- Kategori
- Kişisel Gelişim
Bir batılının 'kalem kılıçtan keskindir' dediği yerde Japon kalemle kılıcın uyumundan bahseder.
''Kanei'nin yirminci yılının (1645) onuncu ayının ilk on günü içindeyiz. Gökyüzüne saygı sunmak, Kwannon'a dua etmek ve Buda'nın önünde secdeye varmak üzere Kyushu'da Higo Twato dağına çekildim. Harima bölgesinden savaşçı Shinmen Musashi No Kami Fujiwara No Genshin'im ve altmış yaşındayım.
Yüreğim gençliğimden beri Strateji Yolu'na eğilim duymaktaydı. İlk düelloma onüç yaşımdayken girişip Shinto okulundan bir stratejisti Arima Kihei'yi altettim. Yetkin bir stratejist olan Tadashima Akiyama'yı yendiğimde onaltı yaşındaydım. Yirmibir yaşında başkente gidip çok çeşitli stratejistlerle karşılaştım ve hiçbir döğüşümde yenilmedim.
Bundan sonra bölge bölge dolaşıp çeşitli okullardan stratejistlerle karşılaştım ve altmış kadar döğüşe girmeme karşın hiçbirini kaybetmedim. Bu onüç ila yirmidokuz yaşlarım arasında oldu. Otuzuma geldiğimde geçmişime bir göz attım. Önceki zaferlerim stratejide ustalaşmış olmamdan kaynaklanmıyordu. Belki doğal bir yetenek ya da yazgının buyruğuydu ya da başka okulların stratejisindeki zaaflar nedeniyle idi. Kendimi elimi eğitmeye, bedenime hakim olmaya ve kılıç döğüşünün birçok ruhsal tutumuna ulaşmaya adadım. Ondan sonra gece gündüz ilkeyi araştırmaya koyuldum ve elli yaşıma geldiğimde Strateji Yolu'nu kavradım. '
Shınmen Musashi
Yakın bir zamanda bir arkadaşın sevimli kitaplığında Miyamoto Musashi'ye ait 'Beş Çember Kitabı' elime geçti. Böyle bir kitabın her sayfasının dolu dolu olduğunu şöyle bir göz gezdirince bile anlayabiliyor insan. Hele de savaş sanatlarına ilgisi varsa. Ki Samuray geleneğine olan saygı ve hayranlığım çocukluktan beri vardı. Zaten o andan itibaren kitabı elimden bırakamadım.
Miyamoto Musashi, zamanın Japonya'sında 1580'li yıllarda dört yüzyıllık iç mücadelenin etkilerinden sıyrılmaya çabalayan bir dönemde doğmuş. İmparatorların geleneksel yönetiminin 12. yy'da yıkılmasının ardından yerel toprak ağaları, savaşçı rahipler ve haydutlar arasındaki iktidar ve toprak savaşının olduğu yıllarda...
İçine doğduğu şartlar deyince Tokugawa döneminden bahsetmeden geçmek olmaz. Japonya'nın toplumsal tarihinde çok önemli bir dönem. Tokugawa bürokrasisi tüm toplum üzerinde egemenlik kuruyor. Yalnızca eğitim, yasa, hükümet ve sınıf kurumları değil her sınıfın giyim ve davranış tarzı da belirleniyor ve Japonyanın geleneksel sınıf bilinci katı bir sınıf yapısı halinde donuyor. Dört temel toplumsal sınıf var; samuraylar, çiftçiler, zanaatkarlar ve tacirler.
Samuraylar, eski şovalyeliğe dayalı zenginlik bakımından değil ama saygınlık bakımından en yüksek sınıf. Toplumsal yapı değişip de toplum dışına itildiklerinde işsiz samuraylar Ronin olmak zorunda bırakılmışlar. Böylesi bir düzende bile savaş sanatlarına bağlılıklarını sürdürerek eski şovalyelik geleneğini yaşatan içe dönük bir sınıf haline gelerek geleneğin koruyucusu ve uygulayıcı olmaya devam etmişler. Bu Kendo'nun da yükseliş dönemi.
Gerçek kılıç ustalarının yaşadığı bir dönemde dünyaya gelen Musashi'nin de küçük yaşlardan itibaren Kendo(Kılıç Yolu) okullarına devam etmesi büyük oranda içsel eğilimlerinden kaynaklanmış. Kılıç dövüşlerinde ustalaşmaya giden yolda hiç yenilmemiş olmasının temelinde, karşılaşmaların doğasının anlaşılması için karşı tarafın hissiyatını iyi gözlemlemek, tüm bu etkileri kullanabilmek için de Strateji Yolunu kavramak gerektiğine olan inancı var. Etkin bir savaşçı olduğu dönemin meyvelerini ve birebir yaşayarak özümsediği uygulamaları, yaşamının sonlarına doğru dağda bir mağaraya çekildiği yıllar süren inzivasında Strateji Yolu adı altında yazıya dökmüş.
Kılıç Yolu yani Kendo, Japonya'da daima soylulukla anlamdaş olmuş. 8. yy'da Samuray sınıfının kurulmasından sonra Zen öğretilerinden ve Shinto* hissiyatından esinlenen en yüksek eğitim biçimi. O zamandan bu zamana Kendo okulları varlığını sürdürerek günümüze dek ulaşmış. Tokugawa döneminde genç erkekler yalnızca Çince klasiklerin yazımı ve kılıç oyunlarında eğitiliyorlarmış. Kılıç ve kalem Japon soyluların yaşamı ve eğitimlerinin merkezi niteliğinde. Öğrenme ve uygulamanın birebir örtüştüğü, birbirine kilitlendiği, birbirini bütünlediği bir öğrenme biçimi ve kanımca bu yöntem çok değerli.
Öyle ki 'kılıç samurayın ruhudur' denir. Bir batılının 'kalem kılıçtan keskindir' dediği yerde Japon 'kalemle kılıcın uyumu'ndan bahseder. 'Çeşitli yollar vardır. Herkes eğilim duyduğunu uygular. Savaşçının yolunun kalem ve kılıç yolu olduğu ve her iki yola da eğilimi olması gerektiği söylenir.' Ki Musashi'ye göre bir savaşçı için savaşçının yoluna bağlı kalmaktan başka bir yol yok.
Kılıçla yaşam ve ölümün anlamı savaşçının gündelik davranışında bulunur. Ölümü günlük hayatında kararlıca benimseyen kılıç ustası kabul edilir. Kılıç Yolu sadece kılıç eğitimi değil samurayların onur düsturuna uygun yaşamaktır. Savaş, samurayın gündelik yaşamının ruhudur.
Kılıç Yolu, samurayın Konfüçyüs felsefesi ve Japonya'nın Shinto dininden beslenen ahlak öğretisi olarak tanımlanıyor. Japonya'nın savaşçı samurayları zahid Zen öğreniminin izini sürerken, Zen,** savaş sanatlarıyla başabaş gitmekteymiş.
Savaş sanatlarının ruhuna baktığımızda uygulayıcıyı zihnen, bedenen ve ruhen eğittiğini görürüz. Uygulamanın, bedenin geride kaldığı, zihnin gereksiz ve kullanılmayan bilgilerle doldurulduğu, ruhun ise sıkıntıdan boğulduğu eğitim biçimlerinin tamamen dışında olduğu su götürmez bir gerçektir. İnsanın kişisel benzersizliğinin esini ruhundadır. Ortaya çıkması için beden ve zihnin birlikte çalışması gerekir. Savaş sanatları eskiden bugüne aynı teknikle çalışır, aynı felsefe ile, aynı yöntemle...
Zihni eğitmenin, bedeni hafifletmenin, ruhu kanatlandırmanın doğru yöntemleri, doğru yönleri insanı Yol ile buluşturur. Derinleşmeyen hareket kavgayı, derinleşmeyen bilgi kibri, derinleşmeyen duygu başarısızlığı doğurur. Savaş sanatları adı üstünde bir sanattır. İnsanın kendini kendinde yenmesinin incelikli ve kadim yoludur savaşçının yolu. Bu yol ki, zihni temizler, bedenen, ruhen ve zihnen an'da kalmanın önünü açar. Zira, yaşanan an bu andır. Her şey bu an'dadır.
Musashi'ye göre bilgi tamamlanmış bir çemberdir. Kitabında Toprak, Kendo ve Zen temellerinden yükselen bir anlayışla aktarıyor bilgi ve deneyimini. Boşluğu hiçlik olarak tarif ederken tarif edilemeyek bir tek şey varsa onun da Boşluk olduğunu söylüyor. Zorlu bir yoldan sonra ulaşılabilen ve sadece yaşanabilen bir his...
Kendo öğretileri, Zen öğrencisinin maruz kaldığı ürkütücü sözel saldırılara benzetiliyor. Kuşku ve eziyetlerin saldırısı altında aklı ve ruhu girdaba kapılan öğrenci yavaş yavaş ustası tarafından kavrayış ve anlayışa ulaştırılır. İşte hayatla başetmenin bilinçli yolu! Kendo öğrencisi ise gece gündüz demeden çalışır, ta ki kılıç kılıç olmaktan, hırs hırs olmaktan çıkana dek...
Musashi, Japonların 'Kensei' yani 'Kılıç Piri' olarak kabul edilmiş. Kaleme aldığı 'Go Rin No Sho' hem savaş stratejisi hem de tekil dövüş tekniklerini anlatan Kendo'nun temel kitabı kabul edilmiş. Kitap Strateji Yolu'nu öğrenmek için bir rehber ve Musashi'nin de özellikle belirttiği gibi her rehberde olduğu gibi içeriği öğrencinin anlayışının ötesinde...
Musashi'den bahsedilirken ''acımasız bir adam gibi görünse de dürüstçe bir ideali mantıksal olarak izledi'' ifadesi geçiyor. Temel esininin 'alçakgönüllülük ve zorlu çalışma' olduğu... Çok saygıdeğer ve az bulunan, iz bırakan bir yaşam. Bir usta, hayatını adamış bir usta...
Musashi, Yol'u, 5 kitap halinde ele almış. Bunların her biri farklı bir yöne ilişkin; Toprak, Su, Ateş, Rüzgar(gelenek) ve Boşluk.
Kitabı özellikle savaş sanatları ve savaşçının yoluna kendini yakın hissedenlere öneririm.*** Yol denince benim kalbim ürperir. Yol yöndür. Lao Tzu Tao'yu anlatmak için, Yol ve Yön kelimelerini kullanır. Çünkü o da bilmektedir ki Tao anlatılamaz. Belli bir yol yoktur. Hissedilerek edim ve doğru hareketle oluşan bir yol bu tıpkı masallardaki gibi... Eğrilik yoldan saptırır. Yan yollar vardır. İnsan birşey olmaz yakın diye girer ve her adım onu daha da uzaklaştırır. Çok fazla içeriye girdiğinde de kaybolmak içten bile değildir. Dünya kayıp insanlarla dolu. Her birimiz kendi yüreğinde bunu biliyor aslında; kayıp olup olmadığınıi yan yollarda olup olmadığını, Yol'da olup olmadığını...
Musashi'ye göre savaşçının yolu bir insanın yüreğine yazılmıştır. Bunu şöyle açıklıyor;
''Bazı insanlar apansız esinlere açıktırlar. İnsanların doğal yatkınlıkları farklı olsa da Dört Ant'ı (asla geç kalma, ustana yararlı ol, sevginin ve üzüntünün ötesine geç, insanın iyiliği için var ol) )göz önünde bulundurarak düşüncen kendi refahın üzerine çıktığında, onu aştığında düşünceden bağımsız bilgelik çıkar ortaya. Şeyleri derinlemesine düşünen kişi geleceği dikkatle göz önünde bulundursa da genellikle kendi refahını düşünecektir. Böylesi kötü düşüncenin sonunda yalnızca kötü eylemlerde bulunacaktır. Aptal insanların çoğunun kendi refahlarının ötesini düşünmeleri çok zordur. Yalnızca bilginin ve teknolojinin pratik yararlarını düşünmek bayağılıktır. Dolayısıyla bir işe giriştiğinde başlamadan önce niyetlerini dört Ant üzerinde topla ve bencilliği ortaya koy. O zaman başarısızlığa uğramazsın.''
'Dokkodo-özgüven yolu-' nda dikkati çektiği noktalar üzerinde de düşünmeye değer;
1. Her şeyi olduğu gibi kabul et.
2. Kendi hazların için zevk peşinde koşma.
3. Hiçbir koşulda kısmi bir duyguya bağlı kalma.
4. Kendini hafif, dünyayı derin düşün.
5. Hayatın boyunca uzun arzulardan uzak dur.
6. Yaptığın şeylerden pişmanlık duyma.
7. Asla kıskanç olma.
8. Bir ayrılığın seni üzmesne asla izin verme.
9. Kızgınlık ve şikayet ne kendin için ne başkaları için iyidir!
10.Şehvet ve Aşk ile hareket etme.
11.Yaptığın şeylerde hiçbir tercihin olmasın.
12.yaşadığın yere yabancılaş.
13.Lezzetli yiyeceğin peşine düşme.
14.Artık ihtiyacın olmayan eşyaları üzerinde tutma.
15.Geleneksel inançlara göre hareket etme.
16.Silah taşıma veya silahlarla oynama.
17.Ölümden korkma.
18.Yaşlılık için mal toplama.
19.Buda'ya veya diğer tanrılara onların yardımına ihtiyaç duymadan saygı duy.
20.Vücudunu terk edebilirsin ama onurunu korumalısın.
21.Asla Yol'dan ayrılma.
*Shinto: 'Ten' ya da 'gökyüzü' Shinto dini anlamına gelir. İki karakteri Kami;Tanrı, Michi;Yol'u birleştiren Shinto Japonya'nın en eski dinidir.
**Zen: Zen'de inceliklere yer yoktur. Doğrudan şeylerin gerçek doğasına yönelir. Tören yoktur, öğreti yoktur. Zen'in ödülü esas olarak kişiseldir. Zen'de aydınlanma davranış değişikliği anlamında değil, gündelik yaşamın doğasının kavranılması anlamına gelir. Büyük erdem yalınlıktır ve varış noktası başlangıçtır. Bu uç noktada zamanlamadır. Öfkesizliktir. Düşmanına onur konuğu olarak davranmak demektir. Aynı zamanda korkuyu terk etmek anlamına gelir.
*** Beş Çember kitabı, Miyamoto Musashi,Anahtar Kitaplar yayınevi