Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '13

 
Kategori
Psikoloji
 

Bilinmez yön 3 ve son bölüm

Bilinmez yön 3 ve son bölüm
 

“Bilinmez Yön” başlı başına bir seri oldu. Açıkçası niye böyle oldu ben de bilmiyorum. İşte diyorum ya, hep bir gizli gündem var ya da arayışı var bu ülkede! Hepimize de sirayet etmiş…

Adettendir yine bir şarkı dinliyorum: “ Until we say goodbye”… Türkçesi veda edene dek!

Gönlümün derinliklerinde artık bir boşluk yok; kalmadı!  Kısacası yalnızlığım da kayboldu bu kısa süre içerisinde… Kemallerin arasında kemale erdim…

Nasıl oluyor da oluyor ki Allah’ım her öldüğümde beni diriltmeyi başarabiliyor?!!

Oysa bu sene Mayıs ayında Psikiatri’ye başvurmuş elimde reçeteyle dışarıya çıkmıştım. Sigarayı bırakmış olduğumdan kafamdan bir sigara içmiştim. Dedim Anıl, inanıyor musun bu hıyarlara? Cevap hayır! O zaman SAÇMALAMA!

Ve saçmalamadım; reçeteyi yırtıp attım ve hayatıma doğru yol aldım. Nerelerde hata yapıyordum? Her zaman olduğu gibi kendimle ilgili gerçekleri anlatmayacağım. Evet, konservatifim ve bütün bunlar sadece beni ilgilendiriyor… Ancak özetle şunu söyleyebilirim: Beni mutsuz eden olayları tespit ettiğimde ve izini sürdüğümde, sistematik olarak işkenceye maruz kaldığımı fark ettim… Ve karar verdim, ne pahasına olursa olsun, o andan itibaren, çocuklarım olsa dahi, kesinlikle izin vermeyeceğim. Ve kararımı uygulamaya başladım. Bir sürü tehdit aldım: “Yapayalnız kalacaksın! Senin zaten arkadaşın yok! Sen benden daha iyisini mi bulacaksın!”.

Arayan kim ki?

Hayatta başımıza gelen her olayın bir sebebi vardır:

2001 yılında aşkı tarafından –öyle ya da böyle- para için satılmış, ailesi tarafından anlaşılamayan, YAPAYALNIZ bir insandım. Kadınların tüm ilgisine rağmen! Çünkü onların benden talep ettikleri karın kaslarımdı; hiçbir zaman beynim değildi ve ben bunun içten içe farkındaydım! Kadınlar gerçekçidir.( İngilizcesi FACTUAL)… Oysa benim aradığım kadın bu değildi ve hiç bir zaman olmadı!

2001 yılında ailemle bir kavga sonrasında tüm mal varlığımı 9 koca poşetin içine koyup ve de Etimesgut Sanayi Sitesinde 9 ayrı dükkâna bırakıp, arkama bakmadan hayatıma devam ettim. Evlenip yurtdışına çıktım! Dedim ki, “öldüremediğim Anıl, güçlenip daha da şahane oluyor her seferinde, nefis dediğin nedir ki benim Şems’ten eksik yanım ne olabilir?”. “İnsan olmasının dışında benden ne farkı var?”

1994 yılında kazayla da olsa adam öldürdüğümde, şöyle düşünmüştüm: Allah beni yerin dibine sokmuş ve sadece nefes almam için kafamı dışarıda bırakmıştı! Allah hayatta tek korktuğum şeyi de bana vermişti; hem de tam korktuğum biçimde: trafikte adam öldüren adam!

Yıllarca dalgın, dalgın dolaştım; alkolün ve paranın dibini gördüm ama gönlümdeki acının büyüklüğünü küçük de olsa hafifletemedim!

İçten içe o kadar iyi insan olmak istiyordum ki Allah’a karşı işlemiş olduğum bu felaket günahımdan bir an önce kurtulmak! Hiç de mümkün olmadı!

ÇÜNKÜ İNSAN HER ZAMAN BİR GÜNAHKÂRDIR!

2005 yılında 21 Gram filmini seyrederken nerdeyse kalp krizi geçirip ölecektim. Çünkü yönetmen benim hikâyemi anlatıyordu ve de tüm açıklığıyla! Ama cevabımı vermemişti: Nasıl olacak da iyileşecektim?

Tek çözüm aşk gözüküyordu; âşık olup yok olup gidecek, cinselliğin şehvetinden beynim uyuşacak, bir şok tedaviyle her şeyi unutacaktım!

Gündüzleri bir mühendis, geceleri bir UCUBEYDİM…

Prof. Dr. Hamdullah Aydın hayatıma 1998 yılında girdi çünkü şiddetli hayal kırıklığından ruhani hayatım sona ermişti! Bana ve aileme baktı: “Anne ve baba, hemen dışarı çıkın” dedi. “Bana güvenebilirsin! Sana ihanet etmeyeceğim. Bana para da vermeyeceksin. Sadece ziyaretime gel; istediğin zaman gel! “. “Ama dedim ben ölüyüm!”. “İyi ya, kaybedecek hiçbir şeyin yok!”.”Hayatındaki herkesi SİL ve yeniden başla!”.

Yeniden başladım…

ZEKİ OLMAN SENIN SUÇUN DEĞİLDİR!

Evet, benim suçum; her gün daha zeki olabilmek için uğraşırım! Bana ne söylesinler umurumda değil, ben, beynimin patlamasına bile aldırmadan, DÜŞÜNÜRÜM!

2005 yılında Ortaköy^de bıçağı boynumda hissettiğimde bir hareketle her şeye son verebilirdim. Ama yapmadım ve dedim ki “ARTIK YAŞAMAK İSTİYORUM!”…

Geçen sene yaşadığım trafik kazası hayatımı değiştirdi ve ailemle barıştım. 20 yıllık mücadele sona erdi! Artık annem, kardeşim, babam olmuştu. Artık öksüz değildim…

İNSANIN ÇOCUKLARININ OLMASI, ONUN BAŞKASININ ÇOCUĞU OLDUĞU GERÇEĞİNİ DEĞİŞTİRMEZ!

İNSANIN DAHİ OLMASI, ONUN YALNIZ OLDUĞU GERÇEĞİNİ DEĞİŞTİRMEZ.

HAYAT SANILDIĞI GİBİ VERİLEN PAYELERDE(ÜNVANLARDA) DEĞİL, HAYAT YAŞANILAN DUYGULARDA GÜZELDİR.

HAYATI HAYAT YAPAN İNSANIN KENDİNE DUYDUĞU ÖZLEM, ŞEVKAT VE AŞKTIR!

Soru şu kendini ne kadar çok seviyorsun?

Gerisi ise boş lakırdıdan(laftan) ibaret…

ANIL

(ÖNEMLİ NOT: Bu yazıyı dün yazdığım için, yazdıktan sonra Hamdullah Bey ile tam 35 dakika telefonda konuştum. Birbirimizi çok özlemişiz…)

 

 

 

  

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..