Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir 'hey gidi günler' yazısı

Bir 'hey gidi günler' yazısı
 

güzel gitarmış.bahtı güzel olsun


Önümüzde siyah ve yeşil şişeli biralar, birinci sınıf sigaralar, rengarenk cep telefonları ve bir tabak papaz eriği vardı.

Son yıllarda erik ya da elma - armut yiyebilecek kadar iyi hissetmiyorum kendimi ama bunu dert de etmiyorum. Çocukluğumda kurşun yeme pahasına bile olsa Antalya’nın bütün meyve bahçelerinin canına okumuş Robin Hood ruhlu Şarampol veletlerinden birisiydim ben (başka çocuklar gibi bunu oyun olsun diye yapmazdık, telli dolaplarımıza ve köyden gelen misafirlerimize lazımdı meyveler. - İstediğimiz zaman atari salonuna gidebilmemiz içinde çatılardaki televizyon antenlerine ihtiyacımız vardı) Şimdilerde midemi ekşiten bu papaz eriklerini isteyen önümden alıp yiyebilir.

...

Masada oturmuş ‘Yazları çok ağır yiyecekler yememekten, çocukluğumuzun kurban bayramlarından, koç .aşaklarından, kuzey yarımküredeki deniz kabuklarının bükümlerinin kuzeye doğru olduğundan, Crafter gitarlarından, Yılmaz Erdoğan’dan, Zargana balığından falan konuşuyorduk.

Aslında feci derecede akşamdan kalmaydık ve koca bir sahil can sıkıntısı ile örülmüş durumdaydı.

Masamızdaki ve etrafımızdaki kızlar çirkin ya da türbanlıydı. Güzel olanları ise şu saatlerde su parklarında, Bowling salonlarında, alışveriş merkezlerinde, spor arabaların içinde ya da duşta olmalıydı.

...

Üç bira içtikten sonra sevimli bir adam olacak olan patron yanımıza gelip randıman alamamaktan falan bahsetti.

...

Hayatımda hiç ‘randıman’ kelimesini kullanmadığım geldi aklıma, ‘verim’ daha kolay ve doğru bir kelimeydi zaten.

‘Randıman.... Randıman... Randıman...’

Herif iki de bir ‘randıman’ diyordu.

Kendimi zorladım biraz, ‘Merak etmeyin Apo abi, sahneye yaptığımız yeni düzenleme ve bir solo enstrüman takviyesiyle randa... Randıman alabiliriz’

Başım göğe ermişti.

Patron ikna olup gitti.

Birkaç gün sonra bizi kovup buraya yeni müzisyenler aldığında söze ‘benim için önemli olan verilen sözlerin tutulmasıdır, randıman alabilmemiz için bu şart. Benim ilk prensibim budur’ diye başlayacaktı (Prensipler patronları çalışanlarına karşı korumak içindir zaten. Başları sıkıştığı zaman henüz bir gün önce yedikleri kazığı hatırlarlar ve ‘prensip’ deyip yırtarlar)

Yine de adamcağız bizden ‘Randıman alamamakta’ haksız değildi çünkü hiç birimiz daha önce toprak ağalarına, emniyet müdürlerine ve ülkü ocakları başkanlarına müzik yapmamıştık.

...

Bir papaz eriğini kemirmeye çalıştım, midem ekşidi, kül tablasına attım. Onu yemek isteyen ama bulamayan birisi varsa kendisine özür borçluydum. Etrafımızdaki kızların birisiyle sahilde bir ter atma yürüyüşüne çıktık sonra, ayrıldığı nişanlısından bahsetti –doktormuş eleman- ve yıldızlara bakıp ‘evren ne kadar büyük ve biz küçük noktalardan ibaretiz’ dedi.

Konuşarak doldurmaya çalışıyorduk hayatı ama olmuyordu işte. Yemiyordu kainat!

Üç aydır sağ ayağımın baş parmağına gömülü bir cam parçasıyla yaşadığım için taşlık sahilde yürüyemiyordum. Küfrederek geri döndüm masaya. Bizimkiler sosyete kahkahaları atıyorlardı.

Çalıştığım gazetenin mizah sayfasındaki köşeme ‘birisi beni güzel bi dövse de bir ay yatsam’ diye yazmıştım birisinde. Onu okuyorlardı, hoşlarına gitmişti. Birazdan ‘Neden kendinden bu kadar bahsediyorsun?, bir ara ben de yerel bir gazetede yazıyordum ama devam edemedim, bunların hepsi gerçek mi?, size bir eleştirim olabilir mi?, bu işlerde para var mı?, ’ muhabbetleriyle karşı karşıya kalacaktım.

Garsonlar telaş içinde masalara içki taşımaya başladılar, yavaş yavaş sahneye çıkma vaktinin gelmesi demekti bu.

...

‘Rıza beyin biraderi için Mihriban türküsünü çalabilir misiniz?’

‘Latif Doğan küstüm’

‘Akdeniz Akşamları var mı?’

‘Barbaros abi bahçedeki müşteriler dans müziği istiyormuş’

‘Can bi ‘mi’ sesi versene be abi, gene bozuldu bu akort’

‘Votka kola alabilir miyim?, buzsuz’

‘Kürşat Yılmaz için Akdeniz Akşamları’

‘Babalar biraz hızlanalım be’

‘Eda geldi lan’

‘Seviyürüm!’

‘Akın bizim Votka kola nerede kaldı’

‘Şekilcan bu Latif Doğan mıdır nedir? Bilen var mı o türküyü’

‘Yahu her gün ordövr tabağı yemekten zekatım gevredi be abi, yok mu şöyle en acılısından bi ayıoynatan kebabı’

‘Kısa bi aramız olacak, sonrasında isteklerinizi bekliyoruz efendim’

...

Sanatçı olmak. Müzik adamı olmak. Müzisyenlik yapmak. Müzisyencilik oynamak. Akşamları canlı müzik işiyle uğraşıyor olmak.

Muhakkak bunlar birbirinden çok farklı tanımlamalar.

15 dakikalık dinlenme molasında bunları düşünmek de pek akıl karı değil doğrusu. Benim hatun ön masada oturuyor.

Onunla biz iki çirkin kurbağa olarak başkalarının bize vermediği kıymeti birbirimize verebilir miyiz?

Ya da oturduğumuz yerden gökteki kuğulara özenmeye devam mı etmeliyiz?

Biraz önce sahilde Alanya yolundaki yankı vadisinden bahsetmişti. Arada bir oraya gidip beş on dakika bağırıyormuş, harika bir meditasyon. Şu lanet olası işi bitirip geri dönerken biz de uğrayacağız oraya.

...

‘Semih bey için Haluk Levent’ten bir parça çalabilir misiniz?’

‘Akdeniz akşamları var mı?’

‘Ulan Akın iki saat oldu hala bi votka kolayı getirmedin be’

‘Babalar biraz yavaşlayalım’

‘Barbaros abi bahçedeki müşteriler oyun havası istiyormuş’

‘Ali Beyin askere gidecek kardeşi için şafak türküsü’

‘Zülfü babadan bir şeyler var mı?’

‘Canımdan çok sevdiğim eşim için İkinci bahar şarkısını istiyorum’

‘Hay senin getireceğin votkaya be’

‘Eda gidiyor lan’

‘Seviyürüm!’

‘Efendim bu akşam ki programımızın sonuna geldik biz ‘yalandan nağmeler’ orkestrası olarak yarın aynı saatte burada olacağız teşekkür ederiz’

...

Patron ‘randımanını’, biz de paramızı aldık sonra. Yankı vadisine gidip ‘profiterol’ diye bağırdık, Dünya’nın en güzel kavun tarlasının yakınından geçerken araba durdu ve ben aşağı inip toplumdan dışlanmak için elime geçen bu harika fırsatı kaçırmadım.

Çirkin kadın vardı ve votka yoktu.

Ama kahkahalarımız dağlarda yankılanıyordu.

Mutluyduk lan.

Okan Ünver

 
Toplam blog
: 104
: 489
Kayıt tarihi
: 06.03.08
 
 

1978 doğumlu Antalyalı bir müzisyenim, devamını ben de bilmiyorum..