- Kategori
- Gündelik Yaşam
Billa Şelalesi
En sonunda kızıma kavuştum. Benim özgür kızım istemese de bizimle beraber Köyceğiz'e dönmeye karar verdi. Bindik Osman eniştenin düldülüne(Doğan SL) vurduk yola. Müzik son ses. Doğal klimayı( camları) da açtık. Yeğenlerle beraber oynaya oynaya gidiyoruz. Kızım hariç. Kızım bütün gürültülü seslere karşı bir çocuk. Camları açınca bir araba reklamı geldi aklıma. Hani Hintli çocuklar külüstür arabaya binip kafalarını bir ileri bir geri götürüp, karizmalarından asla taviz vermeden insanların yanından geçiyorlardı ya. Bizde öyle. Araba düldül olsa da züppeyiz be yav. Yeğenleri de kendime benzettim.
Birden Osman enişte sapa yola soktu arabayı. Ben sordum:
- Hayırdır enişte. Bizi kötü yola mı düşürüyon?
Osman enişte güldü:
- Şelaleye gidiyoz, dedi.
Ben:
- Valla mı ? deyince
Enişte:
- Yok valla değil billa dedi.
Ben:
-Şelalenin adı yok mu? diye sordum.
Osman enişte:
- Yok, dedi.
Ben:
- Kastamonu'da Valla Kanyonu var da Billa Şelalesi neden olmasın? Şelalenin adı bu olsun, dedim.
Güldüler. Araba durdu. Biz gidiyoruz.Tabii arabada iki Bezgin Bekir var. Biri Selin, diğeri yeğen Bilge. Benim kızım yürümeye o kadar üşenir ki bıraksan tuvalete de arabayla gidecek. Bilge bir yandan of. Benim kız bir yandan puf. Oflaya puflaya şelaleye gidiyoruz..Tabi ben ve yeğen Berna gezginci ruhumuzla yeni yerleri keşfetmenin aşkıyla yürüyoruz. Arada bir de Osman Enişte'ye takılıyorum:
- Osman abi, umarım şelale iki parmak kadar akmıyordur.
Osman Enişte gülüyor. Hakikaten şelale valla billa güzeldi. Su muhteşemdi. Mayom olsa suya girecektim. Ama ne yapalım kısmet.
Çocuklarla güzel bir gündü . Valla billa çok eğlendim