Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Bir ben var benden öte!!

Bir ben var benden öte!!
 

Bu herkesin korktuğu kaçtığı bir durumda olsa ben birçoğumuzun çok kişilikli olduğunu düşünüyorum…

Kim yanlış olduğunu düşünüp, yapmadığı ya da doğruluğu netlik kazanmış hatta ödüllendirilmiş durumların pişmanlığını yaşıyor. ‘Yanlıştı belki ama o benim istediğimdi’ diyebiliyor. Farkında olarak bunları yaşamak, başka bir deyişle aslında kendimiz, olduğumuzu ve her durumundan emin olduğumuzu düşündüğümüz ben’in tam tezat durumları isteyen başka bir kişiliğe dönüşmesi ne ile adlandırılabilir? Yoksa gizlenmiş bir diğer kişiliğiniz mi var?

Peki kim bir durum, bir düşünce karşısında iki zıt duyguyu da net yaşıyor. Bir ölümde kayıp için üzülüp, kahrolmak, hem de ‘zaten felçliydi onun için iyi oldu’ diyebilmek. Yada yakın bir dostun, yaşamak istediği çok mutlu bir gününde sevinçten ağlamak. Gizlenmiş kişiliğimiz zaman geçtikçe dışarı mı çıkıyor? Bunu mu düşünüyoruz?

Çok ciddi ve sizin için ideal olduğunu düşündüğünüz bir iş görüşmesinde, her halinizi inceleyen, sorgulayan karşınızdaki kişiye kaç defa espri yapabildiniz yada kendinizi mecbur hissetmeden konuyu iş dışına çıkarabildiniz. Kişilikler mi artıyor. Yoksa biz mi geç farkına vardık?

Teknolojiden, trafikten vb.. şehir hayatının getirdiği tüm olumsuzluklardan çok sıkılıp da bir köy evine yerleşmeyi doğayla güne başlayıp yine doğayla bitirmeyi kim istemedi? Peki imkanı olup da o köye giden, 1 hafta kalınca şehir hayatını özlemeyen geri dönmeyi içten isteyip de bunu söyleyemeyen kaç kişi var. Bu bizim kaçıncı kişiliğimiz?

Yanlışlıklarımızdan çok doğrularımızı gördüğümüzü, kimlere ne gibi zararlar verdiğimizi düşünmediğimizi ne zaman farkına varacağız. Yada bu koşuşturmada kendimizin ne kazanacağını/kaybedeceğini, hangisi benim doğrumdu, ben hangisini hayatıma geçirdim deyip kendimizi, düşüncelerimizi sorgulayacağız. Aslında biz ne istiyorduk ve neler yaptık?

Her düşüncede, duyguda kafamızın sağında bir melek, solunda bir şeytan mı beliriyor? Bunu mu hissediyoruz? Ne komik! Bunlar bizim ikinci, üçüncü kişiliklerimiz olmasın. Sakın onlar bizim yapmak istediğimiz diğer düşünceler, duygular olmasın.

Aslında ne kadar olduğu bile belli olmayan hayatımızda sürekli bir yerlere yetişme, asıl yapmak istediklerimizi yapamama yada erteleme çabasında olduğumuzu ve zaman öldürmek için ömür içinde ne kadar çok koşturduğumuzun farkında mıyız? Yapmak istemeyip de hayat şartlarının bize yaptırdığı tüm durumlar için zaman öldürmek... Hangi zamanı? Esasında ne kadar olduğu, belli bile olmayan ömrümüzün zamanını mı?

Bu durumda biz zaman mı öldürüyoruz? Yoksa öldürdüğümüz zaman ömrümüzü mü tüketiyor?

Ve tüm bu koşuşturmalardan sonra ne zaman farkına varacağız yüreğimizdeki ayak izlerinin???

Fotoğraf kaynak: DAN HALLER

 
Toplam blog
: 26
: 906
Kayıt tarihi
: 31.01.07
 
 

Hayata yayılarak yaşamayı düşlerken, zamana sıkıştığımı fark ettim, tek sebebini çalışma şartları..