- Kategori
- Felsefe
Bilgi ve ilim - 1

BİLGİ VE İLİM :
Allah, kainat ve içindeki dünya denilen bu alemi akıl, bilgi ve irade üzere yaratıp var ettiğinden olacak ki, yarattığı tüm varlıklarla birlikte iç içe yaşayacak olan insanı da onlarla birlikte bu alemde yaşatırken öğrendikleri ile deneyip sınamak. Deneyip sınarken de zaman içinde erginleştirip olgunlaştırarak tekamüle ermesi için onu dünya denilen bu gelip geçici alemdeki mekanda yaratıp var etmiştir.
Demek ki; Allah, yaratır. Yarattıklarını yaşatır. Yaşattıklarına bilmediklerini öğretir. Öğrettiklerinin zaman ve mekan içinde farkındalık duygularını oluşturup geliştirir. Oluşup gelişen farkındalık duygularına bağlı olarak da her bir varlığı kendi tekamül evresi içerisinde olgunlaştırarak kendine döndürür.
İnsan, yabancısı olduğu bir mekanda doğru dürüst yaşayabilmesi için bilmediklerini öğrenmesi gerekir. Çünkü bilgi ve ilim sahibi olunmadan, insanın farkındalık duygusu oluşmaz. Oluşmayan duygularla da bu dünya hayatı doğru dürüst yaşanmaz. Yaşanmayınca da mutlu olunmaz.
Demek ki, bilgi ve ilim insan içindir. Çünkü bilgi, insanın insan olabilmesi için farkındalık duygusunu oluşturur, geliştirir, artırır. Yaşadığımız hayatı anlamlaştırarak kolaylaştırır. İnsanın daha doğru bir hayat yaşamasını sağlar.
Güneşin meyveleri erginleştirilip olgunlaştırması gibi. Bilgide insanı erginleştirip olgunlaştırır. Huzur bulup mutlu yaşamasını sağlar.
Onun için dünya güneşsiz, insan bilgisiz düşünülemez
O halde bilgiyi ; Varlık hakkında bilinmeyenlerin (Bu dünyaya ait fiziksel varlıkların, dar çerçevede) bilinmesi. Şeklinde tanımlayıp tarif edebiliriz.
Onun için bilgi, fiziksel varlıkların dış yapıları ile ilgilenir. Bu yüzden içeriği, genelden ziyade yüzeyseldir.
Halbuki, İlim ; Varlıklar hakkında marifete dayalı geniş bilgi sahibi olma halidir. Onun için genel anlamda da bilinmeyenlerin bilinmesidir.
Dolayısıyla İlim; tüm varlıkların hem dış, hem de iç özelliklerini araştırıp inceler. Onun için daha geniş ve daha kapsamlı bilgi sahibi olmamızı sağlar. Bu yüzden fizik ötesi gaibe ait varlıklar hakkında da akıl marifetine dayalı bilgileri de içerip kapsadığından ilim, bilgiden daha teferruatlı, daha geniş, daha kapsamlı anlam ve içerikleri de içinde barındırıp taşır.
Bir insanın gerçek anlam ve manada insan olabilmesi için her şeyden önce her gecen gün farkındalık duygusunu geliştirip artırması gerekir. İnsanın bilip öğrenmesi, ilim irfan sahibi olması bu duygunun geliştirilip arttırılmasına bağlıdır. Onun için insanın bilip öğrenmesi, en azından hava alıp su içip yemek yemesi kadar önemlidir.
Bundan dolayı da Allah kullarına okuyup yazmalarını emretmiştir.
Çünkü insan hayatını kolaylaştıran, büyüyüp gelişmesini, olgunlaşıp kemal bulmasını sağlayacak olan bilgi, ilim ve irfandır.
İrfan; Akıl, bilgi ışığında güçlendirilmiş ruhun uyanıklığı, inceliği, farkındalığıdır. İnsana yol gösterici benliktir.
O halde insan boğazdan gıda yoluyla bedenini, akıldan bilgi yoluyla ruhunu besleyip doyurur. Doymayan ne beden, ne de ruh huzur bulur. Mutlu olur. Sağlıklı yaşar.
İnsanın huzur bulup, mutluluk içinde sağlıklı yaşayabilmesi için Allah, insan ruhuna bağlı benlikte oluşabilecek tüm duyguları esirgemeyip herkese vermiş. Ancak verilen tüm duyguların geliştirilip olgunlaştırılmasını da insan aklına bırakmıştır. Onun için de insana akıl verip okumasını emretmiştir. Çünkü Ruh aklı, akıl da bilgi yoluyla ruhu besler.
Beslenen ruh, benliği, benlikte içimizdeki duyguları uyarıp harekete geçirir. Uyanıp harekete geçen duygularımız farkındalığımızı oluşturur. Oluşup gelişen farkındalık duygularımız zaman içinde benliğimize ait ihtiyaçlarımızı belirler. Duygularımızın benliğimize ait belirlediği ihtiyaçları karşılayıp gideren benlik, dünyada huzur bulur. Huzur bulan benlik (genelde) sağlıklı olur. Mutlu yaşar.
Demek ki, insanın bu dünyada huzur bulup sağlık içinde mutlu yaşayabilmesi için her şeyden önce aklını kullanıp okumalı. Bilgi edinip, ilim ve irfan sahibi olup yaşamalı.
Çünkü bilgi insanın merak edip farkındalığını, farkındalık insanın erişimini artırır. Erişim insanın daha fazla bilgi edinip, ilme, irfana ulaşmasını sağlar. İlim irfan sahibi olan bir kişi de haddini bilip kendini tanır. Kendini tanıyıp haddini bilen, (için artık bilimde bilinmezlik kalmaz. O, artık) Tanrı’ya ulaşır.
Çünkü akıl, bilgi, ilim ve irfan insandır. İnsan Allah’ın aynasıdır. Yeryüzündeki yansımasıdır. Onun için akıl, bilgi ve ilim bize sadece yaşadığımız bu dünya için gerekli. Çünkü bizler için gerekli olan bilginin bilinmezlik başlangıcını doğumumuz oluşturur. Başlangıçtaki başa geri dönüşümüzle (ölümümüzle) de son bulur.
Başka bir deyişle insanlar, gelişip olgunlaşmak, yaşadıkları hayatı kolaylaştırmak için bilgi öğrenip ilim irfan sahibi olurlar.
./...