Binali Yıldırım İzmir’i kazanabilir mi?

Kazanabilir.

Neden kazanamasın?

Tıpkı İstanbul’u Sarıgül’ün,

Ankara’yı Mevlüt Karakaya’nın,

Afyonkarahisar’ı Fatih Çetinkaya’nın kazanabileceği gibi…

Hiçbir yerdeki, hiçbir seçmenin oyu kimsenin tapulu malı değil…

Kimsenin oyu, şimdiki başkanlara ipotekli, onların çantasındaki keklik değil…

Elbette bir gün mevcut başkanlar değişecek…

Bu neden 30 Mart seçimlerinde olmasın?

Vatandaşın paşa gönlü kimi dilerse onları seçecektir.

Burada şu kazanamaz, bu kesin alır diye peşin peşin hüküm vermek, bizi çoğu zaman utandırır.

Yerini, zaferini garanti görenlerin sandık açıldığı vakit şaşkınlıktan küçük dillerini yuttuklarını çok gördük.

x   x   x

HESAP

Hüseyin Çelik, birkaç gün önce vefat eden eski Jandarma Komutanı Teoman Koman için, “yaptıklarının hesabını vermeden gitti” demiş.

Gitmesin, yakalayın, tutun… Önce yaptıklarının hesabını sorun… Acelesi yok, nasıl olsa biara gönderirsiniz!

x    x    x

Sonra da ilave etmiş Çelik: “Herkesin yaptığı kendisine yakışır…”

Aynen…

Sizin yaptığınızın size yakışması gibi!

x   x   x

VİZE-GÖÇMEN ANLAŞMASI

Bugün (16 Aralık), Avrupa Birliği ile Türkiye arasında bir anlaşma imzalanıyor…

Buna göre; AB ülkelerine kaçak giren göçmenler Türkiye’ye gönderilecek… Türkiye bunlara zorluk çıkarmayacak, içeri alacak…

Buna karşılık, AB, bize ne verecek?

Vize kolaylığı!

Ne zaman?

Üç buçuk yıl sonra!

Tarihe bakın!

“Buçuk” yıl sonra… Bu bile işin dalga-dubara olduğunu göstermiyor mu?

Nitekim göçmenleri Türkiye’ye kabul hemen başlıyor fakat vize kolaylığı 3,5 yıl sonra bile doğrudan hayata geçmiyor (yandaş medya, haberi, vize üç yıl sonra otomatik olarak kalkacakmış gibi sundu)… 3,5 yıl sonra vize için görüşmeler başlıyor…

Türkçesi, AB’nin yeni bir aldatması, oyalaması, uyutmasıyla karşı karşıyayız…

Tıpkı 56 senedir bize Avrupa Birliği rüyaları gördürmesi gibi…

Tıpkı 1996’da “Gümrük Birliği”ne sokarak; hem milyarlarca avroluk kazık atması, hem de o günden beri, “yardım edeceğim, destekleyeceğim, AB’ye gireceksin” diye uyutması gibi.

1979-80’de koyduğu vizeleri, o günden beri “ha kaldırdım, ha kaldırıyorum” diye avutması gibi…

x   x   x

AĞ

Hakikati demekten öyle korktuk…

Akılla

Hakikat arasında örümcek ağ bağladı.

Bahtiyar VAHAPZADE