Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '10

 
Kategori
Öykü
 

Bir gaz lambası masalı

Bir gaz lambası masalı
 

... Ormanın içindeki ahşap kulübeden sızan ince bir ışık süzmesi sanırım gözün görebildiği en uzak noktadan bile farkedebilirdi.

... Genelde geceleri elektriklerin kesik olduğu bu yerleşim alanı, karanlığın basmaya başlamasıyla evlerden süzülen bu ışık süzmeleriyle yıldızlarla bezenmiş gökyüzünü andırıdı.

... Yine o akşamda yaşlı adam gazlambasını yakarak pencerenin önünde ki yerine koydu. Neden pencere önüne konurdu gaz lambası peki! Gece gece yolunu kaybetmiş bir tanrı misafirine yol olmak için vede tanrı misafirine yatacak yer olmak içindi bütün bunların nedeni.

... Gündüzden ılık ılık esmeye başlayan rüzgar, karanlıkla beraber şiddetini artırmış ve ağaçlarla birlikte soğuk türküsünü söylemeye başlamıştı çoktan...

... Gaz Lambası inceden ve tiz bir sesle ''gazım bitiiiiyooorr'' dedi. Cam kenarından içeri süzülen rüzgar alaycı alaycı gülümsedi ''Şimdi seni tamamen söndüreyimde gööörrr''

... Işığı zayıflamış olan gaz lambasının alevi titereyerek yanmaya devam etti. Yaşlı adam içerde ki is kokusunu çok geçmeden farketti ve hanımına seslendi ''Hanıııımmm! Gazyağı bitmek üzere, bidonu getir hele''

...Gazyağı bidonunu almak için kadının odunluğa gitmesi gerekiyordu. O da çekmecede sıralanmış olan mumlardan birini almak için el yordamıyla çekmeceyi karıştırdı. Rengarenk sıralanmış mumlar dokunan parmaklarla gıdıklandılar ve kıkır kıkır gülüştüler. Her biri gazyağı gibi bir aleve sahip olmak için can atıyordu. Aralarında şanslı mum mavi mum oldu. Oda kadının narin parmakları arasında kibritle buluşana kadar geride kalan mumlara ''yuppiii, ben birinciyim'' dedi çocuksu bir edayla.

Mum ve kadın odunluğa gittiler, gazyağı bidonunu aldılar ve eve geri girdiler. Yaşlı adam gazlambasını usulca üfledi ve alevini söndürdü. Çıkan is kokusu yine odayı kapladı. Camını çıkararak, fitilin olduğu parçayıda çıkardı. Gülümseyerek ''senin karnın mı acıktı'' dedi...

... Sonra bir bir çıkardığı parçaları geri taktı ve lambayı mum ile ateşledi. Gazlambası sevindi, kendine geldi.

... Dışarda ki karanlığı şimdi de yıldırımlar aydınlatmaktaydı. Önce gür ve tok bir ses karanlıkta ''ben varııımmm'' diye gürledi, arkasından aydınlandı orman.
Seslendi yıldırım gazlambasına; ''kimmiş ışığıyla ortalığı aydınlatacağına inanaaann''

Gaz lambası ışığını titretti, bilirdi ki zaman zaman yıldırım gelir böyle naralar atar ve sabaha doğru yorgunca kaybolurdu. O yüzden sadece titretti alevini ''ben'' dercesine...

... Ormanlık alanda yolunu şaşan tanrı misafiri adımlarını ışık süzen eve doğru hızlandırdı. Yıldırım yolcuyu hem korkutuyor hem de ıslatıyordu. Yolcu korktu, yolcu yoruldu ve kapının önünde durdu.

... Çalınan kapıyı açan yaşlı adam, misafiri davet etti içeriye. Gaz lambası pencere de ki yerinden alınıp komidinin üzerine kondu. Gaz lambası yine tiz sesiyle ''hoşgeldiiiinnniiizzz'' dedi misafire.

... Misafir mutlu oldu, ev sahibi o gece misafir ağırlamanın verdiği huzurla rahatladı.

... İşte gazlambasının ışığını küçümseyenlere bir öyküdür bu. Sizler ister masal deyin, ister gerçek ama hakiki huzura erenler, insanları küçümsemeyip hem gönül kapılarını hem de evlerinin kapılarını açıp yardım edenlerdir. Huzur, aydınlıkta yol bulur.

 
Toplam blog
: 50
: 608
Kayıt tarihi
: 18.10.09
 
 

Yazmayı sevdiğim kadar, konuşmayı sevseydim...Yazmayı becerebildiğim kadar, konuşabilseydim...Yazdık..