- Kategori
- Şiir
Bir kadın gidince...

Bir kadın gidince, şehrin tüm köprüleri,
çepeçevre devrilmiş,
umuda çıkan tüm geçitler dibe serilmiş gibidir.
Renkli kokulu mumlar yanmaz olur masada,
ışıltılı tabakların iç içe konduğu
görkemli ve şatafatlı akşam sofraları,
şarkılara eşlik eden,
ince sesli nakaratlar yoktur artık...
Bir kadın gidince,
gül kokusu duyulmaz akşamları,
pencere başında bekleyen sevdalı bakışlar
ve artık
nerde kaldın diye merak ve korku ile soran da kalmaz.
KAPISI ANAHTARLA AÇILAN,
eşiği buz kesmiş kapılardan,
tek bir nida çıkmaz,
yuva da olmaz bu beton yığınlardan.
Bir kadın gidince,
lavobada fütürsüze yığılmış bulaşıklar ve
yıkanmayı bekleyen,
renkleri birbiri ile alabora çamaşırlar
kalıvermiştir başa...
Ödenesi faturalarla birlikte,
hayatın rengi de çekip gitmiştir,
ardına bile bakmadan.
Bir kadın gidince,
arkada ağlayan çocuk sesleri çığlık çığlığa,
anneciğim ne olur beni yapayalnız burada bırakma!
*******
Umuda atılan imzalar,
ve ARTIK HÜKÜMSÜZDÜR diye geçmişi tescil eden,
nikah cüzdanı unutulmaya bırakılmıştır,
konsolun en üst rafında...
Alışverişe gidilen pazar arabası bile,
ağlamaklı kalakalmıştır,
ardiye olarak kullanılan,
şu ufacık odada.
Sabahları,
elektrik süpürgesinin sesi de duyulmaz artık,
aynı,
artık duyulmayan yemek kokuları gibi,
buharlaşır uçar tüm sesler semada...
Son desibel edilen hırçın kavgalar,
atılan kahkahaların,
ve en neşeli anların en önüne geçiverir bir anda...
Bir kadın gidince,
kararır salonun ışığı,
günün alaca karanlığında,
kapanıveren perdelerin arasında,
aynı sabah bırakıldığı kadar soğuk ve de ıssızdır,
balkona çıkan karidorlar.
Hafta sonları çırılçıplaktır,
bayram günleri de
ölümcül bir sessizlikle koyun koyuna.
Kahvaltı için çay demleyen de yoktur,
çayın burcu burcu dumanında,
ekmek kızartan bir sevgili,
hadi alışverişe, diye serzenişler de duyulmaz artık...
Bir kadın gidince,
bir ana gider,
bir sevgili,
bir sırdaş,
bir arkadaş,
ve bir yar...
Bir kadın,
alır başını,
hıncı öfkesi hayal kırıklığı ile yan yana,
nereden başlayacağını bilmeden hayata,
öylece umarsızca,
sımsıkı bağlandığı tüm limanlar enkaza yakın alabora,
kimbilir
sığınabileceği güvenilir yeni bir liman bulana kadar,
ne fırtınalarda boğulur,
can cana,
yana yıkıla...
Bir kadın gidince,
temmuz ortasında karlar yağar mısralara,
en mutlu günlerde,
yası tutulur çekip gitmelerin düne inat!
Ama ne geri dön denilebilinir,
ne unutulur dünün dağlayan yarası...
Bir kadın gidince,
Ne kutlanması gereken,
doğum günleri kalır,
ne yıldönümleri,
gülüşlere ustaca çöreklenen bir kobra gibidir,
süratle geçip giden zaman.
Hani fotograflardaki sağ yanda,
gelinlikli bir pozdur,
ortadan öfkeyle yırtılana kadar,
ve
hani yatağın pencere kenarındaki yastıkta,
sadece ama sadece ,
sessizce silinip giden,
bir koku kalır,
alel acele alınıverilmiş bir kararla,
yeni bir koku ve yeni bir ten ile
yeri dolana kadar...
KISACA BİR KADIN GİDİNCE,
KISA SÜREN BİR DEPREMİN ARDINDAN,
YENİ BİR
***MİLAD***
BAŞLAR...
NİLGÜN ÇAKICI
BİR ERKEK GİDİNCE ŞİİRİNE NAZİRE OLARAK YAZILMIŞ DİZELERDİ...
EN GÜZELİ GİTMELER HİÇ OLMASIN!
**********************************