Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir çifte cinayet ve düşündürdükleri

Bir çifte cinayet ve düşündürdükleri
 

Kadına yönelik şiddette son 10 yılda yaşanan %1400 (yazı ile: Yüde bindötyüz !) artış ve son olarak Urfa-Viranşehir'in bir mezrasında işlenen çifte cinayetin düşündürdükleri:

19 yaşındaki bir genç insan, 8 aylık doğmamış bebeği ile birlikte, yine "Töre" denilerek ve yine bir akrabası tarafından katledildi. Bu ne ilk "Töre" adı arkasına sığınılarak işlenen cinayetti ve korkarım ne de sonuncusu olacak.

Bir insanı, kendi tartışılabilir doğrularına uygun davranmadığı için katletme hakkını meşru gören, görebilen bu çarpık zihniyet nereden besleniyor? Yaşama ve yaşatma yerine ölüm ve yok etmeyi seçen bu "akrabalar" ne zaman, hangi ara akrepleşti?

Türkiye’de ortalama her gün 5 kadın eşleri, sevgilileri ya da tanıdıkları erkekler tarafından öldürülüyor, boşanmak isteyen kadınlarsa şiddetten en fazla mağdur olanlar olarak karşımıza çıkıyor. Devletten koruma talep eden kadınların kaldığı sığınma evleri açılış törenlerinde teşhir edilirken, koruma talebiyle polise veya savcılığa başvuran kadınların yüzde 73'ü, sığınma evlerinde olan kadınların ise yüzde 27'si cinayete kurban gidiyor.

Peki bu anlamsız şiddeti besleyen mecralar aşağıda saydıklarımız olabilir mi?

* "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi” adı verilen yasada, şiddet gören kadının ikna, uzlaşma gibi yöntemlerle hukuki yollardan hakkını aramaktan vazgeçmeye teşvik edilmesi,
* kadınlara sağlanan “sığınakların” gizliliğinin ortadan kaldırılması,
* kadına yönelik şiddetin insan haklarına aykırılığına değinilmemesi,
* şiddet gören kadınlara tedbir kararı verilebilmesi için gördükleri şiddeti ispatlamalarının istenmesi,
* kürtaj ve sezeryan doğumu yasaklamaya çalışan siyasiler,
* tecavüz ve taciz davalarındaki yargı kararlarının büyük kısmının tacizci ve tecavüzcüyü aklama yönünde olması,
* tecavüze uğrayan kadının tecavüzcüsüyle evlendirilmesine çalışılması ve bu şekilde oluşturulan ucube yapıya "aile" denmesi,
* meşruiyeti tartışılır siyasi otoritenin başı tarafından sıklıkla dile getirilen "kadın-erkek eşit değildir" söylemi,
* bu eşitsizlik özlemini aptalca sözleriyle daha da artırmaya çalışan cahil yerel siyasiler.
* "hamileler sokakta dolaşmasın" gibi fetvalar vermeye çalışan, kerameti kendinden menkul sözde din adamları,
* kızlarını okutmayan, eğitmeyen, ilgi alanı ve özel alan tanımayıp, eve kapatan, kendi koyu cehaletinin öz çocuklarında devamını arzulayan ebeveynler.

Bütün bu uygulamaların içinde olan, destekleyen insanlar... Siz nesiniz, kimsiniz, nasıl ve nerelerde yetişitirildiniz...? Beyninizin kıvrımlarında olması gereken zeka pırıltılarının yerini dolduran cehalet, taassup ve gericilik çamurunun bir an önce temizlenmesi gerekiyor. Yoksa daha birçok genç insan, doğmamış bebekleri ile birlikte sizin kanlı, karanlık, yok olası zihniyetinizin kurbanı olmaya devam edecek ne yazık ki.



[Ferda Ceylan Ergin]

 
Toplam blog
: 24
: 302
Kayıt tarihi
: 06.09.13
 
 

1962, Denizli doğumludur. Ankara Anafartalar Lisesi (1979) ve Ankara Ünv. Siyasal Bilgiler Fakült..