- Kategori
- Kitap
Bir İstanbul romanı: Leyla'nın evi
Son zamanlarda kitap okumaya zaman ayıramamaktan yakınıyordum. Çalışmaktan arta kalan zamanımı ancak dinlenerek geçiriyordum. Başladığım bir kitabın birinci, ikinci sayfasından sonra gözlerim kayıyor, dikkatimi toplayamıyorum. Mecburen bırakıyorum okumayı...
Zülfü Livaneli'nin enfes kalemi ile ele aldığı romanı "Leyla'nın evi" de aynı kaderi paylaşacak zannettim. Ama olmadı, daha birinci sayfadan hikayenin içine giriyorsunuz ve sonraki bölümü okumak için sular seller gibi akıyor satırlar. Cuma akşamı başladığım kitabı, pazar akşamı gözlerim dolarak bitiriyorum.
Leyla:bir hanımefendisi, dedesi Bosnalı Abdullah Paşa'nın boğazdaki yalısında geçen olaylar. Mübadele ve işgal yılları. Cumhuriyete geçişte yaşananlar..
Roxy-Rukiye:Bir gurbetçi kızı, hayat onu hip-hopçu bir şarkıcı olarak Almanya'dan İstanbul'a savurur.
Yusuf:Bosnalı yalısında bahçıvan olarak çalışan dedenin torunu. Roxy ile yolu kesişir bir İstanbul gecesinde.
Ali Yekta bey:dört kuşak yalılarda, konaklarda uşaklık yapmış ve geleceğini oğlu Ömer'e yatırım yaparak uşaklık zincirini kırmak isteyen bir İstanbul beyefendisi.
Bütün karakterlerin, İstanbul'un karmaşık yapısında bir şekilde yolları kesişiyor. Ve okuru hemen saran bir atmosferle tarihi koridordan bir İstanbul hikayesi çıkıyor. Livaneli'nin duru türkçesi ile akıp giden enfes bir roman çıkıyor. Şiddetle okumanızı tavsiye ederim. Bir nefeste okuyacak ve çok beğeneceksiniz.
Leyla'nın Evi
Roman
Zülfü Livaneli
Remzi Kitabevi
276 sayfa