Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '13

 
Kategori
Deneme
 

Bir çocuk bir Allah

Bir çocuk bir Allah
 

Aşkın Şifresi İmza Günü-Bedri Rahmi Eyüboğlu Sergi Salonu-İskilip


Ey sevgili, hep diledim, hep istedim, hep yol gözledim. Çocukluğum düştü önüme, eğilip aldım yerden gençliğimin eline verdim. Günlük (sığla) ağaçlarının karanlığında gece üstümü örtmüş, yılların özlemlerini arzularını yerden yere vuruyor hafiften esen ince ve sevgi dolu rüzgâr. Düşünüyorum da ne hülyalar aksinde ihtiraslar peşinde koşmuşum yıllar yılı. Ne özlenen bahara ermiş gönül ne kuytularda kaybettiği ‘ben’i bulmuş. Savruk duyguların içimde kopardığı kıyamet mi bu! Sabah erken sahile iniyorum her gün. Denizin soğuk sularına bırakıyorum tutsak olan bedenimi. Sahilde kaleler yapan çocukları görüyorum neşeyle, güle oynaya. İmreniyorum onlara. Ben de kumdan kaleler yapardım. Deniz dalga dalga gelir ve bin bir güçlükle yaptığım kaleyi yıkardı. Üzülmezdim bir daha yapardım. Bir daha bir daha. Hep yeniden hep yenidenlerle yine yeniden yapardım. Kalenin yıkılması bir şey değil şimdi. Beni asıl üzen kumdan kaleler yapmayı hiç yaşayamayan ve asla yaşama şansları olmayan alamayan, olamayacak olan çocuklar. Allah’ın yeryüzüne gönderecekken vazgeçip de yanına tekrar aldığı çocuklar. İçim burkuluyor işte kumdan kaleler yapan çocukları gördüğümde.

Bu sabah sahilde beş yaşında bir çocukla tanıştım adı bengisu. Kamyonuyla kum taşıyor, yüreğiyle kumları düzenliyor, güzel bir kale yapıyordu. Oturdum karşısına birlikte yaptık en güzel kaleyi. Dalga dalga geldi deniz önce bir kısmını yıktı sonra biraz daha, biraz daha, yok oldu kale. Bir imparatorluğun çöküşü gibi. Bir kale daha yaptık o da aynı şekilde azar azar yıkıldı tıpkı bir insanın makamını, mevkisini, servetini kaybetmesi gibi. Sonra bir tane daha yaptık bıkmadık. O da yıkıldı ölüm gelir gibi. Yedi milyar insan ortalama 80 yılda bir ölüyor ve yerine yenisi geliyor. Bütün bu ölümler kumdan yapılan bir kale gibi değil mi? neden bu ihtiraslar bu kabına sığmayan vahşi arzular neden? Neden bu kendini tanrılaştırmak, benlik bataklığına saplanmak neden? Neden yiyeceği bir lokma ekmeği olmayanı düşünmek varken, beş yıldızlı otellerde yemediği yemeğe milyonlar harcamak neden? “evlat! Küçük bedenlerde büyük sevgi var. Büyük bedenlerde ise küçücük belki hiç sevgi! Ne acıdır ki bedenler büyüdükçe içindeki sevgi de azalıyor. Oysa büyük olmak, büyüdükçe küçülmeyi bilmektir.

Bu kaleyi yaşamın boyu hep böyle saflığınla yılmadan yapmanı tanrıdan dilerim.”maşukun gönül bahçesinde kaybolmuşum, ne gideceğim yer belli, ne de sığınacağım bir omuz. Yol bir çocuğun kalbine giden yol mu yoksa Enel Hakk’a ulaşmanın yolu bir çocuğun ruhunu okşamaktan mı geçiyor? Aşk yolu, yolların kesiştiği, kesişen yolların ayrıldığı, ayrılan yolların biri birine hasret kaldığı bir karanlık yoldur. Bu yolu gözlerini kapatıp yüreğinin sesini gözlerin yaparak geçebilirsin. Aşk, çevrendekilerin yaşadığı değildir. Onların ki, alış-veriştir. Bilirsin ki ey sevgili, alış veriş uzun sürmez. Sana çocukların saf tertemiz yürekleri gibi karşılık beklemeksizin sevgi vaat edene sıkı sıkıya sarıl. O aşktır. (muhabbettir.) Bir çocuk bir Allah seni muhabbet yolunda tutsun ve sana aşkın şifresini müjdelesin.

Mahmut ÖZKOCA

 
Toplam blog
: 49
: 964
Kayıt tarihi
: 03.02.13
 
 

Öğretmen / Yazar - Şair  ..