Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '09

 
Kategori
Bilgisayar
 

Bilgisayar, internet ve ben

Bilgisayar, internet ve ben
 

Karı koca kavgası


Bugün, bilgisayarımı ilk açtığımda internete bağlanamadım. Modemime baktım çalışıyor. Görev çubuğu üzerindeki internet simgesine sağ tıkladım karşıma şu başlıklar çıktı:

a- Bir ağa bağlan

b- Etkinlik animasyonunu kapat

c- Yeni ağ bildirimini aç

d- Tanıla ve onar

e- Ağ ve paylaşım Merkezi

e ile gösterdiğim başlığa tıkladığımda ise aşağıdaki cümleleri gördüm:

"Windows ağ konumu türü ortak olduğundan, ağ eşlemesi oluşturulamıyor. Ağ eşlemesini görüntülemek için Ağ ve Paylaşım Merkezi'nde, ağ konumu türünü özel biçimde ayarlamalısınız." Güzel bir tavsiye değil mi? Yalnız, buradaki önerileri uygulamak için, (sanıyorum "yardım" bölümündedir) Ağ Paylaşım Merkezi'ne gitmelisiniz. Çünkü tek başınıza "ağ eşlemesi" oluşturamazsınız. Gittiniz mi?

Hadi (nasıl oluyorsa) ağ eşlemesini görüntülediniz diyelim. Sıkıysa şimdi de, ağ ve ağ konumu türünü özel biçimde ayarlayın. Yani internet bağlantısını sağlayın. Yapabilir misiniz? Asla yapamazsınız. Çünkü sorun sisteminizde değildir. İnternet hattında ya da oradan gelmesi gereken sinyaldedir. Acaba böyle durumlarda, "Sn. kullanıcı, şu an internet bağlantısı kesiktir. Bilgisayarınızı karıştırmayın" şeklinde bir uyarı görüntülenemez mi? Sorunu çözmeyeceği belli iken, niçin böyle meraklıların iştahını açıcı yönlendirmeler yapılıyor, anlamıyorum.

Fakat, bazılarımız için bilgisayarın başlı başına bir ömür törpüsü olduğu düşünülürse, bu tür ifadelerin de amaca uygun düştüğü söylenebilir. Öyle ya, internet bağlantısı kesildiğinde vatandaş ne yapacak? Bilgisayarını kapatıp ilgililer tarafından arızanın giderilmesini mi bekleyecek?

Eskiden, tam dizi başlayacağı sırada elektrikler gittiğinde ne yapardık? Telaşla, sağa sola telefon açardık. Elektrik idaresine demediğimizi brakmazdık. Odamızdaki anahtarları sık sık açıp kapatır; priz ve fiş kontrolü yapar; sigortaları, saati, hatta hattı bile gözden geçirirdik. Karşı dairede ya da öbür sokaklarda elektrik olup olmadığını denetlerdik.

Artık modern çağın zirvesinde olsak ta hiç farketmez. Biz, her zamanki gibi, kendi işimizi kendimiz görmeliyiz. Mikrosoft, (Microsoft) bizim bu kalıtsal huyumuzu önceden öğrenmiş olmalı ki, milletimize özel bir kıyak geçmiş. Türkçesi fasih, (!) belagatı kuvvetli, (!) ifadeleri kolaylıkla anlaşılan bazı (!) uzmanlar bulmuş. Bunlarla, bizim için son derece yeni ve dolambaçlı bir bilgisayar türkçesi geliştirmiş. Böylesine sade ve kolay kavranabilir bir dil (!) ürettikleri için kendilerine hayranım! Ama nedense ben, ingilizce sayfaları türkçeye çevirmek için kullanılan, "translater"in yaptığı otomatik tercümeyi onlarınkinden daha iyi anlıyorum.

Durum böyleyken Mikrosoft, neden bizim için yeni bir dil ve yöntem geliştirmiştir? Herhalde, eskiden elektrikler kesildiğinde yaptığımızı yapalım, yani boş durmayıp havanda su dövelim diyedir. İnternet hattında bir sorun olduğunda yan gelip yatacak mıyız? Ya da oturup ilgililerin problemi çözmesini mi bekleyeceğiz? Tabi ki hayır. Bir bilgisayar kullanıcısı asla boş durmamalıdır.

Bir problem algıladığında hemen "yardım" bölümüne girip, çoğu birbirine benzeyen açıklamaları okuyarak sorununa en uygun cümleyi seçmelidir. Ardından "ileri" kutucuğuna tıklayarak bir sonraki basamağa geçmelidir. Takip eden her bir kademede aynı şeyi tekrarlayıp yeniden, "ileri" kutucuğuna basmalıdır. İşlem, sorular bitene dek devam etmelidir. Bu kadar uğraşın ardından, "yardım"ın hiç bir problemi çözmediği görülmeli ve bu asap bozucu meşgale sayesinde sinir küpü haline gelinmelidir. Sonra da rahatlamak için, küpte birikmiş sinir boşaltılmalıdır. Tamam da bu nasıl olacaktır?

Bilgisayar, eylemimiz için uygun bir "birey" değildir. Hatta o, "birey" bile değildir. Sadece, "bilgi sayar"dır. Bunun dışında reis-i cumhuru bile saymazdır. Hatta Genelkurmay Başkanı'nı bile... Her türlü korkutmaya, ürkütmeye, hakarete, aşağılamaya, bağırıp çağırmaya karşı son derece duyarsız ve umursuzdur(1). Bu nedenle kızgınlığı hanıma yöneltecek bir bahane bulmalı ve intikam korkunç olmalıdır. Sanırım ben, bilgisayardaki "yardım" bölümünün böyle bir işlevi olduğunu keşfeden nadir insanlardan biriyimdir. Üstelik bu, tecrübeyle sabittir.

Her ne kadar halâ buradan medet umuyorsam da internet bağlantısı kesildiğinde (veya bağlı iken msn açılmadığında) asla o kısma bakmıyorum. Birincide, ilgililerin internet bağlantısını kurmasını bekliyorum. İkincide ise, bilgisayardaki tarih ve saat kısmını besleyen pilin bitmesi sebebiyle zamanın şaştığını, msn'nin de bu yüzden açılmadığını öğrenmiş bulunuyorum. İlgili yere girip düzeltiyorum.

Eğer bu konularda, böyle davranmaz da yardım önerilerini uygulamaya kalkarsam ne oluyor? Başlangıçta eşimde oluşan, "bilgisayardan anlayan büyük adam!" hissi, asabiyetimi dışa yansıtan bu boş uğraştan ötürü, "cahil, sinirli ve bunak herif!" biçimine dönüşüyor. Aslında gerilim bu noktaya ulaştığında hanıma, "gelme üstüme!" desem de haklı olan ben değilim. Zira computer'e kızan da eşegi bırakıp semere saldıran da benim. Şu an, "başlat" çubuğundaki simgeden internet bağlantısının gerçekleştiğini görüyorum. Çok şükür bu defa ucuz atlattık. Neden mi?

Çünkü yardım bölümüne girmedim. Hiç bir öneriyi denemedim. Yukarıda tırnak içine aldığım Windows cümlesinin bulunduğu, "Denetim Masası/ Ağ Haritası" bölümündeki tavsiyeye kulak bile asmadım. Artık, bunun bir çözüm getirmediğini deneme ve yanılma, kızma ve saldırma yoluyla öğrendim. Gene de "Microsoft"a teşekkür etmeliyim. Eğer doğru biliyorsam, bilgisayarlara o can veriyor. Eh, benim gördüğüm kadarcık kusur, çıkardığım kadarcık gerilim ise, kadı kızında bile bulunur. Değil mi ama.

(1)- Umur: aldırış etme, önem verme. Umursuz: aldırış etmeyen, duyarsız, umursamaz.

Resim: http://kadinsak.com/nedir/kari-koca-kavgalari

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..