Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '17

 
Kategori
Tiyatro
 

Bilgeliğin aydınlığında “Yunus Emre” oyunu

Bilgeliğin aydınlığında  “Yunus Emre” oyunu
 

 

Acep şu yerde varm'ola,

Şöyle garip bencileyin

Bağrı taşlı gözü yaşlı,

Şöyle garip bencileyin…

         Yunus Emre

1240–1320 tarihlerinde yaşayan Yunus Emre; yaşamı ve yitmeyen değerler sistemiyle Türk-İslâm kültürü açısından önemli bir şahsiyettir. O, yanlış bilinenleri yıkıp yeniden inşa eden bütün devrimler gibi düşünceleriyle zihinlerde Türkçemize yaklaşımlı, gönüllerde ve dilde yeniliklere imza atmış bir erendir.

 

Güzel Türkçem, tatlı dilim

Ağız tadı, bal şekerim.

O yıllarda Anadolu, bir yandan Bizans, bir yandan Moğollar, bir yandan Anadolu Selçuklu Devleti'nin iç kargaşası nedeniyle halk aç, yoksul, sefil ve yorgundur.

Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli bir ak güvercin donunda konar Anadolu toprağına. Biriliği kurmak, kurmak ve korumak, bu coğrafyanın bütünlüğü için Allah sevgisini yaymak, bilim ve sanatı tesis etmek, insan sevgisini mutlak kılmak için.

Bu sevgi insandan Allah'a, Allah'tan insana uzanan uzun bir yoldur. Yunus ise bu yolun sözü, özü, yol göstereni, Allah aşkının ta kendisidir. İnsandan yola çıkar. İnsanda Tanrı'yı, Tanrı'da insanı arar.

Oyunumuza konu olan olay, Vilâyetnâme’de şöyle anlatmaktadır: “O yöre köylerinden birinde Yunus isminde çiftçilikle geçinir çok fakir bir adam vardı. Bir sene kıtlık oldu; Yunus’un fakirliği büsbütün arttı. Nihayet birçok keramet ve iyiliklerini duyduğu Hacı Bektaş Veli’ye gelip yardım istemek fikrine düştü. Sığırının üstüne bir miktar alıç koyup dergâha geldi. Pir’in ayağına yüz sürerek hediyesini verdi ve kendisine bir miktar buğday istedi. Hacı Bektaş Veli ona iyi davranarak birkaç gün dergâhta misafir etti. Yunus geri dönmek için acele ediyordu. Dervişler Pîr’e Yunus’un acelesini anlattılar. O da “Buğday mı ister, yoksa erenler himmeti mi?” diye haber gönderdi. Gerçekleri göremeyen Yunus buğday istedi. Bunu duyan Hacı Bektaş tekrar haber gönderdi: “İsterse alıcın her danesine nefes edeyim?” dedi. Yunus tekrar buğdayda ısrar edince emretti ve buğdayı verdiler.

Yunus da dergâhtan çekilip gitti. Lâkin biraz yürüdükten sonra işlediği hatanın büyüklüğünü anladı. Çok pişman oldu. Derhal geri dönerek kusurunu itiraf etti. O vakit Hacı Bektaş, onun kilidini Tapduk Emre’ye verdiğini, bu yüzden isterse ona gitmesini söyledi.

Yunus, yıllarca Tapduk Emre’nin dergâhında hizmet etmeye başlar. Vakti gelince Taptuk Emre’nin: “Himmet hazinesinin ağzını açtık, nasibini verdik, söyle.” demesi ile aşka şehrine girmiş olur. Mürid olmasının ardından, Yunus’un tüm çektiği zahmetlerin değerlendirilmesi ve Taptuk Emre’nin desteği ile öğretilerinin dervişlik mertebesinde değerlendirilmesini Yunus’a kişilik kazandırmıştır. Taptuk Emre’nin kızı Balım Kız ile de bu sayede evlenmesi söz konusu olmuştur.

 Yunus Emre oyununun kimliği şu adlardan oluşmaktadır:

Yazar: Recep Bilginer Rejisör: Zafer Kayaokay Müzik: Can Atilla Dans Düzeni: Pınar Ataer Müzik Direktörü: Melikcan Zaman Yönetmen Yardımcısı: Berrin Akhasanoğlu Dekor Tasarımı: Şirin Dağtekin Yenen Giysi Tasarımı: Nalan Alaylı Işık Tasarımı: Enver Başar Dramaturg: Volkan Taha Şeker İletişim ve Prodüksiyon Koor.: Selil Bilgin…

Oyuncular: Erdinç Gülener, Hakan Güneri, Şebnem Dokurel Topçuoğlu, Macit Sonkan, Cem Zeynel Kılıç, Berrin Akhasanoğlu, Orhan Kurtuldu, Kaya Akarsu, Gürkan Güzeyhuz, Elif İşcan, Duygu Yürükçe, Meriç Atmaca, Murat Yatman, Mertcan İşcan, Ender Sakallı, Alparslan Aydın, Ali Açıkbaş, Tuğrul Kızıldemir, Ercüment Ekrem Güvenç, Alparslan Çağlar, Kamil Gençtürk, Erdem Tanır, Zeynep Arslan, Taner Tunçay, Gurur Karataş, Vehbi Akıntürk, Umut Aydın…

Ahi Gençleri:Atakan Akarsu, Barçın Hazar Çalış, Hilal Ekinci…

Dervişler: Halk Rıza Leki, Onur Somay, Aykut Söyük, Selin Erden, Gizem Genç, Çiğdem Kamir, Meriç Akay, Sumru Yılmaz, Betül Doğan, Begüm Mısırlı, Nur Şülay Sevimli, Kübra Tektaş, Tuğba Aydın, Turan Türeray, Nur Avşar, Çisel Kuşkan, Yasemin Yıldız, Hilal Ekinci

Semah Ekibi: Çiğdem Kamir, Betül Doğan, Çisel Kuşkan, Gizem Genç, Yasemin Yıldız, Tuğba Aydın, Nur Avşar, Ali Açıkbaş, Barçın Hazar Çalış, Aykut Söyük, Atakan Gökoğlan, Ercüment Ekrem Güvenç, Onur Somay, Umut Aydın, Arif Boztepe…

Asistanlar: Demet Macunlar, Çisel Kuşkan Dekor Asistanı: Dilek Kaplan Koreografi Asistanı: Betül Doğan Kostüm Asistanı: Burcu Melek Bozan Sahne Amiri: Emre Emin Aravi, Özgür Ayaz Kondüvit: Erhan Kösüre Işık Kumanda: Seda Özyurt Suflöz: Şeyda Pektok.

Uzun süredir Türk yazarlarının kaleme aldığı oyunlara özlemli kaldık. Turan Oflazoğlu’nun “Genç Osman”ının şimdilerde bile etkisindeyim! Okul yıllarımızda R. Bilginer’in “İsyancılar” adlı oyununu sahneledik!

Oyun; bizim için Yunus Emre’yi yeniden tanımak, bilmek ve insan olmaya değgin eksiklerimizi tamamlamak fırsatını bir öğreti olarak bu çağda istenilen şekilde yinelemek anlamında da önemli olmuştur.

Yunus Emre’nin eylemi gibi yaşamı da yüzyıllarca söylence olarak değerlendirilmiş ve bu söylenceyi de halk yarattığı gibi yaşatmayı da bilmiştir.

İyi kötü, yanlış doğru, güzel çirkin de olduğu gibi dost düşman, birlik ayrılık ve aykırılık üzerinden yaşamında gerçeği yine Yunus özüne yakıştırmış ve yakalamıştır.

Yunus Emre’nin yaşadığı dönemi; Anadolu insanının aç, yoksul, sefil ve kıyımlar karşısında verdiği güçlüsavaşım örneği ile onun yeniden diriliş öyküsünün anahtar simgesi ise sadece yine insan üzerinden değerlendirmesi ile olmuştur.

Anadolu’nun değişik inanç ve düşüncesinde yaşayan insanların Yunus’u sevmesi, yaşatması hangi yaklaşımla olursa olsun insan Tanrı ve yine Tanrı insan kavramına yaklaşımında şekillenmiştir.

Oyunun biçimlenişi, çalışma sistemi ve kadrosunun genişliği bakımından titiz bir dönem çalışması yapılmış ayrıca tarih, sanat tarihi, felsefe, halk bilimi (folklor) ve sosyolojinin bu anlamda uzmanları ile masa başı sıcak teması sağlanmıştır.

Yazar Bilginer tarafından kaleme alınmış olan tarihsel ayrıntıları, şiirsel dili, dergâh düzeni, Anadolu erenlerine ulaşma yolunda anlamlı mutluluğun hazzına katılmak ve yaşatmak gibi önemli dengeleri Zafer Kayaokay rejisi ile sahne de kurmayı başarmıştır.

Rejisör çalışmasında takım oyunculuk ruhunu yeniden yeşertmek anlamında birlik, beraberlik vurgusu yaparak, oluşan büyük enerjinin her anlamda sahne üzerinde yaptığı değerlendirmesini kardeşlik, dostluk, barış kavramlarının içinde ve Yunus’un arınma sürecinde Hacı Bektaş_Veli, Taptuk Emre, Yunus Emre ile Deli Emmi, Balım Kızı, Hacı Halil Ağa, Gül Hatun, Molla Kasım, Ana Bacı, Elvan Kız, Şahbaz, Köle Yusuf’la birlikte Çavuş, Kollukçu, Dellal, Derviş, Güvende, Kalfa, Esnaf, Ahi Gençler, Dervişler, Semah Ekibi olarak mükemmel bir yerleşime eşlik eden müzik ve dansla birlik beraberlik gücünün de görsel anlamda en’lerine erişilmesi hususunda oyunculukla birlikte tüm sahne etmenlerinin bu özene eşlik etmesi de oyunda büyük bir akıcılığın sağlanmasına neden olmuştur…

Erdinç Gülener (Yunus Emre), Hakan Güneri ( Deli Emmi), Şebnem Dokurel Topcuoğlu (Balım kız) Macit Sonkan (Taptuk Emre), Kaya Akarsu (Hacı Bektaş_Veli), Orhan Kurtuldu (İbrahim Bey), Murat Yatman (Köle Yusuf), Mert İşcan (Çavuş) ve diğer oyuncular başarıları ile Yunus kimliğinde istenilen duygu ve düşüncelerin çağımız insanına ulaşmasını sağlamaktadırlar.

Adı geçen oyuncular, rollerini başarı ile gerçekleştirdiler. Hümanist yapıya sahip Orhan Kurtuldu; kişiliğiyle örtüşmeyen rolü bile etkin ve yetkin düzeyde oynadı! Molla Kasım; Türkçemize, adalete ve Ozan Yunus’a karşı dini kullanarak halkı kıstırtmasını sürdürdü!

Oyunun çok geniş tutulan kadrosunu özenle seçerek gençleri de destekleyen yönetmen Kayaokay’ın kültür verilerimizi doğru kullanma anlamında amacı alkışlanmaya değer düzeydedir!

Yunus Emre’nin özgün müziklerinde Can Attila adı yine bir güven mührü gibi karşımıza çıkmış, rejisör ile uyumlu çalışması perde hatta sahne özelliğine göre değerlendirilen müzik çalışmasının oyundaki başarısı bir kimlik gibi oyunun ruh aynasını oluşturmuştur.

Dekor çalışmasında Şirin Dağtekin Yenen, oyunda etiketlenmiştir. Olması gereken rahatlık sahne için öncelikle yoğun çalışma gruplarına tanınan özgürlük anlamında değerlendirilmiş, gerekli dekor parçaları yine gerekli kullanma kolaylığı içinde çözümlenmiştir.

Simgesel parçalar en işlevsel şekli ile oyuna katkı sağlamış, muntazam odunlar ve kumaş topları belirgin şekilde örneklenmiştir.

Oyunda tüm sahneyi üstten kucaklayan ayna işlevinde metal, parlak dekor parçası ise çok önemli bir görevi üstlenmiş, insanda olduğu gibi eşyada da özünü görme anlamında oyun süresince kusursuz eşlik etmesi sağlanmıştır.

Kostüm tasarımında kumaş ve renk seçimi ile uygulama, saç-başlık ve aksesuar anlamında düzen ile çarık görüntüsünü destekleyen ayakkabı çalışmaları için Nalân Alaylı, yorucu çalışmasının güzelliğini sahneye yansıtmıştır.

Ayrıntıya girildiğinde; gömlek, şalvar, üçetek, kuşak, yazma (kadın) ile şalvar,  içlik, kuşak, külah (erkek) kullanma biçimleri köylü olarak dergâh, tekke vb yerlerde kullanım özellikleri cübbe ve başlık anlamında da tüm ayırıcı özellikleri ve süsleri göz ardı edilmeden başarı ile çalışılmıştır.

***

Üstlendikleri rolleriyle ve özgün müzikleriyle gönülleri titreten; kostümlerle, sahne dekoruyla, ses-ışık tasarımıyla ahenk cümbüşü içinde zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımız harika bir oyun, olarak değerlendirilebilir ve coşkuyla alkışlanabilir!

Cevahir Sahnesindeki “Yunus Emre” oyununu izlemeye yönelik arayışımda yardımlarını esirgemeyen Meral Hanıma, Orhan Beye ve Nermin Hanıma teşekkürü borç bilirim!

Gezdim Urum ile Şam’ı,

Yukarı illeri kamu

Çok istedim bulamadım,

Şöyle garip bencileyin…

        Yunus Emre

                  *

 

                                                          NOT: İlgili fotoğraflar, aşağıda izilenebilir.

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 782
: 1295
Kayıt tarihi
: 18.08.08
 
 

Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu'nu, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü, İstanbul Çapa M..