Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bilinmez yön (2)

Bilinmez yön (2)
 

Şu anda dünyanın en büyük gitaristlerinden Joe Satriani’nin All Alone(Tamamiyle Yalnız) parçasını dinliyorum. Evet, bu şarkı beni anlatıyor.

Dün yıllardan sonra fal baktırdım ve çakrası açık bir arkadaşım, teknik ressam Ayşe, dedi ki, o boşluk hiçbir zaman dolmayacak. İnanılmaz bir şekilde hayatıma dair her şeyi söyledi. Ama can alıcı olanı, o boşluğun doldurulamayacak olması! Ve ben zaten bunu biliyorum!

O boşluğu hep aşk dolduracak zannetmiştim ancak bir kadın düşmanı olarak artık aşk konusunda da umutsuzum! Çünkü ne aşkından bahsediyoruz? Kadın erkek arasında yaşanan iktidar savaşından mı? Yoksa sidik yarışı mı desem? Cinsellikte bile kim üstte olacak savaşı mı? Yoksa orgazm yaşama savaşı mı bu? Evet, G noktası! Hayır, ben diyorum ki Ğ yani yumuşatılmış G!

Hayır! Yaşam şiirsel değildir; aşk şiirseldir ve geçici olarak şiirseldir. “Artık 12 seneden sonra sana aşk duyamıyorum”! Bunun neresi garip? Her şeyin, her ürünün, bir son kullanma tarihi var ya da raf ömrü!

“Sana sahip olamadığım ölçüde sana aşığım!” Ki doğrusu, bu söz! “Bana sahip oldukça benim efendim zannedeceksin kendini! Tıpkı savaşı kazanmış bir Amazon kadını gibi, sen benim kölemsin diyeceksin”…

Gladyatör olmanın en kötü yanı, tüm gücüne ve dirayetine rağmen köle olmaktır. Benim içinse güçlü olmaktansa özgür olmak, tüm duygusallığıma rağmen, benim gerçek, nihai, amacımdır. Ayşegül’den de bu yüzden ayrıldım; kimsenin kölesi olamam ben! Ve olmadım da!

Yıllardır ben parayla, para benle dalga geçti. Ne çoğuna sahip oldum, ne de azına! Çünkü dedim ki “ey kötülüklerin anası, sana kendimi yedirtmeyeceğim”! Evet, ben bir kahramanım ve kahramanlar intihar etmez! “Ey para, beni kesinlikle yenemeyeceksin!”

Gölgemle beraber kapladığım alan o kadar geniş ki çınar ağacı gibi kollarımla neredeyse dünyaya ulaşacağım. Evet, Şebnem’in dediği gibi bin yıldır yaşıyorum, sormayın kaç yaşındayım!

Benim kadar idealist bir insansanız, hayatınız un ufak olur. Un misali öğütülürsünüz! Ama enerji misali vardan da yok edilemezsiniz!

Oysa ben YOK bir insanım. Yani varlığım bile görüntümle sınırlı! Kabul etmeliyim fabrikanın 2. en irisiyim. Ancak kimse beni benliğimle tanımıyor. Sadece şeklen varım! Nitekim ben AMORF halinde şekilsizim. Belki de yalnız bir gaz bulutuyum karma gazlar içeren ve daha çok azotum!

Ben cismin KATI haliyim! Ve en katı olanından, geri dönüşüm kutusunda yaşatılıyorum. O kadar katıyım ki yeniden işlemek ne mümkün?!!!

Bu sabah yağmur yağdı ilk defa yazdan sonra! Yağmurun çiselemesine uyandım. Pencereleri açıp tertemiz bir sabaha merhaba dedim. Günaydın dünyamda yaşayan ve yaşamayan her canlı ve cansızlar! Sizler ve ben var olduğumuz için Allah’a şükretmeliyiz! Ve ben sonsuz yalnızlığımla KOCAMAN bir BÜTÜNÜM! Evet, ben buyum ve Ayşe haklı; hayatıma kim girerse girsin, o boşluk asla doldurulamayacak!

“Gecenin nemi düşmüş gözlerine

Ne olur ıslak, ıslak

Bakma öyle

Saçını dök sineme derdini söyle

Yeter ki ıslak, ıslak

Bakma öyle”

Cem Karaca

“Güneşte demlerim senin çayını, yüreğimden süzer, öyle veririm”!

Harika sözler! Sadece ben yazmıyorum bu hayatı; Sezen yazıyor, Şebnem yazıyor, Teoman yazıyor, Elif Şafak yazıyor. (Bayılıyorum) Ayşe Kulin yazıyor! Ama Nobel kazanan arkadaş, reklam metni dışında, hayata dair hiçbir şey yazmıyor, yazamıyor… Çünkü hayat bir müze değil ki!

“Yeter ki ıslak, ıslak, bakma öyle!”

Ne olur ıslak, ıslak, bakma öyle!”

Ezan okunalı 15 dakika oluyor… Yaklaşık 25 dakika sonra güneş kendini göstermeye başlayacak! Yepyeni bir günle, yepyeni hayatlar başlayacak!

Ve bendeniz, bilinmezlerin fonksiyonu bir deniz, aslen, var olmadığım bir biçimde, yani üzerime iş hayatı giysimi giyerek ve supermanvari Clark Kent olarak sakar bir adam gibi görünerek, yöneticisi olduğum şirketimde, yine kendimden başka bir adama, tonlarca para kazandırmayı sürdüreceğim. Ve diyeceğim ki tüm bu paraların ağırlığı senin boynuna pranga! Oysa ben özgür ve hür, her şeye rağmen, yaşamıma devam edeceğim yüreğimdeki Allah vergisi BOŞLUKLA…

Kim demiş duygularımı anlatmıyorum diye? İşte yeni başladım…

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..