güzel dilimlettik, su aldık vs… ayıptır sölemesi işte …

Daha ormana girmeden Aysanların araba bozuldu, orman havası yaramadı…

Neyse, nihayet girdik ormana ve önce karnımızı bi güzel doyurduk, portatif herşey… Çocuklarda bi kafa çıktılar sormayın, severim öle hayat adamlarını, yürüyüş yolunda ufak ufak çekimlere başladım…

Pazar Öğlen sıraları:

İlk çekimleri yapacağımız yeri buldum, köprü, ama ne hikmetse kamera çekimde durmuş, kapattığımızda çalışmış… ilginççç…

Tabi bilge ve karınca kostümlerini giymiş durumdalar, gelen geçen çocuğun eline oyuncak oldular, çocuklar Aysana bakıp bakıp, aaa adama bak sünnet olacak galiba diye takılıyorlar,

Çekimler başladı, Aysan biraz gergin, yavaş yavaş gelen giden konuşmaya başlayınca rahatladı, espiriler gırla gidiyor hepsi kale arkasında pardon kamera arkasında…

İlginçtir, çekimler başladı, dur durak demeden ara vermeden yürü baba git baba çek baba olmadı tekrar diye diye sırtımızda eşyalar 15 km yol yürüdük hele bi çeşme sahnesi var, rol icabı su içecekler ama çekimler sırasında Uğur her provada su içti tabi asıl çekimde şişti… ne oldu dedik, ne bilim abi gelmişken içim dedim dedi… anladık ki uğurla aşk film çekilmez… gelmişken ne olur ne olmaz…

Velhasıl, oyuncular giderek ustalaştılar, son sahne, uğur yerde ve Aysann meşhur repliği havada uçuşuyor, kestik… Teşekkürler… ah bu bir kamp olacaktı ve ertesi gün asıl çekimleri yapacaktık ne film olurdu ya…

Neyse şimdi yapacağız !.. acıktık ulan… aaaa açız biz ya… en ucuz prodüksiyonlu film olarak rekorlar kitabına geçecek… karın açlığına oyuncu… (Uğur’un tanımı)

Son sahnenin olduğu yerde ateş yaktık, önümüz göl manzara harika, masayı kurduk. Ateşi yaktık, sucukları soyduk, ağaçtan şiş yaptık, sucukları geçirdik, sen saa pişir sen saa ye (meali kendin pişir kendin ye)

Aaaaa, o ne… Uğur nasıl yapcam diyo… böle dedik ağaçtan bir dal al ve sucuğu geçir…

Baktı iş ciddi…

İşe koyuldu dal, bulundu ve yıkandı, soyulmuş sucuk yıkandı, sonra ellerini bi daha yıkadı, afiyet olsun uğur, ha bakkaldan aldığımız 5 litre suyun 3.5 litresi uğurun banyo vs işlerinde kullanıldı… J

Sonra o ateşin etrafında bi güzel sohbet, öle bi terapi oldu ki walla 1000 dolar verip terapi yaptırsaydık bu kadar iyi olmazdı, tam bir rahatlama ve gevşeme haliydi…

Hiç yorgunluk hissetmedik…

Sonra çıkışta bi de çay bahçesine gittik, çaylar da o yorgunluğun üzerine bi güzel geldiki sormayın..

Pazartesi güzel haber geldi, 5 gün daha uzatılmış yarışma, olsun biz kendimiz için çektik ama uzatılması bizi rahatlattı.

Sonra montaj aşaması, acayip keyif aldım. Her karede Pazar gününü yeniden yaşadım. Filmdeki dış sesleri ayıklamak çok zor oldu, bazı yerlerde fona yapıştı kaldı. Ayıklayamadım. Malum pazar günü hava da biraz iyi gibi olunca herkesler gelmiş, çoluk çocuk. film çekiliyor izleyelim diye J neyse işin şakası bi yana film çekmek için gidilecekse ormana hafta içi gidin derim. Ha bi de en önemli şey film için gereken tuzu almayı unutmuşuz, neyseki piknikçilerden aldık da tüm çekimi kurtardık.

Ve sonunda filmi izlediğiniz hale getirip takdirlerinize sunduk. Hepsi hepsi 1 hafta içinde oldu. Çekimler sabah 11.00 gibi başladı, çekimler boyunca 15 KM yol yüründü ve 18.00 gibi bitti.. Çekimlerde Sony TRV 320E Kamera, montaj için Adobe Premiere kullanıldı. Filme color correction yapılmadı, tamamen kameranın çekim renkleri korundu.

Yönetmen hakkında kısa bilgi :

Adnan Kervan 1959 Ankara doğumlu. Ankara Gazi Üniversitesi İ.İ.B.Fakültesi mezunu. Halen İstanbul Ticaret Üniversitesi Uygulamalı Psikoloji Yüksek Lisans öğrencisidir.

Film Atölyelerinde çektiği ufak çalışmalar dışında, Bilge ve Karınca ilk kısa filmidir.

 
Toplam blog
: 7
: 9583
Kayıt tarihi
: 29.06.06
 
 

1959 yılının son günlerinde dünya denen gezegene inmiş bulunuyorum. O tarihten bu güne kadar girmedi..