Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir başkadır belediye otobüsü!

Bir başkadır belediye otobüsü!
 

Durakta beklemek apayrı bir olaydır, otobüslerin gelişi adeta bir seromoni gibidir. Ve kaptan şoförünüz... Arkadaşlarıyla son durağa en hızlı gidebileceği iddiasında bulunmuş veya kendisini sollayan bir delikanlının modifiye edilmiş doğan görünümlü şahininin peşinde olabilir.

Sabahlarımızın olmazsa olmazıdır belediye otobüsleri. Durakta canla başla ve inanılmaz bir sabırla beklersiniz. Geç kalması sizin için çok önemli değildir, hiç gelmemesi ihtimali yüksektir çünkü. Bazen sevgilinizle yada bir arkadaşınızla geç kalma davasına kapışırken belediye otobüsleri bu konuda bizden fazlasıyla tölerans kazanmıştır. Sabah yatağınızdan onunla buluşabilmek için erkenden kalkarsınız. Acaba kaçımız randevusu için bu kadar itinalıdır. Üstelik sabah erkenden kalkılmış, buluşmaya yetişebilmek adına belki kahvaltı bile es geçilmiştir, büyük gayret doğrusu...

Durakta beklemek apayrı bir olaydır. Çünkü kimin nereye gideceğini kestirmeye çalışırsınız. İyi giyimli hoş bir hanımefendi büyük ihtimal lüks bir semte gitmektedir diye düşünürsünüz. Elinde siyah eski çantasıyla bir memur kolaylıkla dikkatinizi çekebilir. Peki onun yanında duran düşük bel pantalonlu, i-pod dinleyen uzun saçlı genç? O kesin öğrencidir, elindeki defter yığını en büyük ipucunuz olabilir. Ama bunlardan öte esas kavga az sonra başlayacaktır: önce kimin otobüsü gelecek?

Otobüslerin gelişi adeta bir seromoni gibidir. Ardı ardına geçen otobüsler sanki kendinizi bir kurtuluş günü kutlama törenlerinde hissettirir sizi. Önünüzden geçen korteji selamlamak edasıyla ayağa kalkmanız aslında "benim otobüs nerde kaldı yahu!!!" siteminin bir ürünü olmaktan öte gidemez. Tabi otobüslerin kalitesi şüphesizdir. Şansınız biraz iyiyse belediyece yeni alınmış bir otobüsün koltuklarına kendinizi atabilirsiniz. Eğer o gün tersten kalkmış ve şansınız yaver gitmemişse, önceden teneke kutusu olarak dizayn edilmek istenen, ebatları gözleri az gören bilim adamları tarafından fazla büyük yapılan, hal böyle olunca da altına tekerlek takılmak suretiyle otobüse dönüştürülen bir teknoloji harikası(!) ile sabah yolculuğunuzun tadını çıkarabilirsiniz. Ama unutmayınız, acı da bir tattır.

Bir sonraki önemli nokta kaptan şoförünüzün o günkü psikolojisidir. Kendisi o gün arkadaşlarıyla son durağa en hızlı gidebileceği iddiasında bulunmuş olabilir. Belki bir önceki seferinde kendisini sollayan bir delikanlının modifiye edilmiş doğan görünümlü şahininin peşinde olabilir. Uykusunu alamamış, borç gırtlağa dayanmış da olabilir. Bütün bunların gölgesinde o araca hükmetmek şoför için çocuk oyuncağı olduğu gibi aracın içinde durabilmek de her yiğidin harcı değildir. Tabiri caizse "iğne deliğinden" geçen bir otobüs söz konusu olduğunda manevralar malumunuzdur. Tutunmak gerekir. Aslında bu bile şoföre bağlıdır çünkü kendisi yeteri(!) kadar yolcu aldığında tutunma gibi bir dert kalmayacak, insanlar zaten birbirlerine yaslanarak sabitlenecek böylece istenilen noktaya daha seri ulaşılabilecektir.

Ve sizin durağınız... İndiğinizde sanki sizi belediye başkanı karşılayacakmış hissine kapılırsınız. Çünkü böylesi zorlu bir yolculuk kesin protokol tarafından ödüllendirilmelidir. Kendinizi Nasuh Mahruki kadar gururlu ve yorgun hissedersiniz. Mahruki belki dağlara çıkmıştır ama siz de belediye otobüsüyle yolculuğunuzu tamamlamışsınızdır. Türlü zorluklarla karşılaşılmıştır, tümsekler, çukurlar, keskin virajlar, modifiye araçlar ve nice engeller aşılarak gelinmiştir buraya. Takdir edilmemesi düşünülemez. Ama şöförünüzün 1. vitese takmak için verdiği gayretin nihayete ulaşmasıyla çıkan dişli sesiyle kendinize gelir, işinize geç kalmamak için harekete geçersiniz.

Bu sefer kısmet olmamıştır ama bir başka seferde sizi karşılamadığı için kendisine kırıldığınız belediye başkanının elini sıkmamaya karar verir ve bir sonraki buluşma için güne karışırsınız. Problem yoktur çünkü akşam buluşmanız gerçekleşecektir. Herşey sil baştan tekrarlanacaktır. Belki bu sefer zabıta amiri de başkanın yanında sizi karşılamaya gelir. Kim bilir...

 
Toplam blog
: 20
: 1301
Kayıt tarihi
: 10.07.06
 
 

Ben Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde eğitim görmekteyim. ..