Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '13

 
Kategori
Sevgililer Günü
 

Bir kanser hastasının sevgilisine hiç vermediği mektubu

Bir kanser hastasının sevgilisine hiç vermediği mektubu
 

14 Eylül 2010 Salı, Kocaeli Universitesi- Tıp Fakültesi Hastanesi


Işık,

Bugün itibariyle hastanedeki odama yerleşmiş bulunmaktayım.

Huzursuz, gergin ve tuhaf bir gün geçiriyorum. Ayaklarım geri geri gitti hep yolda.

Çekişe çekişe geldik işte. Ruhumla bedenim hep kavgada. Yağmur bir çiseledi bir bekledi

O da benim gibi kararsızdı anlaşılan. Öyle böyle derken öğleden sonrayı buldu girşim,12 den önce yatmam beklenirken .

 

Burası hastane işte.

Burada hayal alemi yok

Odamda olduğu gibi tatlı rüyalara dalamıyorum pembe duvarlarıma dalıp dalıp.

Renkler emrime amade.Tuval üstünde evet! Ama burada sadece hastanenin soğuk renkleri mevcut. Kırmızılarım,sarılarım,mavilerim,pembelerim hepsi tıkılıp kaldı evime..

En güzel renk en korkutucu renk oluveriyor biliyor musun,BEYAZ.

Öyle seviyorum ki beyazı.Sende seversin. Bir gün üzerine çay damlamıştı da ne çok kızmıştın. Beyazdan çıkmazsa diye. İnsana en çok beyaz yakışıyor renkler arasında. Herkese her zaman yakışıyor beyaz bence. Daha doğrusu ölüm dışındaki her durumda.

Ama burada kansız, soluk, hasta benizlilerin rengi olduğu kadar doktor ve hemşirelerin de ortak dili. Soğuyuveriyor odalar,koridorlar onlarla dolunca. Sarı ve beyaz üşütüyor ruhumu burda. Çok üşüyorum ışık. 

 

Burası hastane .

Burada hayal alemi yok. Hayal kurmanın alemi de yok.

Uzanıp odamdaki gibi rahatça yatağıma, atlası karıştırıp rotanı takip edemiyorum gülümseyerek kaptan. Şarkılar eşliğinde şiirler dökemiyor yağmur yüklü bulutlarım.

Sen bir kuş gibi,adını Mayıs koymuştuk, bir çırpıda uçuverdin uzaklarıma ama ben gözlerimi kapatıp yakınında bir yerlere uçuveremiyorum öyle kolaycacık. 2009, 1 Mayıs’ta beraber İstanbul’daydık. Ne güzel bir gündü. Güneşli ve her sokağı eylem dolu.  Eşlik bile etmiştik ne de olsa biz hep muhaliftik.

Ben aşk perisi miyim ki. Ne sanmışım kendimi.

Burası hastane .Burada aşk periliği yok.

 

Burada sadece bir dosyasın;

Geçirilen ameliyatlar, kesinleşmiş tarihler, koyulan teşhisler, her adımda çeşit çeşit testler, uzaklardan gelmesi beklenen ilaçlar ve varsa eğer şikayetlerinden ibaretsin.

Başka bir sıfatın yok. Gerek de yok zaten.

Duygun yok, arzun yok, sesin yok. Pek olmasın da…

Üzerinde konuşulanlar her neyse riayet etmek durumundasın.

Alınacaksa ilaç neyse alacaksın,ne zaman ve kaç miligramsa.

Çekilecekse Mr,PET,BTG, geçireceksin o ışınları bedeninden sorgusuzca.

Hayat, seni büyüten sokakların arasında oynadığın bir çocuk oyunu değilmiş ki Işık.

Bilememişim ben.

Bakmadan boyuma tutmuşum ellerinden. 

 

Benim hayallerim tek senin değil, dünyanın yalanlarıymış meğer.

Ben kocaman bir rüya balonunda kanatlanmışım.

Burası gerçekten de hastane ışık,

Burada masallar yok. 

Ben ne de çok hayal yapmışım.

Sayende karanlığa uyandım:

"Senin hayalin benim yalanım olmasın!"

Peki,olmasın.

 

 

14 Eylül 2010 Salı 22:30

Kocaeli Universitesi

Tıp Fakültesi Hastanesi

UMUTtepe

 
Toplam blog
: 55
: 2440
Kayıt tarihi
: 28.06.06
 
 

İçimde devamlı yanıp tutuşan bir yazma aşığı taşıyorum. O yazar olduğunu bilmiyor henüz. Hangi di..