Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Bilinçaltımız bir Şirket olsaydı...

Bilinçaltımız bir Şirket olsaydı...
 

“Deneyim depolamak bizim işimiz”

Eğer bilinçaltımız bir şirket olsaydı, muhtemelen reklam sloganı olarak buna benzer bir şey seçerdi.

Anne karnındaki 4.haftamızdan itibaren kaydetme kariyerine başlayan ve son nefesimize kadar paydos etmeyen çalışkan bir işçi gibidir kendileri. Peki nasıl oluyor da işi deneyim depolamak, bizi olumsuz durumlardan koruyarak hayatımızı kolaylaştırmak olan bu mekanizma, aynı zamanda mutsuzluğumuzun, huzursuzluğumuzun ve daha bir çok problemin sorumlusu oluyor acaba? Cevap veriyorum: Bu çalışkan görünümlü işçi aslında tembelin teki de ondan…

Çünkü olumsuz bir deneyim sonucu geliştirdiği savunma mekanizmasını değiştirmeye yanaşmıyor pek. Ona göre işler bir kere kötü gitmişse, mümkün olduğunca aynı duruma düşmemek için onu çağıran, çağrıştıran durum, mekan ve kişilerden uzak durmak gerekir. Böylece aynı acıyı tekrar deneyimlemekten “korur” bizi.

Bu koruma amaçlı kodlar sandığımızdan çok daha fazladır. İlginç bir şekilde çoğunun farkında bile olmadan yıllarca gül gibi yaşar gideriz. Problem, dış şartlarımızda bu savunma mekanızmasından kurtulmak için iyi bir nedene sahip olduğumuzda ortaya çıkar. Çünkü zihnimiz değişimi istemektedir ama bilinçaltımız ayak diremektedir. Şu ilk kayıttan sonra, dış şartların değişime zorlama ve iç tarafın direnme mekanizmasını bir örnekle açalım:

Diyelim ki ilkokul çağlarındayken bir gün tek başınıza asansöre bindiniz ve aksilik bu ya asansör bozuldu. Size göre saatlerce ama muhtemelen dakikalarca içinde mahsur kaldınız.

Büyümeye devam ettiniz ve tek başınıza yaşamaya karar verdiğinizde bilinçaltınız siz hatırlamasanız da bu olay ve yaşattıklarını asla unutmadığı için sizin giriş ve giriş üstü evlere bakmanızı sağlamaya başladı. Zihninizin özel bir çaba sarf etmesi gerekmez, onun yerine bilinçaltı üst katlardaki dairelerin ilanlarını görmezden gelme işini halleder merak etmeyin.

Arkadaşlarınızdan çok katlı binaların gereksiz bir şekilde üst katlarında oturanların davetlerini kibarca bahaneler bularak reddetme veya “ay ev oturmaları bayar şimdi beni, dışarıda bir kafede buluşalım hayatım”larla savuşturmak da onun işi artık. Çaktırmadan, yıllar içinde iş, özel hayatınızdaki çoğu detayı asansör deneyiminizle çatışıp çatışmadığına göre düzenleyip durur da sizin ruhunuz bile duymaz.

Sonra bir gün, harika bir iş teklif etmek için sizi ararlar. Bu hayalinizdeki şirkette, hayallerinizin ötesindeki pozisyondur ve maaşı da şimdi aldığınızın üç katıdır. Adresi not etmek için hazırlanırsınız: ABC plaza 23.kat… Tehlike anında salgılanan adrenalini devreye sokmuştur bile bilinçaltı, kalbiniz, nabzınız her şeyiniz hızlanmaya başlar. Bilinçaltınız hayalinizdeki iş olarak karşınıza çıkan şartlarda değişim talebinizi pek de hoş karşılamamıştır tahmin edeceğiniz gibi. Vazgeçirmek için çalışmalara başlar. İçsel dialoglarımız aşağıdakine benzer cümlelerle sürer gider:

Sen asansöre binemezsin ki. E her gün 23 katı da merdivenlerden inip çıkamayacağına göre bu işi kabul etmeyi düşünmen bile saçmalık.
Ama harika bir iş fırsatı bu, bir daha böylesi gelmez ayağıma. Hem tek başıma olduğum zamanlar binmem başkalarının gelmesini beklerim olur biter.
Ya herkes çıktıktan sonra senin mesaiye kalman gerekirse. Ya başkalarıyla birlikte bindiğinde hepsi 23.kattan önce iner sen yine yalnız kalırsan?
!!!
İzin verirseniz savaşı o kazanacaktır. Çünkü sloganını unutmayın “Deneyim depolamak onun işi”

En büyük şansınız, bu olumsuz olaya ait ilk kaydınızın hatırlayamayacağınız kadar erken çocukluk dönemine dayanmaması.

Anne karnındaki 4.hafta ile, kişiye göre değişse de yaklaşık 7 yaşına kadar olan dönemimizde girilmiş kodları dönüştürmek ise daha zor…Çünkü onları yukarıdaki örnekteki gibi kolayca hatırlayıp izlerini süremeyiz. Hatırlayamadığımız bir şeyi nasıl düzeltebiliriz ki?

Teknik olarak hatırlanması en zor, ama keşfedildiğinde dönüştürmesi en kolay bilinçaltı kodlarımızla yüzleşmek ise bilinçaltı sembolizmamızı bilmek ve bu sembolizma bağlantı kurabilmekten geçiyor.

Sembolizmayı deşifre etmek de bir sonraki ayın konusu olsun;)

Sevgiler,

Müjde Özdemir

www.bilincaltiterapisi.com

ilk yayın: 21 Dergisi

 
Toplam blog
: 9
: 950
Kayıt tarihi
: 03.09.11
 
 

1969 yılında İstanbul'da doğdum. Şişli Terakki Lisesi'nin ardından, İstanbul Üniversitesi Turizm ..