Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '09

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Bir devlet bu manzara karşısında halkına ne söyleyebilir?

Bir devlet bu manzara karşısında halkına ne söyleyebilir?
 

Ne tuhaf bir ülkede yaşıyoruz.
Ve ben yaşamım boyunca bu tuhaflığa bir isim koyamadım nedense.

Dünyanın hiçbir coğrafyasında yaşanmamıştır bu topraklarda yaşanan iç göç bunalımı.
Anadolu insanı çaresizlikten soluğu büyük kentlerde almaya başlamıştı benim çocukluk zamanlarımdan beri.
İşsizliğin, sefaletin, yokluğun, eğitimsizliğin doğal uzantısıydı göç gerçeği.
Büyük kentlere yokluktan gelen insanlara gösterilen yegâne yaşam alanları sanki bir rezerv bölgesi gibiydi.

Kentin kıyılara.

İmarı olmayan, alt yapısı olmayan hazine arazileriydi hepsi.
Bir gece de başlarını sokacak evler yaptı Anadolu insanı.
Ne su, ne elektrik, ne yol, ne ulaşım.
Hiç birisi yoktu ama göçe can mı dayanır?
Akın akın büyük kentler göçü karşılamaya başladı.
Hazine arazileri üzerine insanlar gecekondularını yaptılar ve başlarını soktular.
Gecekondular çığ gibi çoğalmaya başladı.
İnsan aklının alamayacağı ölçüde büyük büyük mahalleler kuruldu kent kıyılarına ama var olan bütün yapılar imarsızdı, kaçak yapılardı.
Tapusu olmayan ve hepsinin sahibi devlet olan Hazine Arazileri.

Kent kıyılarına kurulan bu mahallelerde yaşamın kendisi bir dramın resmiydi.
Trajedi doluydu buralardaki yaşamlar.
Köylerini terk edip büyük kentlere göç edenlerin yaşamlarında hiçbir şey değişmiyor, aksine daha da beter oluyordu.
Yine okul yoktu, yine sağlık yoktu, yine yol yoktu ve yaşam daha bir güvensizdi.
İşsizlik diz boyuydu ve her yan suç kokuyordu.

Sonuç mu?

Dozer sesleri ile uyanılan sabahlar.
Her an evlerinin yıkıma uğrama tehlikesi.
Bu gerilime can dayanır mı?

Yıllardır okuruz ve tanık oluruz gecekondu yıkımlarına.
Her gecekondu yıkımı bir trajediye dönüşür bu topraklarda.
Çaresiz insanların düşmüş olduğu bu dramatik durum insanın yüreğini parçalayacak cinstendir.
Yaşamları sadece yaşam mücadelesi vermekle geçen bu insanlar işte bu anlarda trajedinin en fecisini yaşıyorlar.

Geçen gün bir internet sitesine düşen haberde evi yıkıma uğrayan bir baba bıçağı dört aylık çocuğunun boğazına dayamış.
“Öldürürüm” diyor.
Ve haberin altında bu insanın nasıl da vahşileştiğinden demler vuruluyor.
Çocuğu da elinden alınıyor bu babanın ve SHÇEK denen kuruluşa teslim ediliyor.
Acaba sonu böyle mi bitmiştir? Bilemiyorum.
Ama!!!!!!

Bir devlet bu manzara karşısında halkına ne söyleyebilir?

Acaba suçlu o bıçağı dört aylık çocuğunun boğazına dayayan baba mıydı, yoksa o babaya bu yaşamı reva gören düzenin ta kendisi miydi?

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..