Bir 28 Şubat yazısı: "Cesur ve Güzel" ve Erbakan'a rahmet!

Bu yazıyı 27 Şubat 2009'da yazmıştım. O gün, yazı sakıncalı bulunduğu için olacak yayınlanmamıştı...Dört yıl sonra bugün, Türkiyenin geldiği noktayı anlamak bakımından da bu yazıyı bir kere daha yayınlamak istedim: Buyrun:

Cesur ve Güzel

Üzerinden 12 yıl geçmiş Post-modern darbenin..

Türkiyenin on yıllık periyotlarla alışkın olduğu darbe sürecinin son halkası 28 Şubat..

Refah-yol Hükumetini (aslında Refah Partisini) ortadan kaldırmayı hedefleyen 28 Şubat hareketini hatırlamak için, günlüklerime baktım.

O zamanlar Bilgisayar ve internet bu kadar gelişmiş olmadığıdan, günlükleri bildiğimiz defterlere yazıyoruz, malum..

İşte, 28 Şubat ortamında yazdıklarımdan kısa seçkiler: (defterimden aynen yazıyorum)

"3 Mart 1997- Gündemde darbe var..Dahası darbe gündemi oluşturuldu.Aslında, danbeyi meşru kılacak en küçük bir durum yok ülkede..Hükumet işleri iyi götürüyor.Bu iyi gidişe dur demek için son merci olan ordu'ya davetiye çıkarıldı...Türkiye bu vartayı da atlatırsa düzlüğe çıkma yolunda önemli bir mesafa almış olacak..
Ancak, şımarık, sorumsuz ve pervasız Medya her türlü gayrı meşruluğu kullanarak Refah'ı indirmeye çalışıyor. Bunun ülke için bedeli ne olacak, hiç önemli değil..Zaten bu millet ve bu ülke önemli değil onlar için..!

.....Erbakan uzlaşı arıyor, ancak bu hiç olmayacak..Çünkü adamlar bunu istemiyor. Yani mesele üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek..Şu halde, gözünün üstünde kaşın var, diyip vuruyorlar.

Bugün sabah saatlerinde Hasan Celal Güzel, Akra radyosunda konuştu. Oldukça cesur bir adam. Erbakandan da bunu beklediğini söylüyor.

13 Haziran 1997
...Asker siyasetin içinde..Sahte aydınların etekleri zil çalıyor..Sahte Demokratların en tahammül edemedikleri şeyin demokrosinin kendisi olduğu bir kere daha ortaya çıktı böylece..."

Döneme ilişkin yazdıklarımı şöyle bir gözden geçirdiğimde, burada sunduğum kısa örneklerde olduğu gibi, 28 Şubatın sorumlusu olarak ben o günün Medyasını görmüşüm..Dışardan bakan birinin böyle görmemesi mümkün müydü..

Medyanın anaforuna kapılan çevremdeki insanlara (bunlarda ülkenin aydınlarıdır sözüm ona) büyük bir tufaya getirilmeye çalışıldığımızı, Erbakan hükumetinde hazineyi soyma imkanını kaybedenlerin, cuntalarla işbiriliği yaparak bizi soyacaklarını anlatmaya çalışıyordum.

Sonunda olanlar oldu ve ülkenin 21 Bankası boşaltıldı, milyarlarca dolar buharlaştı..Tek kelimeyle "soyulduk" yani..

Gerçektende, daha sonraki dönemlerde ve özellikle şu günlerde ortaya çıkan gizli görüşme kasetleri, 28 Şubat'ın Medya ve cunta işbirliği ile hayata geçirildiğini ortaya koyuyor.

Refah Partisi bahane edilerek, bu ülkenin dindarlarına acımasızca saldırılmış, inanmak ağır bir suç olarak hissetirilmişti bu süreçte.. Refaha oy vermiş, samimi dindar insanların " şu Refah gitse de rahat etsek.." dediğini hatırlıyorum..Tüm başörtülülerin "Fadime", tüm sakallıların "Müslüm Gündüz" haline getirdiği bir dönem yaşandı..

Halbuki, sahte şeyh Ali Kalkancı da dahil, tüm oyuncuların, senaryo gereği olan rollerini oynadıkları bugün açık seçik ortaya çıkmıştır..

28 Şubat zihniyeti, ülkeye her anlamda büyük kötülük yapmış; yolsuzluğun, vurgunculuğunun önünü açmış; bu ülkenin suçu(!) sadece bir partiye oy vermek olan samimi dindar insanlarını adete Çin işgencesinden geçirmiş akılsız, izansız ve zalim bir zihniyet olarak tarihe geçmiştir.

Katkısı olan herkes vebal altındadır ve hem dünyada hem ahirette bu milletin eli yakalarında olacaktır..

Bugün, on iki yıl sonra, çok kişi çok şey söylese de o günün şartlarında cunta'ya karşı çıkan bir cesur adam varsa o da Hasan Celal Güzeldi..

Kendisi, darbecilerin önünü kesmek için, tankların üzerine bile çıkabileceğini söylemişti..Bunu yapabilecek cesarati de vardı üstelik..

Sivil demokrasiye inanmış insanlar da gerektiğinde bedel ödemeyi göze alabilecek kadar cesur olmazlarsa, hiç bir zaman mevcut durum değişmez..

12 Yıl sonra, bugün Hasan Celal Güzeli yani "Tank Hasanı" saygıyla selamlıyorum..

Ayrıca, bu vesileyle; 28 Şubatın en önemli mağduru Merhum Erbakan Hoca'ya da, vefatının ikinci yılında yeniden rahmet ve mağfiret diliyorum...