Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '09

 
Kategori
Siyaset
 

Bir delinin kuyusu, Kırk Akılsızın Hukuk Mücadelesi

Bir delinin kuyusu,  Kırk Akılsızın Hukuk Mücadelesi
 

Kurtlar vadisinin Kılıç'ını zor günler bekliyor. Rumların eline altın bir koz geçti şimd..


Çoktandır yazı yazmıyorum. Gündem çok çabuk değişiyor. İşlerden güçlerden, daha doğrusu, işsizlik ve güçsüzlükten olsa gerek, hiç yazasım yok. Elim klavyeye gidip de, şöyle akıllı uslu yazı döşeyesim gelmiyor. Neden acaba diye çok sordum kendime. Sanırım Türkiye’de gelişen olaylar beni biraz irite etti. Halbuki, yazı yazacak, fikir beyan edecek o kadar konu var ki ? Seç beğen al..

Bir süre daha yazmamaya niyetliyken, internet haberlerinde bu aralar çok sıkça rastladığım bir haber beni çok rahatsız ediyor. Fotoğrafta da gördüğünüz şu Atilla Olgaç meselesi. Ya “böyle aklı selim bir insan, çıkıp nasıl bunu söyler” dedim kendi kendime. Önce işin arkasında bir reklam kokusu gelmişti burnuma, belki de öyleydi. Ama sanırım olayın bu kadar büyüyeceğini tahmin edemediler. Olayı hatırlayalım. Neydi?

Tiyatro sanatçısı, Kurtlar vadisinin Kılıç’ı Atilla Olgaç, 1974 Kıbrıs olayları sırasında 10 Rum’u öldürdüğünü, bunların çoğunun esir olduğunu söylemiş. Sonradan inkâr ettiği bu olay Kıbrıs Barış harekatı sırasında olmuş. Daha doğrusu olduğunu okuyunca öğreniyoruz. Ama gelen tepkilerden sonra, benim de yukarıda bahsettiğim reklam kokuyor diye tanımladığım açıklama geldi sayın Olgaç’tan. Daha sonra "<ı>gerçek değil, senaryo çalışmasıydı" şeklindeki açıklamalarına rağmen gündemden düşmeyen aktör Attila Olgaç'ın sözlerinin hukuki boyutlarını araştırmak için Kıbrıs Rum Yönetimi bir başsavcı görevlendirmiş. Şimdi de olayı AHIM’e taşıyacaklarmış.

Türkçe’de <ı>“Kul istedi bir göz, Allah verdi iki göz” diye bir söz vardır, çok severim. Şimdi Rumların oyunu da buna benziyor. Adamlar zaten bahane arıyorlar, ne yapsak etsek de, şu Türklerin bir açığını yakalasak, dünya’ya rezil etsek. Kıbrıs’taki haklılığımız ortaya çıksa diye çırpınıyorlar. Al sana fırsat ! Atilla Olgaç’ın belki de öylesine söylediği, belki de bir senaryo çalışması olan, belki gerçek, belki değil bir hikâyesini, şimdi dava konusu yapıyorlar. Günlerdir, hem Rum, hem Yunan gazeteleri manşet üstüne manşet atıyorlar.. Ellerine fırsat geçti ya !... Vurun abalıya hesabı..

Şimdi bir de şöyle düşünelim. Farz edelim bu olay gerçekten oldu. Şimdi Rumların kalkıp, bu sözlere istinaden Atilla Olgaç’ı katil ve savaş suçlusu sayması normal mi? Normal diyenlere hemen cevap verelim. Olay 1974 barış harekâtı sırasında geçiyor. Kahramanımız o zamanlar bir asker. Karşılıklı ateş hattında, savaş ihtimalleri dahilinde her şey mubah gibi gözükse de Rum’ların vurduğu nokta ölenlerin yada öldürülenlerin esir olması. Ama acaba bu olay olmuşsa hangi şart ve koşullarda olmuştur. Bunu da irdelemek lazım. Ama onlar sütten çıkmış ak kaşık mı ?

Rumların ve Yunanlıların Kırmızı Bültenle aratmayı düşündükleri Atilla Olgaç burada. Anlattıkları onu bir savaş suçlusu saymaz. Nitekim o zaman binlerce Türkü katleden EOKA’cıların ve onların uzantılarının, şuan bile Güney Kıbrıs’ta ve Yunanistan’da savaş tamtamları sayanlar ne ile suçlanmalılar. Makarios’u onlar ulusal kahraman ilan ederken, biz Türklerin onu savaş suçlusu saymamasının tek sebebi, adada bir barış ortamının istenmesi ve arzu edilmesidir.

Onlar bir Bizans oyunları sergileyerek, kendilerini dünyaya kabul ettirdiler ve AB üyesi oldular. Hem de Türklerin haklı olduğu bir pozisyonda, hem de Avrupa’yı kandırarak, AB’yi kandırarak. Şimdi de AB’nin her genişleme raporu öncesi, aleyhte oy kullanarak, engelleme yapıyorlar bir AB ülkesi olarak. Olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine olmuyor mu? Ama bunu gören kim?

Öte yandan, AKEL Partisi Genel Sekreteri Antros Kiprianu, konu hakkında yaptığı açıklamada, itirafların geri çekilmesinin mümkün olmadığını; değerlendirilmesi gerektiğini savunmuş. Kiprianu, <ı>"Türk ordusu, 1974'te Kıbrıs halkı aleyhine olan barbarlığının tüm büyüklüğünü ortaya koydu" demiş. Ayrıca <ı>“, Türkiye Silahlı Kuvvetleri liderliğinin, uluslararası ceza mahkemesi önüne çıkarılması için siyasi ve hukuki önlemin değerlendirilmesi gerektiğini “ söyleyen siyasetçiler de var. Dedik ya ! Ellerine bir fırsat geçti. Kendilerince bir altın madeni buldular. Onlar ellerini ovuştururken, bizim tembel ve aciz diplomatlarımız olayları seyretmekle beraber ortada zeytin dalları ile dolaşıyorlar.

Rumlar böyle düşünürken ve Rum yönetiminin Olgaç’ın açıklamalarını, AB’de “<ı>Türkiye’ye baskı” aracı olarak kullanmaya hazırlandığı bir zamanda, bir Rum olan tarihçi Ronaldos Kaçaunis’un söylediklerini de bizim bu tembel(!) diplomatlarımız kullanmalıdır. Kaçaunis <ı>“3 Yunan subayın ve Lefkoşa Polis Müdürü’nün oğlunun da bulunduğu bir otomobil kentin Türk bölgesine girdi. Türkler onları durdurup ateş etti ve yalnız bir tanesi sağ döndü. Ertesi günü bir grup Kıbrıslı Rum, Rum bölgesindeki bankalarda, dükkanlarda çalışan Kıbrıslı Türkleri tutukladı. Tümü sivil ve bir önceki gün meydana gelen olayla ilgileri olmayan 32 Kıbrıslı Türktü. Onları bir yere götürüp öldürdüler. Daha sonra da toplu mezara gömdüler” diye belirtiyor. Haydi buyurun bakalım !..

Bu olay daha çok su kaldırır. Ama başlıkta ne demiştim.. Bir delinin kuyusu, Kırk Akılsızın Hukuk Mücadelesi !..

Hadi bakalım, ayıklayın şimdi Rum pirincinin taşlarını !...

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..