Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '13

 
Kategori
Öykü
 

Bir Kadın Öyküsü (3. Bölüm)

Bir Kadın Öyküsü (3. Bölüm)
 

Orta yaşa yaklaşan anne, delikanlıyı tandıkça kızının niçin mutsuz olduğunu anlamaya başlıyordu. Genç kız ve delikanlı siyah ve beyaz gibi iki farklı düşünce yapısında idi. Genç kız büyük şehirde annesi tarafından yetiştirilmiş, kadının özgür düşüncesine saygı duyan bir karektere sahipti. Uzak şehirlerin bir köyünden gelen delikanlı ise ataerkil aile yapısı içinde yetiştirilmiş, kadını sadece mal olarak gören bir kafa yapsına sahipti. Ne genç kız delikanlının yaşamında bugüne kadar rol oynamış kadınlara benziyordu, ne de delikanlı genç kızın erkek tipine uyuyordu. Aile yapılarıi yetiştirlişleri farklı bu iki gencin beraberliği onlara sadece acı verirdi.

Genç kız ve delikanlı gençlik hormonlarının etkisi ile adını zaman zaman aşk diye tanımladılkları bir etkileşim yaşıyorlardı. Allah için delikanlı çok yakışıklı bir çocuktu. Genç kız da çok güzeldi. Olay normaldı. Ama bu iki gencin beraberliği sadece taraflara üzüntü vermekle kalmayıp genç kızın ve annesinin geleceğe yönelik amaçlarına da sekte vuracağa benzerdi.. İşte genç kızın günlerdir hüzün içinde kara kara düşünmesinin sebebi bu ilişki idi. Genç kız aklı ile kalbi aradında kalmış gibi idi. Kalbi bu aşkı doya doya yaşamasını söylüyor, öte yandan aklı yürümeyecek bu ilişkiyi bitir diyordu.

Aşkın her türlü farkılılığı yok ettiği ve mutlu sonla sonlandırıldığı masal dönemleri geride kalmıştı. Genç kız mantığı ile bu ilişkinin zaman içersinde annesinin ve kendisinin büyük zahmetler sonucu elde ettiği eğitimini engelleyeceğini düşünüyordu. Bir yandan da delikanlıyı gördüğünde, onun kara gözlerine baktığında, sıcacık elini tuttuğunda duyduğu mutluluk geceleri uykularını bölüyordu.

Anne ise bu ilişki karşısında nasıl davranacağına henüz karar vermemişti. Sabah , akşam, işe giderken, işyerinde, akşam yatarken hep bu konuyu düşünüyordu. Delikanlıyı tanıdıkça onun bu ilişkiden hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğini, kıznı tutku denecek şiddette sevdiğini anlıyordu. Ama bu sevgi öylesine zehirli bir sevgi idi ki, kızına mutluluk değil hüzün ve başarısızlık getirecek bir sevgiye benziyordu.

Oldukça kıskanç olan delikanlı, genç kızın giyimine, yaşam tarzına müdahale eder duruma geliyordu zamanla. Bu olay ikili arasında zaman zaman şiddetli kavgalar çıkmasına da sebep oluyordu. Hatta bir keresinde anne, kızının kolunda gördüğü morluğu ve çiziği sorduğunda kızı kapıya çarptım diye geçiştirmişti. Oysa ki anne, kızına delikanlının şiddet uyguladığının şüphesi içinde kıvranıyordu. Onun canı bahasına, gözünden sakındığı, babasız büyük zorluklarla büyüttüğü, hiçbir şeyi esirgememek için uğruna gece gündüz çalıştığı kızı, koklamaya doyamadığı yavrusu şiddet mi görüyordu. 'Ona kalkan eller kırılsın.' diye söylendi kendi kendine.

Annnenin bu olaya bir care bulması lazımdı. Kızı binbir zahmetle girdiği Üniversitedeki derslerini de ihmal etmeye başlamıştı. Bu şartlarda okulunu da bitiremiyecekti.

Bu durumda annenin önünde bir kaç seçenek vardı. Ya kızına bu delikanlıdan ayrılması için baskı yapacak, otoritesini kullanacak ve bu ilişkiyi bitmeye zorlayacaktı. Bu durum kızını o delikanlıya daha da çok yaklaştıracak ve belki de kızı kaçıp delikanlı ile evlenecek ve onun şehrine gidecekti. Birden kızını okulunu bırakmış, delikanlı ile evlenmiş, onun baba evine yerleşmiş ve çoluk çocuğa karışmış olarak düşündü. Her gece kocasından dayak yiyen, eşinin ailesi tarafından şehirli gelin diye horlanan bir kadın. Günlük gazetelerin 3. sayfalarında hergün yüzlercesi okunan bir örrnek. Kızı bu yaşama ya sessizce katlanacak, sinir hastası olacak veya ya intihar edecekti ya da kaçıp annesinin yanına gelecekti. Tabii peşinden gelen ve onu vuran, bıçaklayan bir koca.

Annenin birden tüyleri diken diken oldu. Bu olay böyle bitmemeli idi. Genelde bu tür aşklar böyle biter ama bu sefer sonuç farklı olmalı idi.

Anne, sadece kızını bu ilişkinin olmayacağına inandırmanın sonucu olumlu etkilemeyeceğini düşününce delikanlıya da yaklaşmak, arkadaş olmak ve onunla da konuşmak yolunu seçti, Delikanlıya arkadaşça yaklaşan anne onu sık sık eve yemeğe, çaya davet etmeye başladı. Bu arada çevre ne der, bu delikanlı sizin eve neden bu kadar sık giriyor, kız nişanlandı mı sorularına karşı durmaya çalıştı. Malum toplum bu tür arkadaşlıkları pek sıcak karşılamıyordu. Delikanlıyı tanıdıkça ve konuştukça ona yaklaşabildiğini fark etti. Onda çocukluğundan kalan katılaşmış fikirleri değiştiremezdi ama hiç değilse bu ilişkiyı sorgulamasını sağlayabilirdi.

Kızı da annesinin bu arkadaşça tutumundan çok mutlu idi. Delikanlı eve gelip gittikçe iki genç arasında günlük yaşam stillerinde bile büyük farklılıklar olduğu ortaya çıkmıştı. Her ikisinin de yediği, sevdiği yemekler bile çok farklı idi. Dinledikleri müzikler, boş vakitlerini değerlendirme şekilleri, okudukları kitaplar, konuştukları konular da çok farklı idi. Ve işin en güzel tarafı kızı da bu farklılıkları görmeye başlamıştı.

Annenin uzun süren çabaları yavaş yavaş sonuç vermeye başlamıştı. İkili artık bu ilişkinin yaşam boyu beraberliğe gitmeyeceğinin bilincine varmaya başlamışlardı. Her aşk evlilikle bitmezdi. Bazen insanlar zamanında ayrılıp, yaşadıkları güzel beraberliği güzel bir anıya dönüştürebilirlerdi.

Bu öykünün sonunda genç kız ile bir yaşam boyu beraber olamayacağını anlayan delikanlı okulu bitirdikten sonra gidip ailesinin bulunduğu şehirde kendi düşünce yapısında bir kızla yuva kurdu ve mutlu oldu. Genç kız okulunu büyük başarı ile bitirdi ve aldığı burs ile yurt dışında eğitim imkanı sağladı ve sonunda ülkesine bir akademisyen olarak döndü. Zaman içinde kendi düşünce yapısında bir genç ile güzel bir beraberliğe adım attı. Yaşlı anne kızı okulu bitirince emekli oldu ve anacığı ile sakin ve huzurlu bir yaşama başladı.

Anlayacağınız bu öykü günlük gazetelerin 3. sayfalarında hergün yer alan örneklerdeki gibi silahlı, bıçaklı sonla bitmedi. Öykünün sonunda kimse ölmedi.

İnsanların öyküleri böyle bitirmeleri çok mu zor?

 

  

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..